Hilal ÇORBACIOĞLU

Hilal ÇORBACIOĞLU

Hayal gücü mü yalan mı?

Kendi korkularınızı, endişelerinizi, yaşadıklarınızı, yaşayamadıklarınızı çocuğunuza yansıttığınızda, onu etiketlediğinizde çocuğunuzun hislerini hiç düşündünüz mü?  Tedirgin, ürkek, şaşkın, öfkeli… Henüz anlamını bilmediği sıfatları ona yakıştırırken nasıl bir kaosa sürüklüyoruz ruhunu… Neticesinde ise anne babada yankılanan ruh hali çocuğun yaşadığıyla aynı; tedirgin, ürkek, şaşkın, öfkeli…

“İnsanlar dünyaya geliş şekillerinde bile hayvanlardan farklı” diyor Bediüzzaman hazretleri. İnsan dünyaya öğrenmek için gelirken hayvan sanki öğrenmiş bir şekilde geliyor. Öğrenmek için gelen bizler de doğru veya yanlış davranış kalıplarımızı ebeveynlerimizden, çevremizden, doğru ya da yanlış metotlardan öğrenmedik mi? Bazen ödülü almak, bazen cezadan kaçmak için sıkıştırılmış gerçek dışı şeyleri zikretmedik mi? Şimdi aynı yanışlara kurban gitmesin diye çocuklarımız biz hangi yanlışları tekrarlamamalıyız? Hangi doğrularda ısrarcı olmalıyız?

Düşündüğünü karşıdakinin bilmediğini fark edebilme duygusu 4 yaşından başlar. 7 yaşına kadar hissettikleriyle sınırlandırılır. Yani çocuk hayal kurar, bu hayalin içinde yaşar, buna inanır ve bunu gerçek sanır, çevresiyle de paylaşır. Paylaşım esnasında “saçmalama yavrum”, “yalan söyleme kızım”, “ay yok daha neler”, “aaaa nerden uyduruyorsun bunları” gibi ibarelerle karşılaşırsa o çocuk yalanı öğrenir. Bazen rüyalarını öyle yoğun hissederler ki bunu gerçekten yaşamış kadar olurlar. Anlatırken de ayırt edemeyerek anlatırlar.

-Ablam beni dün gece çok fena ısırdı anne” (Berra 5 yaşında)
-Ya saçmalama ısırmadım ben seni, daha neler. Yalan söylüyor anne inanma ona. (Serra 8 yaşında)

Anne nasihatvari yaklaştığı için durumu uzun süre anlayamaz hatta bazen de hiç anlayamaz. Ya Serra’yı ya Berra’yı ya da ikisini de inciterek duygularını incitir. Halbuki Serra Berra’yı gerçekten ısırmıştır ama rüyada bu nedenle ne Berra yalan söylüyordur ne de Serra suçludur. Bu nedenle bu yaş aralığında çocuğun anlattıklarına ayırt edici sorularla anlamaya çalışmak gerekir. Onun duygularına, düşüncelerine sanki bir yetişkinle muhatap oluyormuş gibi dikkat kesilmek bizi doğru cevapları almaya yönlendirir. Nitekim gereksiz yere yaşanan ve çocuğa yaşatılan her endişe çocuğun ruh halinde kırılmalara sebep olabilir. Anne babanın tedirgin olması ama temkinli davranması gereken durum somut düşünme dönemi olan 7 yaş sonrasında da hayali gerçek sanma, önce kendini kandırma davranışının görülmesi durumunda olabilir. Ebeveyn olarak doğru tavır 7 yaş öncesi çocukta karşılaşılan bu hayali durumlarda çocuğu sessizce dinlemek, gülmeden, alay etmeden doğru sorularla hayal dünyasını anlamaya çalışmaktır. Mesela; Evde yalnız kaldığında sıkılmamak için keşke bir arkadaşım olsa diye mi düşündün? Peki, böyle bir arkadaşın olsaydı saçları ne renk olurdu? Onu nasıl hayal ediyorsun?”

“Demek senin köpeğin konuşabiliyor. Peki sana neler söylüyor bana da anlatmak ister misin?”

“Saatimi bulamadığım için üzülüyorum; birisi onu yanlışlıkla kırmış olabilir; eğer nerede olduğunu bulabilirsem tamir ettirebilirim, bir daha düşün istersen belki görmüşsündür; ama hatırlamıyorsundur?”

Hayaller yalana, yalanlar  davranışa dönüşmesin diye….

Doğruluktan asla ayrılmayalım. “Aaaaa; ama biz zaten asla yalan söylemeyiz. Ara sıra olanların rengi pembe onlar sayılmaz.” Birkaç sahne sonra ise; “Kızım arayan Ayşe Teyzense söyle annem yok de, şimdi uzatır da uzatır.”  “Bak oğlum sakın babana söyleme, bir daha bize izin vermez.” Çocuğun yanında aslında evde oturan anne “Yok canım biz dün akşam bir yere gitmek zorunda kaldık, ondan gelemedik.” “Ben saklamadım oğlum, yerini de bilmiyorum, babana sorarsın gelince.” Bu model anne babanın çocuğu yalanı öğreniyorsa suç beyin hücrelerinde değildir, suç  “anne babadadır.”

Cezalandırmayın, ödüllendirmeyin. Çocuk davranışı iç motivasyonla yapsın veya yapmadığında cezalandırmakla tehdit etmeyin. Davranışın sonucunda bedelini ödesin, cezasını değil. Neticeye şartlanan iradi meyletme duygusu hakiki irade kontrolünü kaybettirir. Takdir edilmek için bilhassa yalan söyler.

Çocuğu yalan kapanına kıstırmaya çalışmayın. Onun kendinden küçük kardeşine vurduğunu gördüğünüzde “Kardeşine vurdun mu ?” diye sormayın. Cevabı muhtemelen yalan olacaktır.

Sorunlu davranışlarını ‘yalan söyleme’ davranışından ayırın. İlk önce yanlış davranışı ve bunun sonuçlarını bulun. Örneğin çocuğunuz durup dururken sandalye kırdı ve bu konuda yalan söylüyor. İlk önce sandalyeyi niçin kırdığını anlamaya çalışın. Sonra yalan söyleme davranışına dönün.

Çocuğunuzdan potansiyelinin üstünde birşeyler istemeyin.
Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini anne –babası ile konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.

Duygusal baskı, tehdit, sevginizi kaybedeceği kaygısını oluşturacak davranışlardan uzak durun.

İnsanın her yaşta takdir edilme ve onaylanma ihtiyacı vardır. Çünkü çoğu kez onaylanma ihtiyacı nedeniyle yalan söylüyor olabilir.

-Merhamet duygusunu ve empati yapabilmeyi öğretin
-Erdemli davranışları ve ahlak eğitimini önemseyin
-Maddi-manevi olarak onu ihmal etmeyin

Anne – baba ile çocuk arasında kurulan güçlü duygusal bağ ve güven duygusu çocuğu her türlü olumsuz davranıştan uzak tutar. Babasında aldığı otorite annesinden beslendiği şefkat duygusu ile kurulan o güçlü bağ ile alınan irade eğitimi ile; yalana, aldatmaya ve ahlaki zayıflıklara karşı bir duvar örülür. Ve çocuk hiçbir zaman o duvarı aşmak veya yıkmak istemez. Lakin patolojik bir sıkıntı varsa muhakkak uzman yardımı alınmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.