Hareketsiz hayat kireçlenme sebebi

Hareketsiz hayat kireçlenme sebebi

Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Dr. Bülent Fahri Kılınçoğlu, vücudu oluşturan bazı doku ve organların kendilerini yenileyebildiğini söyledi.

Dr. Kılınçoğlu, yaşa bağlı olarak kemiklerde bir takım bozulmaların oluştuğunu bunun başında da omurgadaki kireçlenmenin yer aldığını kaydetti.

Omurgadaki kireçlenmeyi etkileyen değişik faktörlerin olduğunu aktaran Op. Dr. Kılınçoğlu, "Kişinin yaşam tarzı çok önemlidir. Durağan hayat, spor yapmamak, aktif olmamak eklem ve kemiklerde ağırlaşmaya neden olur. Aynı işlemeyen makine gibi paslanır. Kireçlenme dediğimiz şey de budur. Omurganın ve eklemlerin katılaşması. Diğer bir neden vücut yapısı. Kilo çok önemli, Eğer kilonuz fazlaysa bu süreç hızlanır. Örneğin 70 kiloluk bir insan 80-90 kiloya çıkarsa omurga bunu kaldıramaz. O zaman kendimizi sağlamlaştırmamız gerekir. Omurga bu ağırlığı karşılamak için olmaması gereken yerlerde kemik alanları oluşturur. Bunlar arttıkça kireçlenme olur. Eğer bu omurga sisteminde ortaya çıkarsa kanal darlığı dediğimiz omuriliğin geçtiği boru gibi sistemin daralması olarak görürüz. Bu aşamada omurilikten ayrılan sinirler daralıyor ve hastada sıkıntı çıkarıyor" dedi.
Sigara dokuların oluşmasını engeller

Kireçlenmede üçüncü faktörün genetik olduğunu ifade eden Op. Dr. Kılınçoğlu, "Ama genetik yapı değişmez. Bu elimizde değildir. Değiştirebileceğimiz şeyler üzerinde çalışmamız gerekir. Hayat tarzımızı değiştirip kilomuzu düzenleyip günlük aktivitelerimizi artırmalıyız. Sigara içiyorsak bırakmalıyız. Çünkü dokuların yeniden kendini oluşturmasını engeller. Sigaradan ne kadar uzak durursak o kadar risk azalır" diye konuştu.
Omurga kireçlenmesinin bir hastalık olduğunu dile getiren Op. Dr. Kılınçoğlu, "Yaşla artmaktadır. Bazı insanlarda erken ortaya çıkarken, bazı insanlarda geç ortaya çıkar. Ama genel olarak ortalama 50'li yaşlarda ortaya çıkma başlar. Aslında 20'li yaşlarda oluşmaya başlar ve uzun yıllar devam eder. Yavaş yavaş oluşur ve 50'li yaşlarda kendisini belli eder. En önemli belirtisi ağrıdır. Günlük aktivite ve yürüyüşlerde eğilip kalkmalarda ağrılarla kendini belli eder. Bunun yanında omurga kireçlenmesi ve sinirlerdeki sıkışıklık esas problem olduğu için bir takım bulgulara bakarız. Boyunda çıkıyorsa bu kollara yayılan ağrılara bakarız. Kollarda ve ellerde uyuşma görülür. Belde ortaya çıkarsa bel ağrısı görülür. Ayaklarda karıncalanma ve kuvvetsizlik görülür. Sırtta da kireçlenme olabilir. Geçmeyen sırt ağrıları görülür" şeklinde konuştu.
Spor ve kilo erteleyebilir

Omurilik kireçlenmesinin önlenmesinde sporun önemli olduğunu kaydeden Kılınçoğlu, "Anne baba da hangi yaşlarda görülüyorsa bizde de ortalama o yaşlarda görülür. Ama kilomuzu azaltır, spor yaparsak bu yaşları öteleyebiliriz. İlaç tedavisi yapılabiliyor. İlaçların yaptığı sadece ağrıları azaltmak ve kireçlenmenin oluşumunu yavaşlatmak. Ama hiçbir zaman durduramıyoruz. Fizik tedavi ve kaplıcalar denenebilir. Ama çözüme yönelik değildir" ifadelerini kaydetti.

Hastalığın ağırlaşması durumunda müdahalenin cerrahiye döneceğini belirten Op. Dr. Kılınçoğlu, "Omurilik ve çevresinde bir sıkışıklık var. Bunu ancak mekanik etkiyle ortadan kaldırabiliriz. Yani cerrahi işlem. Bununla kireçler kazınır ve hareketlerin kolaylaşması sağlanır. Mikro cerrahi her zaman kullanılabilen bir yöntemdir. Son derece konforludur. Yaklaşık 1-2 santimetrelik bir aralıktan 3 seviye mesafeyi müdahale edebiliyoruz. Bu bel için. Boyunda da 2-3 santimetrelik bir aralıktan 4 seviyeye müdahale edebiliyoruz. Yüzde 90 başarılı yöntemler ve hastaların hastanede kalış sürelerini azaltıyor. Maksimum 1-2 gün. Ağrılar çok az oluyor ve 1-2 hafta içinde kişi normale dönebiliyor. Hastalığı çekmek yerine erken müdahale önemlidir" dedi.

"50 ve 60 yaştan sonra etkisi artıyor"

Avrupa ülkelerine oranla Türkiye'de kireçlenmenin daha erken yaşta ve şiddetli şekilde ortaya çıktığına vurgu yapan Op. Dr. Kılınçoğlu, "10 kişinin yarısında bu hastalık görülüyor. Yani toplumun yüzde 50'si ile 60'ı arasında bu görülebiliyor. Bunun da tek kaynağı durağan hayat. Biz emekli olduktan sonra her şeyi bırakıyoruz. Halbuki emekli olduktan sonra bir takım şeyleri yapmak için daha çok zamanımız oluyor. Ve kilomuza dikkat etmiyoruz" diye konuştu.

Her bel ağrısı yaşayan ameliyat olmamalı

Toplumda sık görülen bel ağrılarına da değinen Op. Dr. Kılınçoğlu, "Sokakta 10 kişiye ileri tetkik yapsak bel ve boyunla ilgili problem çıkar. Ama klinik olarak bu hastalık yoktur. Her kireçlenme ve ağrı olanları ameliyat yapmıyoruz. Ortalama olarak bel ağrılarının yüzde 20'si fıtık veya kireçlenme kaynaklıdır. Bunlarında yüzde 5 veya yüzde 10'u ameliyat gerektirir. Yani oranlarsak belki yüzde 1 veya 2'sine ameliyat gerekiyor. Dolayısıyla tabi ki her hasta ameliyat olmamalı. Ama olması gereken de ameliyattan kaçmamalı. Hastalar genellikle ameliyat olduktan sonra bütün sıkıntılarının bittiğini ve bir daha yakalanmayacaklarını düşünüyorlar. Halbuki bu omurgada dinamik bir süreç var. Kireçlenme sürecine müdahale ediyoruz geriye sarıyoruz ama süreç devam ediyor. Dolayısıyla eğer kiloya dikkat etmezsek hayat tarzımızı değiştirmezsek süreç tekrar başlar" ifadelerini kullandı.
Kılınçoğlu, bel ağrısı için uygulanan çekme ve kupa yöntemlerinin ise kişiyi sakat bırakabileceği noktasında uyarıda bulundu.

Yeni Şafak 

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.