Abdullah YILMAZ

Abdullah YILMAZ

Hangi milliyet?

Kelamların en mukaddesi ve en güzelinde Yüce Yaratıcı ;(1) “Ey İnsanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattım; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdım” buyurmaktadır.
Yoksa milletlere ve kabilelere ayrılmış olmamız; yekdiğerimize karşı inkâr ile yabani bakmamızı, birbirimize karşı husumet ve adavet hisleri ile dolmamızı iktiza etmez .(2)

Büyük bir ordu misali kabilelere ve taifelere ayrılmış İslam dünyasını birbirleri ile bağlayan yüzlerce birlik ve ittifak bağları vardır :(3) Hepimizin Hâlıkımız bir, Rezzakımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, mukaddes Kitabımız bir, vatanımız bir, bir, bir… Binlerce bir, bir... Bu kadar bir, birler; kardeşliği, muhabbeti ve birliği iktiza eder.

Kaderî bir remz ile dünyanın farklı coğrafyalarında farklı ırk, renk ve cinsiyette yaratılmış kulların; “Mürid” sıfatının tecellisine mazhariyetle X milletinden, Y renginde ve Z cinsiyetinde vücuda gelmelerinden dolayı diğer kullara karşı herhangi bir üstünlükleri veya eksiklikleri yoktur.
İhtiyari fiillerinden dolayı hesaba çekilecek kullar, yukarıda sayılan ve ızdırari kaderin tecellisi olan özeliklerinden dolayı herhangi bir hesaba çekilmeyeceklerdir.

Bediüzzaman’a göre menfi milliyet fikri, özellikle XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren büyük bir revaç bulmaya başlamış, özellikle Avrupa’nın dessas zalim devlet ve siyaset adamları İslam dünyasında milliyetçi cereyanları önce uyandırmış, sonrasında ise diri tutmaya çalışarak İslam milletlerini parçalayıp yutmayı siyasetlerinin temeline yerleştirmişlerdir.(4) 
Yine Bediüzzaman’a göre menfi milliyet ve ırkçılık fikri; Avrupa’nın bir nevi “Frenk illeti”dir, bir “zehr-i katil (öldürücü zehir)”dir. Sömürgeci zihniyetin içimize atarak İslam dünyasının tefrikaya düşmesini, parçalanmasını ve yutulmaya hazır hale gelmesini amaçladığı tahripkâr bir virüstür.(5)

Menfi milliyet fikrinde –Bediüzzaman’a göre- nefsanî bir zevk, gafletkârane bir lezzet ve uğursuz bir kuvvet vardır. Bu nedenle, özellikle zamanımızda, sosyal hayattaki bireylerden milliyetçi fikir ve duygularından vazgeçmelerini beklemek safderunluk olur.(6) 
Bediüzzaman milliyet fikrini iki kısma ayırmaktadır. Bir kısmı menfîdir, uğursuzdur, zararlıdır; başkasını yutmakla beslenir, başka milliyetlere düşmanlıkla varlığını devam ettirir. Bu ise, düşmanlık, karmaşa ve kaosa neden olur. Gerek Kur’an gerekse Peygamberimiz bu tarzdaki menfi milliyetçilik ve ırkçılık anlayışını kabul etmemekte, şiddetle yasaklamaktadır.

Özellikle çağımızdaki İslam toplumlarına bakıldığında ;(7) mazi ile kıyaslanmayacak derecede birbirine muhtaç, birbirinden mazlum, birbirinden fakir ve Batı’nın tahakkümü altında ezildiklerini müşahede ediyoruz. İşte bu Müslüman milletlerin ve kabilelerin menfi milliyet ve ırkçılık nedeniyle birbirlerine yabani bakmaları ve birbirlerini düşman telakki etmeleri öyle bir felâkettir ki, tarif edilmez.
İslam’ın benimsediği ve bireyleri teşvik ettiği milliyet anlayışı, müspet ve mukaddes İslâmiyet milliyetidir. İslâmiyet milliyetinin sağladığı uhuvvet sadece dünya hayatına bakan fani ve muvakkat bir birliktelik değil, ebed buudlu bir uhuvvettir.

Mukaddes İslam milliyeti, tahripkâr olmamak ve başka ırkları yutarak beslenmemek koşulu ile bireylerin kendi milletlerine muhabbet beslemelerini yasaklamaz, bilakis teşvik eder.
Müspet milliyet anlayışı, sosyal hayatın bir gereğidir, toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın kuvvetlenmesini sağlar, İslam toplumları arasındaki uhuvvet ve tesanüdün artmasında motor vazifesi görür.

Genelde Dünya özelde ise Anadolu coğrafyası ilk asırlardan beri pek çok göçlere ve nüfus hareketlerine maruz kalmış, özellikle Selçuklularla birlikte Anadolu ve Rumeli’nin İslam dünyasının merkezi olmasıyla birlikte pek çok millet ve topluluk bu toprakları tavattun etmiş, asırlar boyunca Müslüman milletler ve kabileler arasında aile bağları teşekkül etmiştir.
Bu nedenle günümüzde ve özellikle bu coğrafyada kimin hangi millete veya ırka mensup olduğu ancak Levh-i Mahfuz açılsa anlaşılabilir. Bu yüzden, bireylerin ve toplumların birlik ve beraberliğinin te’mininde ırk bağına değil; din, dil, vatan ve/veya sınıf bağlarına bakılmalıdır.(8)

Hakiki manada İslamiyet milliyetini benimsemiş bir birey başka bir millet orijininden gelen “salih” bir din kardeşini dinde lakayt veya fasık öz kardeşinden daha ziyade sever ve sevmelidir. Oysa menfi milliyet fikriyle kendi milliyetinden sefih ve/veya fasık bir bireyi başka milliyetten salih ve/veya âlim bir bireye tercih etmek hikmet-i İlahiyeye ve uhuvvet-i İslamiyeye muhalefet ve hatta ihanet etmektir.(9) 

Anadolu coğrafyasında son 30 yıldır ciddi toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlara yol açan menfi milliyetçilik cereyanlarının “İslamiyet Milliyeti” perspektifinde yeniden ele alınması, yaşanmakta olan -ya da yaşanabilecek- ciddi problemlerin çözümünde kısa vadede etkili ve müspet sonuçlar doğurabilecek bir hareket noktasıdır.
Unutmayalım ki, peygamberlerin ekserisinin Asya milletlerine gönderilmesi kaderin bir işaretidir ki; Asya milletlerini intibaha getirecek, terakki ettirecek ve idare ettirecek temel motifler din ve kalptir.(10) 

Anadolu ve Rumeli tarlalarının “Saadet Asrı”ndaki destansı kardeşlik manzaralarının postmodern çağdaki izdüşümlerini yaşayacak/yaşatacak “Altın Nesil”i yetiştireceğine bütün ruhumla inanıyorum.
Selam olsun, o “Âsım’ın Nesli”ne ve onlara zemin ihzar etmek için cehd ve gayret gösteren asr-ı hazırın serdengeçtilerine…

DİPNOTLAR:
1-Hucûrat Suresi, 13. Ayet
2-Mektubat, İstanbul: Envar Neşriyat, s. 321.
3-Mektubat, s. 322.
4-Mektubat, s. 322.
5-Mektubat, ss. 63-64.
6-Mektubat, s. 322.
7-Mektubat, s. 323.
8-Mektubat, s. 326.
9-Aynı minvalde bir değerlendirme için bakınız: Tarihçe-i Hayat, İstanbul: Envar Neşriyat, s. 144.
10-Mektubat, s. 325.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum