
Habip ARTAN
Bizi aldatan bizden değildir
Ticarette olsun bir başka konuda olsun, nerede olursa olsun, bir insanın, hele kendini Müslüman bilen birisinin bir kardeşini aldatması, özellikle kazancına hile hurda karıştırması haramdır. Peygamber Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde ‘bizi aldatan bizden değildir’ diyerek bu mevzuyu vazıh bir şekilde özetlemiştir. Bu kesin çizgiye rağmen, ne yazık ki bir kısım kendini bilmez, aç gözlü insanlar maalesef kazancına haram katmaktadır. Esnaf veya satıcı ben bu malı sattım veya bu işçiliği sarfettim diyerek istediği fiyatı basmakta bir bahis görmemektedir. Zavallı müşteri bir de pazarlık etmemiş ise, aldığı ürünün değerini bilmiyorsa kandırılması çok kolaydır. Her esnaf malının ederini bilir, buna göre üzerine makul bir kar koyarak malını satmalıdır. Ayıplı ve özürlü mal satmak ahlaki değildir. Eğer bir insanda ahlak kaybolmuş ve bozulmuş ise o insanın Müslüman olmasından da şüphe duyulur. Müslüman adam Allah’ın emir ve yasaklarına teslim olmuş kimsedir. Ben Müslümanım diyen birisi kendisinden emin olunan kişi demektir. Mademki Kainatın Efendisi Peygamberimiz (sav) yüce ahlakı tamamlamak için gönderilmiştir bizde O’na ve O’nun (sav) getirdiği Kur’an’ın emirlerine layık ve uygun bir ahlak ile müteeddip olmalıyız. Ticarette yalan ve hile berekete mâni olduğu gibi dürüst tüccar ve esnaf az kar etse de kazancının bereketini ve hayrını görür.
İsteyen istediği kadar zam yapabilir mi?
Memur, emekli ve işçi hükümetin vereceği zam miktarına göre giderini gelirine göre ayarlamak durumundadır. Her keyfi çattığında bu ayki maaşım şu kadar olsun, bu kadar olsun demesi mümkün değildir. Ama gelin görün ki bazı esnaf, üretici ve aracılar sattığı mala istediği zaman istediği oranda zam yapabilmekte ve kimsenin de itiraz etme hakkı pek olmamaktadır. Her ne kadar tüketiciyi koruma hakkı anayasal olarak güvence altında olsa bile bundan birçok insanın haberi ya yoktur veya boş yere uğraşmak istemiyorum diyerek geri adım atmaktadır. Bir ürüne yapılan zam bazen kaçınılmaz hale gelebilir buna bir diyeceğim yok, ancak girdi ve çıktılarını hesap edersin ona göre üzerine makul bir kar payı ekler ve ona göre elini vicdanına koyar faturayı keser etiketi basarsın. Öyle zaman oluyor ki marketlerin birçoğunda yazıcılara ne mürekkep ne de etiket dayanıyor, market çalışanları art arda gelen zamların etiketlerini basmakta aciz kalarak bazen yenilemeyi bile unutarak sehven ceza dahi yemektedirler. Bu memlekette bir oto tamirci ustasının bir saatlik işçilik ücreti ortalama bin TL olursa varın siz hesap edin artık diğerlerini. Buna göre bir mukayese yapacak olursak; bir asgari ücretin 22 bin olması gerçekten çok çok az olduğu gibi bir milletvekili maaşının ise 197 bin TL olması da çok fazla değildir. Kısaca ücretlerde makul ve adil bir dengeyi bulmak gerekli olduğu gibi her esnafın kafadan yaptığı zam ahlaki ve vicdani değildir.
Arsalar inşaat, yollar araçlarla dolu
Gerek pandemi öncesinde ve gerekse pandemi esnasında dünyada olduğu gibi ülkemizde üretim ve tedarik aşamasında kesintiler ve daralmalar yaşanmıştı. Özellikle işçiliğe dayalı esnafın çoğu akşamdan sabaha kadar yerinde sayarlardı. Pandemiden hemen sonra bir araç satın alma patlaması oldu, inşaatlar hızla yükselmeye başladı. Bu sevindirici durum, piyasada hareketlilik olduğunun habercisi, bu da paranın bol olduğunu göstergesi. Bir anda araç alımlarının artması, boş arsaların dolması, bol paranın habercisidir, bol para da yüksek zammın ve haksız kazançların göstergesidir. Bir çok esnaf adeta su gibi para kazanıp harcarken, memur, emekli ve özellikle asgari ücretliler yerinde saymaktadırlar. Asıl yatırımı yapanlar parayı bol ve hesapsız kazananlardır. Tabii olarak bu arada altının dünya piyasalarında yükselmesinden doğan aşırı kazancın ekonomi çarklarının hızlı dönmesindeki katkısının olduğunu da göz ardı etmemek gerekir.
Kiralar maalesef çok yüksek
Örnek olarak; 2023 yılında bir kiracının dört odalı mütevazı bir evi 3.500 TL iken ev sahibi 2024 de yüzde yüz zam yapılarak 7.000 TL oldu. Tekrar bu ev sahibi 2025 yılı başında yüzde yüz bir zam daha isteyerek 14.000 oldu. TÜİK’in açıkladığı oran ve resmi enflasyon rakamlar nerede, mal sahibinin yaptığı zam nerede. Mal sahibi; abi paranın değeri kalmamış diyerek dert yanarken ben de ona; para senin gibilerin yanında, çok olan için değersizdir, paranın değerini gidin bir de olmayana, asgari ücretliye sorun dedim. Kiraların çok yüksek olmasının asıl nedenlerinden birisi de yüksek faizlerdir. Değeri 2-3 milyon civarında olan bir vasat dairenin nakite çevrildiğinde faiz veya kar payı getirisi 80.000-120.000 civarında olursa haliyle ev sahipleri malını dev aynasında görerek kiralarını artırıyorlar. Maalesef çoğu kimsenin bu kiracı bu parayı nasıl verecek diye bir düşüncesi veya kaygısı da yoktur. Herkes paranın kıymetinin düşük olmasından dem vuruyor. Ne yazık ki ev sahiplerinin çoğu kiracının kazancı az olduğunu düşünerek kirayı ona ayarlama ihtiyacı duymuyor. Toplum olarak, malı olanın ve olmayanın, üreticinin ve tüketicinin, denetici ve karar vericilerin, hasılı herkesin vicdana, ahlaka, doğruluğa, adil karar vermeye ihtiyacı ve mecburiyeti vardır. Bu mecburiyet hem insani hem ahlaki hem kanuni hem de imani ve vicdani bir meseledir vesselam.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.