Güzele bakmak sevap mı? Ve Müslümanın iyisi

 

“Güzele bakmak sevaptır”  diyorlar. Bu doğru mu?

Doğru ama bir şartla; eğer o güzel bir insanın helali olursa. Değilse başkasının güzeline bakmak sevap değil, günahtır; haramdır. Aslolan, güzel sanat eserlerinde, o eserlerin sanatkârı olan Allah’ın güzelliklerini görmektir. Aslolan, Allah’ın bakın dediklerine bakmak, bakmayın dediklerine de bakmamaktır. Mesela Allah, deveye, dağlara, yerlere, göklere bakmamızı, onlara yansıyan kemalinin ve cemalinin tecellilerini seyretmemizi, tefekkür etmemizi, hayretler içinde hayranlığımızı dile getirmemizi istemektedir.

Allah’ın “ört” dediği yerlerini örtmeyen, makyajıyla, kokusuyla ve bütün çekiciliğiyle ortaya çıkan, güzelliğini helali olmayanlara sergileyen bir kadın, cehennem hurisidir. Aldatıcıdır. Huri görünümlüdür, ama değildir. Zehirli baldır. Bal görünür. Yiyeni kıvrandıra kıvrandıra öldürür. Böyle bir kadın, kendisine bakanların iştahını artırır ama o nisbette azabını da, belasını da artırır. Hem dünyada, hem de ahirette.

Nâmahrem bir güzele bakan, güzele bakmak sevaptır, diyerek bakıyorsa, bunun bakışları sadece günah olarak kalmaz, günahı küfre dönüşür. Dinin yasakladığı bir şeyi hafife alan, haramı helal gören ve helal sayan da dinden çıkar. Müslümanlıktan çıkanın ebedî karargâhı da cehennemdir. Hiçbir Müslüman bu akıbete layık değildir. Allah cehaletten ve bu akıbetten hepimizi korusun. Herkes ağzına, avret yerine ve gözüne sahip olmalıdır. Olamadı ve bir an harama düştü ve iliştiyse derhal estağfirullah demeli, tevbe ve istiğfarla, imkânı varsa sadakalar vermekle günahını affettirmenin gayreti, nedameti ve pişmanlığı içine girmelidir.

Onun içindir ki Çağın Sözcüsü: “Dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dane, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma.” diyor. Demekki insan, helal olmayan bir bakışta, bir lokmada, bir kelimede, bir öpücükte, hatta bir danede batabiliyor, bütün sermayesini de batırabiliyormuş. Ne var ki bir söz, bir kelime deyip geçmeyin. Bakın bir söz Yunus’un dilinde nelere sebep oluyor:

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz

Bir insan bütün mertebeleriyle LAİLAHE İLLELLEH MUHAMMEDUN RASULULLAH dese, cennete uçar, tersini söylese cehenneme düşer. Bir söz insanı böyle batırabilir de, bitirebilir de. İnsanı en üs kata çıkaran veya en alt kata indiren de asansörün düğmesine sadece ve sadece bir dokunuş değil mi?                                                                                 

MÜSLÜMAN’IN İYİSİ

Her şeyin iyisi vardır, kötüsü vardır. Meyvenin, sanatkârın, insanın iyisi vardır, kötüsü vardır. Her nedense her şeyin iyisini ararız, sorarız, buluruz da Müslüman’ın iyisini aramayız, sormayız, bulmayız.

-Neden? Sanki Müslüman’ın kötüsü olmazmış gibi bir anlayış hakim hepimize.

-Acaba bu doğru mu?

-Cevap vereyim: Bir dereceye kadar doğru. Eğer İslamiyet bütün kurum ve kuramlarıyla Müslümanım diyen herkese hâkim olsa, uygulama alanı bulsa İslam aleminde bir tane dahi kötü ve zararlı insan kalmaz ve bulunmaz. Müslüman’ın iyisine de doyulmaz. Çünkü İslamiyet çok tatlı, çok mutlu, çok mükemmel insanlar yetiştiriyor. İslamiyet mükemmel insan yetiştirme fabrikasıdır. Ona giren, onu okuyan ve uygulayan güzel insan, kamil insan, tatlı insan oluyor. Müslüman’ın da kötüsü var. Ama Müslüman’ın kötüsü, İslamiyet’in ürünü değil. İslamiyetsizliğin ürünüdür. Uygulanan İslamiyet uygulayanı iyileştirir, olgunlaştırır.

Bir insanın kusurunu görmesi, “Eller yahşi, ben yaman,/ Herkes buğday ben saman” demesi, havalı olmaması ve hava atmaması onun kemaline ve cemaline işarettir. Bunun tersi de onun kemalsizliğinin, hamlığının, kabalığının alametidir. Bir insan, iyi Müslüman olma yolunda ve gayreti içinde olmalıdır ama,“İyi Müslümanım” iddiasında olmamalıdır. İyi Müslüman olduğunuz iddiasındaysanız bu iyi Müslüman olmadığınızın alâmetidir. Çünkü iyi Müslümanlar: “Ben kendimi beğenmiyorum.”demişler. “Herkes yahşi ben yaman, eller buğday ben saman” demişler, kendilerini beğenmemişler. Kendilerini beğenenleri de beğenmemişler. Yani nefisleri şımartan sözlerden şiddetle kaçınmışlar. “Nefis cümleden edna, vazife cümleden a’lâ” diyerek nefislerini herkesten küçük görmüşler. İsar ve ihles hasletine sahip olmuşlar. Ücrette, menfaatte geri, hizmette, ibadette ve cihadda ön saflarda yer almışlar.Elleriyle, dilleriyle, halleriyle, jest ve mimikleriyle kimseyi incitmemişler. İyi Müslüman olmuşlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum