Günde üç defadan fazla kendini sergileyenlere narsist tanısı koyuluyor

Günde üç defadan fazla kendini sergileyenlere narsist tanısı koyuluyor

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Hepimizin içinde bir vahşi at var, o vahşi atı terbiye edersek hayat çok güzel yerlere ulaşmamızı sağlar" dedi.

Genç Saadet İstanbul Kadın Kolları tarafından düzenlenen Genç Görüş programının konuğu olan Tarhan küresel sistemin bireyi kutsal, toplumu sorunlu gören bakış açısı nedeniyle dünyayı değiştirmeye toplumdan başlanacağını savunduğunu ifade ederek, bireyin bencilliğe ve egoizme mahkûm edildiğini aktardı. 

Tarhan konuşmasına şu sözlerle devam etti; “Modernizm gençlerin kendini tanıması hakkında yakın zamana kadar engelleyici bir konumdaydı. Modernizm gençlere önce dünyayı ve başkalarını değiştirmesi için telkinde bulundu. Bu anlayışa göre aile kutsal değildir, sen kutsalsın düşüncesi bireye öğretildi. Bireyselleşmeyi, bencilleşme haline getiren bir modernizm vardı. ‘İnsanı ne mutlu eder?’ sorusuna ‘İnsanı materyal madde mutlu eder.’ diyordu. Bu son 15 yıldır bilimsel bilginin birikmesiyle ciddi bir şekilde değişmeye başladı. İnsan beyninin duyguları proses eden alanları tespit edildi. Duyguları regüle etmenin aslında bir beyin fonksiyonu olduğu görüldü. Daha sonra iyilik bilimi, pozitif psikoloji adıyla bilimsel disiplin olarak ortaya çıktı.” dedi.

“Günde üç defadan fazla kendini sergileyenlere narsist tanısı koyuluyor”

Hayat yolculuğunda bilinçli bir farkındalık ile yaşamanın önemine değinen Tarhan; “Hedef piramidinin en tepesinde somut hedefler olacak, ‘Nasıl bir insan olmak istiyorum?’ sorusunun cevabını vermelisiniz. Ondan sonra evim, arabam olsun, varlıklı biri olayım, doktora sahibi olayım gibi istekler ara hedeflerdir. Mesela yolculuğa çıktığınız zaman bir yerde önce nereye gideceğinizi kafanızda planlarsınız. Aynı şey hayat yolculuğuna çıkarken de geçerli. Bir insanın nerede olduğunu bilmesi, yani bilinçli bir farkındalık gerekiyor. Eski terminolojiyle şuurlu olmak, gafil olmamak, farkında olmak. Hayatta her şey güzel gidecek diye bir hayalle yaşıyorsun. Hâlbuki bir insan yaşam felsefesi olarak en kötüye hazır olacak ama en iyiyi bekleyecek. Modernizm ve Batı medeniyeti en kötüyü, olumsuzu yok sayarak yaşamayı öneriyor. Bu tarz bir yaklaşımla insanlar bencilleşerek aile ve sosyal çevreleriyle çatışıyor. Sonunda ise yalnızlaşıyor. Batı’nın en büyük psiko-sosyal sorunu yalnızlık. Bunun sebebi benmerkezcilik. Şu anda bu durumu en çok etkileyen sosyal mecralar. Aslında ben sosyal mecra tabirini bile yanlış buluyorum. Sosyal mecra değil, sanal mecra çünkü sahte bir sosyallik var. Beyindeki duygusal ve sosyal beceri alanlarının her yerini çalıştırmıyor mecra. Sadece ne önerilmişse onu çalıştırıyor. Sosyal medyanın öznesi değil nesnesi olursan kullanılıyorsun. Ama öznesi olursan bir hedefin varsa, ego idealin varsa hedefin yönünde ona yönelik hizmet ediyorsun. Mesela Amerikan Psikoloji Birliği günde 3 defadan fazla kendini sergileyen bir kimsenin narsist olduğunu söylüyor.” ifadelerini kullandı.

“Duygu ifadelerini kullanmak çok önemli”

Gençlere ve ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Tarhan; “Gençlere şunu tavsiye ediyorum, anne babanızı değiştirmeye çalışmayın. Gençler anne babalarıyla özgürce konuşsunlar ama saygı sınırını korusunlar. Kendileri ne ezsinler ne de ezdirsinler. Anne babaya karşı hayır deme becerisi çok ayrı. Pozitif psikoterapide öğrettiğimiz bir sen dili, ben dili yöntemi var. Sen dili, karşı tarafı yargılayıcı suçlayıcı bir ifade yöntemi ve karşı tarafta savunma duygusu uyandırıyor. Sen dili iletişimde çatışmanın en büyük sebebidir. Anne babalar çocuğu büyük hatalar da yapsa çocuğuyla köprüleri atmamalı, çocuğa duvar örmemeli. Çocuklarına onları sevdiklerini ifade etmeliler. Bize gelen danışanlarda buna çok rastlıyoruz. Çocuklar ailelerden duygu ifadelerini duymuyorlar. Onun üzerine duygu ifadesi çalışıyoruz aileyle, sevdiğini konuşabilmek paylaşabilmek çok önemli. Konuşmayabilirsin ama duygu dilleri var, onunla ifade edebilirsin. Örneğin hediyeleşmek duygu dilidir. Seni seviyorum gibi yapmacık sözlere gerek yok, fedakârlık duygu dilidir, hasta olduğun zaman hizmet davranışı duygu dilidir. Mesela diyalog kurmak, konuşmak duygu dilidir. Altın orta nokta kuralına göre ilişkilerde çocuk bir adım atacak, anne baba bir adım atacak ortada buluşacaklar.” şeklinde konuştu.

“Dünyayı değiştirmeye kendinizden başlayın”

Tolstoy’un bir sözü var ‘Dünyayı değiştirmeye kendinizden başlayın’ diyor. Tolstoy da bunu semavi öğretilerden almış. Başladığımız noktaya böylece gelmiş olduk, dünyayı değiştirmek istiyorsak önce kendimizin lideri olacağız. Bir yerde lider, öğretmen, iş adamı, iş kadını vs. olmak istiyorsanız önce kendi kendinizin lideri olun. Kendi kendini yönetemeyen başkalarını yönetemez. Kendi arzu ve dürtülerimizi yöneteceğiz kendi arzularımızdan özgür olacağız. Asıl özgürlük budur. Özgürlük duvarları yık, zincirleri kır, kafana göre yaşa demek değildir. Özgürlük; kendi arzu ve dürtülerinden nefsinin isteklerinden heva ve hevesinden özgür olmaktır. Hz. Peygamber (asm), ‘En büyük pehlivan kendi nefsini yenendir’ diyor. Nefis vahşi at gibidir, kontrol edilmesi gerekir. Vahşi atı joker olarak yönetirsen seni istediği yere götürür ama yönetemezsen atın istediği yere gidersin. Hepimizin içinde bir vahşi at var, o vahşi atı terbiye edersek hayat çok güzel yerlere ulaşmamızı sağlar.” ifadeleriyle sözlerini noktaladı.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.