Gülünç: Türkiye-Suriye savaşı!..

Türk medyası kadar bol miktarda “komplo teorisyeni” barındıran bir başka ülke var mıdır? Sanmıyorum. Özellikle yorumların bir Türkiye-Suriye Savaşı’na kadar uzanması, bu “savaş”ın “küresel güçler tarafından tezgahlandığı” gibi iddialar üzerine, sınırımızda -gerçekten- neler oluyor iyice bir bakıp, analiz etmek gerekiyor.

1. Bir devlet başkanı olarak Beşar Esad’ın, bir dışişleri bakanı olarak Ahmet Davutoğlu’na toplam 6.5 saatini -aralıksız- ayırması dünya diplomasisinde görülen bir iş değildir. Bu iki ülke arasındaki güçlü bağları göstermektedir.

2. “Sayın bakan, heyetlerin katıldığı görüşmenin başlangıcında tam 95 dakika Türk parlamenter sistemini anlattı, demokrasinin ülkeye kazandırdığı gücü örnekleriyle aktardı.” Ankara’daki kaynağımız bunu söylüyor. Burada önemli olan Suriye tarafının bu konuşmayı hiç kesmeden dinlemiş olması.

3. Beşar Esad bu kez daha az “komplo” kelimesini kullanmış. Ülkesindeki demokrasi arayışını bir Amerikan-İsrail komplosu olarak görme eğilimini korusa da, reform sürecine
daha bağlı bir görüntü sergilemesi dikkat çekici.

4. Davutoğlu’nun, “güvenliği hallederim sonra reforma yönelirim düşüncesinin sonu yok” mesajı bu açıdan tam yerine oturmuş görünüyor.

5. Beşar Esad, 20 dakika planlanan fakat tam üç saat süren baş başa görüşmede Davutoğlu’na, “Biz aslında hiçbir ülkeden bu tür mesajlar kabul etmiyoruz, ama Türkiye bizim için çok farklı” diyor. Davutoğlu’nun yanıtı anlamlı: “Biz de hiçbir ülkeye gidip saatler boyu görüş bildirmiyoruz. Bunu bir tek dostlarımıza, o da samimiyseler yaparız. Gelip düşüncelerimizi yüzünüze söylememiz tamamen dostluğumuzdan kaynaklanıyor, yoksa çeker gider, her şeyi kendi kaderine de bırakabiliriz.”

6. Şam’a verilen ana mesajlardan biri de şu: “Evet, ortamdan yararlanıp ortalığı karıştırmak isteyen üç-beş kişi çıkabilir. Evet, bazı ülkeler yaşanılan bu ortamdan kötü niyetle yararlanmaya kalkabilir. Ama bu, sokaktaki hareketin nedenini açıklamıyor. Suriye halkı daha fazla
demokrasi istiyor. Bunu, bir takım bahaneler ile ertelemeye kalkmak çok daha vahim sonuçlar doğurur.”

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun 6.5 saatlik Şam maratonundan sızan perde arkası bilgiler bunlar. Gelelim işin askeri yanına...

Komik savaş iddiası

7. Türkiye-Suriye ilişkilerinde değil savaş, minik bir sınır çatışmasını bile yaratacak gerginlik yoktur ve Türkiye, bu tür bir gelişmeyi asla istememektedir.

8. Türkiye “yıkılan” değil, demokratikleşerek ayakta kalan bir Suriye istemektedir.

9. Zaten dünyada da Suriye’ye dönük bir müdahale eğilimi bulunmuyor. NATO’nun Libya’da saplandığı bataklık, uluslararası camianın Suriye konusundaki kararsızlığını artırıyor. Yani, olaylar devam etse de Suriye’ye dönük Libya tarzı bir müdahale söz konusu değil.

Pekiyi... O halde, üstelik bir de “okyanus ötesinden planlanmış” savaş senaryoları nereden çıkıyor... Ankara’daki kaynaklara göre, komik!..

Sabır ve iç mesele

Bu arada, Başbakan Erdoğan tarafından gündeme getirilen iki kavramı da açıklamakta yarar var...

“Suriye bizim iç meselemizdir.”: Doğrudur. Çünkü Irak’a bile benzememektedir. Eğer olayların önü alınmazsa, Türkiye, yüz binlerce mülteci ile de karşı karşıya kalabilir. Çünkü Türkiye-Suriye sınırı sivillerin geçişine çok müsait.

“Sabrımızın sonuna geldik.”: Sınırlarımızda yeni bir Libya ve Irak olmasın diye yoğun mücadele veriyoruz. Ama Suriye bizim uyarılarımızı ciddi bir şekilde dikkat almazsa geri çekiliriz, Suriye Batı ile yüz yüze kalır. Suriye cephesinde durum bundan ibarettir.

Ardan Zentürk-Star

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.