Feodalite dönemi sona ererken

Feodal sistemi kaba hatlarıyla herkes bilir.

Kabile, aşiret, şeyh son karar vericidir.

Uç noktası “aklının ağanın cebine koymak” olarak tanımlanır.

Öte yandan tasavvuf geleneğinde “tarikatlar” var.

“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” sözünün doğru yerde kullanıldığı kadar istismarının da söz konusu olduğu da bir gerçektir.

Hz. Ali’ye uzanan tarikat yolu dinin ameli usül ve esaslarını ihtiva eder.

Marziyat-ı ilahiyi, Allah’ın(cc) rızasının nasıl kazanılacağının Kur’an ve sünnet referanslarıyla uygulama şeklidir. Bin küsür yıldır milyonlarca insanın hayatını tanzim eden, ferdi ve sosyal hayatın kalitesine katkı sağladığı, büyük medeniyetlerin genlerini oluşturduğunu bilelim.

Aşiretler ise bazen tarikatlardan ortak noktalarda kesişerek ağaya kutsiyet atfeden bir gelenek de zamanla sosyal hayatın içinde yer almış.

Osmanlı’nın son zamanlarında Meşrutiyetin ilanı sırasında doğuda aşiret kurumu çok güçlü iken Bediüzzaman sıra dışı aykırı bir duruşla meşrutiyete sahip çıkmış. Aşiretleri ikna seyahatleri yapmış. Bu diyaloglardan “Münazarat” gibi bir şaheser vücuda gelmiş.

Cumhuriyetin kuruluşu ile ilke ve ınkılaplar reddi mirasla başlayan “tekke ve zaviyelerin kapatılması, harf inkılabı, medeni kanunu“ ve benzeri düzenlemeler koca bir medeniyet çınarının köklerini kesmiş sözde yeni bir medeniyet inşa iddiası sert dayatmalarla başlamış. Sadece şapka kanunu uygulamalarından binlerce insan zulüm görmüş, idam edilmiş.

Bu yaklaşım fıtrata ve milletin bin dört yüz yıllık köklü değerlerini inkar eden baskıcı resmi bir yapı. Devamında tek parti, tek şef, zulüm ve yokluk dönemi. Kara ve kayıp yıllar.

1950’de Menderes dönemi ile kısmen bir rahatlama. Kurum ve kuruluşları hakim zihniyetin oluşturduğu vesayet yapısı ile darbeler dönemi başlıyor. Sara hastalığının nüksetmesi gibi her on yılda bir nüksediyordu.

Milletin reyleri ile iktidar olamayan vesayet zihniyeti –ki ruhu chp dir- darbeler sonrası politikalarını millete dayatmıştır. En son uygulamaları 28 Şubat 1997’deki post modern darbedir.

Son tosladığı kırılma tarihi de 27 Nisan muhtırasıdır. Bir milattır.

Bugün milletin kabulüne mazhar olamayacağını kabul eden CHP’nin ahir zamandaki son “aldatmakla iş gören” yaklaşımı ile  “Ekmel” formülünü ileri sürdüler.

Doğudaki feodal yapılar etkisini azalttığı gibi bir nevi feodal yapıya benzemiş cemaatlerin de toplum nazarında etkisinin azaldığını 30 Martta gördük.

Cemaatlerin vitrinini ele geçiren azgın bir kısım azınlık arkadan herkesi sürükleyeceğini iddia ederek kirli pazarlıklar yapıyorlardı.

Cemaatlerin asli alanlarının dışında hiçbir kıymetinin olmadığını görerek kapsamlı bir öz eleştiri ve gözden geçirme süreci yaşamalıdırlar.

“Ekmel meselesi”nde destek kararı alan bazı cemaatlerin sahnedekileri tarih affetmeyecektir.

Evet “Ekmel” formülü halkçılarla ırkçıların ortak projesi eski derin resmi ideolojinin son manevrasıdır. Milleti aptal yerine koyan daha ileri derecede bir ortak aklın projesidir.

Bediüzzaman ilk mecliste yaptığı konuşmada milletin yapısının sağlam Müslümanlardan meydana geldiğin ifade ediyor.

“Sizin bu İstiklâl Harbindeki muzafferiyetinizi ve âli hizmetinizi takdir eden ve sizi can ü dilden seven cumhur-u mü’minîndir. Ve bilhassa tabaka-i avâmdır ki, sağlam Müslümanlardır.”(Said Nursi, Mesnev-i Nuriye, 86)

Evet bu milletin ortalama kanaati sağlam Müslüman bakışıdır. Defalarca kanaatini ortaya koymuş. Adeta kuyumcu terazisi ile hakkaniyetini ispat etmiştir.

İşte önümüzdeki Pazar günü de hiç şüphemiz yok yine ispat edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum