Fatma Mebrure ŞENLER

Fatma Mebrure ŞENLER

Kim Köylü, Kim Şehirli?

Çocukluğumda köylere gittiğimizde bizi ağır bir hayvan kokusu karşılardı. Burnumuzu kapatır sonra zamanla alışırdık bu kokuya. Köylerin her karış toprağı ekili biçili olurdu. Horoz, tavuk sesleri evlerden yükselirdi. Köylüler çok meşgul, çok telaşlı olurdu. Her gün tarlaya gittiklerinden yüzleri, elleri kararırdı. Bahçelerin bir köşesinde topraktan yapılmış fırınları göze çarpardı. Evin hanımı ekmeğini, böreğini bu fırında pişirirdi. Herkesin bir dam hayvanı olurdu. Yazın hayvanları meralara çıkartırlar, kış için ise yazın habire ot biçer, yığarlardı bir kenara. Hayvanın sütü ya satılır ya da tereyağı, peynir yapılırdı. Harman kaldırılır, ekin biçilir, çeşitli sebze meyve yetiştirilirdi. Tabi o zamanlarda evin çocukları aileye yardım ederler, çoğu baba mesleğini seçer çiftçi olurlardı. Aile kalabalık olduğu içinde her işin ucundan tutan birileri bulunurdu. Köy hayatı bir başkaydı benim için, o zamanlar kahvaltıda mis gibi kokan ekmeğin üzerine sürülen halis tereyağları, taze süt, tavuğun altından alınmış yumurta, peynir ile unutulmaz kahvaltılar yapılırdı.

Geçen bir köye gittim. Yolları tertemiz, hiç hayvan kokusu yok, pek horoz sesi bile duymadım. Misafir olduğum ev halkı hayvancılığı bırakmış, hatta kümesi bile kapatmışlar.

Bahçenin köşesindeki fırın atıl bir şekilde duruyor, kullanan yok. Ekmek bakkaldan alınıyor, peynir, tereyağı, yumurta aklınıza ne gelirse bakkaldan. Topraklarını ekmiyorlarmış artık. Niye diye sorduğumda, “Kim uğraşacak kızım onlarla” diyorlar. Eskisi gibi meşgul değiller artık ama hayat pahalılığından bahsedip duruyorlar. Çocukları ya okumuş bir yerlerde önemli vazifeler almış ya da işçi olarak çalışıyor. Gelinleri, kızları da çalışıyor el işlerinde. Bununla da gurur duyuyorlar “oğlum, kızım şu işte çalışıyor” diye. Diyorum ki; “Kendi topraklarınızı çalıştırın, damlarınızı yine hayvanlarla doldurun eski bereketi yine yakalayın.” Onlar ise, “Bizim çocuklarımız artık köy işi yapmaz, dönüp bakmaz” diyorlar. Şimdi eskisi gibi değil ki tarım aletleri, traktörler, biçerdöverler daha bir sürü alet var tarımı kolaylaştıracak, sulama sistemleri var. Süt sağma makineleri bile var. Esas şimdi daha çok tarım ve hayvancılık yapılmaz mı? Köylünün sütü, ekmeği bile hazır alması normal mi, bilmiyorum. Köyde birkaç hayvancılık yapan kişi kalmış, onu şikayet ediyorlar, ortalık kokuyor diye. Evleri, kıyafetleri şehirli halkından lüks.

Bunun sonucu günümüzde hayvancılık bitme noktasına geldi. Et fiyatları uçtu, gitti. Dar gelirli ailelerin evine et girmez oldu. Küçükbaş hayvancılık kurumsallaştı fabrikalarda bir tavuğu bir ayda ilaçla büyütüp satıyorlar bize, çocuklarımız köy tavuğunun tadını bilmiyor.

Şimdi sosyal medyadan umutlandırıcı haberler alıyoruz. Köy hayatından bıkan birçok halkımız olduğu gibi şehir hayatının karmaşasından bıkıp, köye yerleşen, toprakları işleyip, büyük ölçüde hayvancılık yapan bir kesim var. Şehir hayatını yaşamayı tercih eden köylü halkımıza inat, çoğu yüksekokul mezunu bilinçli insanlar doğal ve sade hayatı seçiyorlar. Doğal tarım yapıp hormonsuz sebze meyve üretiyorlar. Kümes hayvanları yetiştirip, doğal yumurta elde ediyorlar. Meralar kurup büyük ölçüde hayvancılık yapanlar da var. Bunu sağlıklı yaşam şuuru ile bilinçli ve profesyonelce yapıyorlar. Sosyal medya aracılığı ile videolar çekip yayınlıyor, bizlere güzel örnek oluyorlar. Bakalım bu gidiş nereye? Zamanla kim köylü kim şehirli karışacak galiba…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum