Ey sevgili! Vuslatının huzurundayım

Feryat edeceğim bu gün. Ağlayacağım. Ey sevgili! Bugün seni kendimde bulup anlayacağım. Bir bülbül gibi çırpınıp gözyaşlarımla, varlığının güllerine konacağım bugün.

Dikenlerinde parçalanacağım. Varlığını göster bana! Ey sevgili! Sonsuz sevgili! Vuslatının huzurundayım.

İnsan ağlayarak doğar yaşama. Yaşamak acıdır zira. Hazırlıksızdır ve ağlar. Sonra inanır. Yaşayarak anlar hayatı. Yürümeyi ve gülmeyi öğrenir böylece. Umud etmeyi öğrenir.

İnançlı insan gülerek yaşayandır, ağlayarak gülen. Gülerek doğabilmek için, toprağın karnından Sonsuzluğa.

Ağlama diyorlar ya! Korkuyorum o anda. Varlığına her güldüğüm zaman çünkü. Yokluğunu kazanıyorum ansızın.

Dudaklarımda gizlediklerimi, gözlerim haykırır çoğu zaman. Bir kaç damla döküldüğünde yanaklarıma: seni özledim; güldüğünde gözlerimin içi: seni gördüm; kapandığında ise gözlerim: sana kavuştum, demektir.

Şair diyorlar bana. İnanmayın! Acildeyim ben. O’na bakımdayım. Yüreğim kanıyor durmaksızın. Birşey sanıyorlar kitaplarla sarmaladığım dinmeyen kanamalarımı.

O’nu arıyorum ben, O’nu. Aşk grubu “Hüve-O” pozitif taze bir SONSUZLUK arıyorum! O’nu gözlüyorum. Sonsuz aşk ünitesinde, O’nu.

Gözyaşlarımız ele verdi bizi. Aşk üstü yakalandık Sevgili! Sonrası daha da acı. Yüreğimizdeki sensizliğe hapsettiler. Sen gidince hülyalarımızdan, kalemimiz kırıldı. Sensizliğe idam edildik. Şiirlerimiz sensiz, kitaplarımız, filmlerimiz, aşklarımız sensiz.

Özledik seni! Karanlığı ışıtan aydınlığı özler gibi özledik sonsuzluğunu. Yüreğimize koyduk isimlerinin aydınlığını. Sonbahar yaprakları gibi saçımıza düşen aklara koyduk vuslatının fermanını.
Öğrendiğimiz gibi asrın Esmâ-yi Hüsna Öğretmeninden, bellediğimiz gibi O’nun Nurlu eserlerinden, öylece görüyoruz sonsuz yansımalarını, öylece secdelerdeyiz huzurunda!
Farkında değiller bu aşkın. Adın âşikar. Yazdığımız her sözün noktasına, her gözyaşı yangınına, her günahın pişmanlığına bir hayal gibi adını koyduk.
Bitmeyecek bu sevda. Bir gizem gibi ecelimize gömsek de gamzelerini. Kavuşmanın umuduna virgülü koyduk,

Yeter artık! Kanmayacağız fâni aşkların yalanlarına. Yeter artık! Korkmayacağız senden başka hiçbir güçten. Yeter artık! Sevmeyeceğiz senden başkasını sonsuzca. Sonsuzluğuna yakalandık bugün.

Varlığına tutulduk. Câzibene vurulduk. Gözyaşlarımıza and olsun! Senden başkası için ağlamayacağız ölesiye.

Senden başkası için ölmeyeceğiz. Ve gülmeyeceğiz senden başkası için. Senden başkasını görmeyeceğiz gördüklerimizde. And olsun gözyaşlarımıza Sevgili! And olsun!

Doymak yok bu aşk ziyafetinde, kanmak yok. Bitmek yok, yitmek yok, sönmek yok. Senin vuslatından usanmak yok bugün. Korkmak yok, kaçmak yok, kızmak yok…

Bugün tecellilerini göreceğiz Sevgili! Peçeni aralayacağız, perdeleri kaldıracağız bugün.

Vuslat günü geldi çattı. Cemalinden yansımalar yudumlayacağız. Kendimizden geçip tekrar bakacağız sonsuzluğuan.

Ağlayıp, feryat edip, gülüp, raks edip  yine bakacağız sonsuz güzelliğine, yine bakacağız. Yokluktan sıyrılıp var olacağız bugün. Varlığının vuslatına ereceğiz.

Abdülehad Nûri Efendi gibi ciğerden, yürekten, ruhumuzun en derûnlarından haykıracağız aşkınla dâim:

Aşkın meyine kanmış mestaneleriz Hakka
Derdin oduna yanmış pervaneleriz Hakka

Derdin ile dil dolmuş cezbe yolunu bulmuş

Meczûb-i Hüdâ olmuş divaneleriz  Hakka                            

Not: Bu yazı yakında yayımlanacak bir kitabımızın giriş bölümüdür. Çalışmamızın hayırlara ve güzel hizmetlere vesile olması için lütfen dua ediniz ihlaslı ve muhterem kardeşlerim. (OD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.