Evradın izharı, sevabını noksan etmiyor mu diye telâş ettim

Evradın izharı, sevabını noksan etmiyor mu diye telâş ettim

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Aziz kardeşlerim,

Bu gece evrad ile meşgul olurken nöbetçiler ve başkalar işitiyorlardı. Kalbime geldi ki: "Acaba bu izhar, sevabını noksan etmiyor mu?" diye telâş ettim.

Hüccetü'l-İslâm İmam-ı Gazâlî'nin meşhur bir sözü hatıra geldi. O demiş: "Bazan izhar, çok defa ihfâdan daha ziyade efdal olur." Yani âşikâre yapmakta başkalar, ya istifade veya taklit etmek veya gafletten uyanmak veya dalâlette ve sefahette muannid ise, karşısında şeâir-i İslâmiye nev'inde izhar etmek, izzet-i diniyeyi göstermek gibi çok cihetle, hususan bu zamanda ve ihlâs dersini tam alanlarda değil riya, belki gizliden tasannu karışmamak şartıyla çok ziyade sevaplı olabilir diye bir teselli buldum.

***

İki gün evvel sorgu hâkimi beni çağırdığı vakit, ben kardeşlerimi nasıl müdafaa edeyim diye düşünürken, İmam-ı Gazâlî'nin Hizbü'l-Masûn'unu açtım. Birden bu âyetler nazarımda göründü:

اِنَّ اللهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ اٰمَنُوا 1 يَسْعٰى نُورُهُمْ بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ 2

اَللهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ 3 طُوبٰى لَهُمْ 4

Baktım ki: Birinci âyet, şeddeler sayılsa ve meddeler sayılmazsa 5 اٰمَنُوا 'daki "Vav" dahi meddedir, makam-ı cifrîsi ve ebcedîsi bin üç yüz altmış iki (1362) eder ki, tam tamına bu senenin aynı tarihine ve bizim mü'min kardeşlerimizi müdafaaya azmettiğimiz zamana, hem mânâsı, hem makamı tevafuk ediyor. Elhamdülillâh dedim, benim müdafaama ihtiyaç bırakmıyor.

Sonra hatırıma geldi ki: "Acaba netice ne olacak?" diye merak ettim. Gördüm:

اَللهُ حَفِيظٌ عَلَيْهِمْ     طُوبٰى لَهُمْ 'deki iki cümle, tenvin sayılmak şartıyla, makam-ı cifrîsi aynen bin üç yüz altmış iki. Eğer bir med sayılmazsa, iki, eğer sayılsa üç eder. Tam tamına hıfz-ı İlâhiyeye pek çok muhtaç olduğumuz bu zamanın, bu senenin ve gelecek senenin aynı tarihine tevâfuk ederek, bir seneden beri büyük bir dairede ve geniş bir sahada aleyhimize ihzar edilen dehşetli bir hücum karşısında mahfuziyetimize teminat ile teselli veriyor. Risale-i Nur bu hadisede daha parlak fütuhatı hâkim dairelerde bulunmasından, şimdiki muvakkat tevakkuf bizi meyus etmez ve etmemeli. Ve Âyetü'l-Kübrâ'nın tab'ı sebebiyle müsaderesi onun parlak makamına nazar-ı dikkati her taraftan ona celb etmesine bir ilânname telâkki ediyorum. رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا  âyetini şimdi okudum. وَاغْفِرْ لَنَا  cümlesi tam tamına bin üç yüz altmış iki eder. Bu senenin aynı tarihine tevafuk eder ve bizi çok istiğfara davet ve emreder ki, nurunuz tamam olsun ve Risale-i Nur noksan kalmasın.

1)"Muhakkak ki Allah, inananları savunacaktır." Hac Sûresi, 22:38.
2)"Onların nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor" Hadîd Sûresi, 57:12.
3)"Allah onları görüp gözetmektedir." Şûrâ Sûresi, 42:6.
4)"Onlara müjdeler olsun!" Ra'd Sûresi, 13:29.
5)"İmân edenler."

Bediüzzaman Said Nursi
Şualar