Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Etki Ajanlığı/Spin doctorluk!

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Önce şu satırlara bakalım!

"Ve, bugün.

Hâlâ merak edenler oluyor…

Pkk'yı koruyup, kollayan, destekleyen, Türkiye'ye hakaret üstüne hakaret eden ABD'ye neden hakettiği cevap verilmiyor filan?

***

Bizde böyle yalaka basın olduğu sürece…

Kendi başımızdaki Amerikancı takke değişmediği sürece…

ABD'nin başında Eisenhower olmuş, Trump olmuş, fark eder mi?

***

"1959'da taa en başında, Hamza'nın kanını yerde bırakan zihniyet… 2019'da hesap sorabilir mi?"

Bu satırların yayınlanma Tarihi: 23 Ekim 2019.

Yılmaz Özdil'in yazısı. Uzun bir yazının son cümleleri bunlar.

1959'da Amerikan başkanı Ayzınhavır'ın Türkiye'yi ziyaretini uzun ve çarpıcı cümlelerle anlatıyor.

Demokrat Parti ve rahmetli Menderes'i Amerika'nın "aşağılık kölesi gibi" göstermeye çalıştıktan sonra; aldığım son cümlelerle bugüne getirip hükmünü veriyor.

"2019'da Amerika'ya hesap sorabilir mi?"

-Kim?

-Bu zihniyet.

-Demokrat Parti, AP, ANAP ve Ak Parti zihniyeti.

-Bugün için Ak Parti ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan.

***

Nerdeyse tüm batı basını Amerika'nın kaybettiğini, Turump'un kaybettiğini yazarken bu yazının anlamı ve amacı ne?

Cnn (cenene), "Putin ve Erdoğan andlaşma yaptı Amerika kaybetti" yazdı dün. Diğer önde gelen Amerikan ve İngiliz medyası da benzer şeyler yazdı.

Benim açımdan çok da önemli değil yazdıkları.

Neden?

Çünkü Türkiye'nin Suriye'de hedefleri belliydi.

Terör örgütü ne olursa olsun tehlike olmaktan çıkarılacaktı. 30 km derinlikte bir güvenli bölge kurulmalıydı. Suriye iç savaşı çıktığından beri Türkiye güvenli bölgeyi savundu.

Bugün bu hedef gerçekleşti ve gerçekleşiyor.

Rus ve Amerika mutabakattan caymazsa; Kamışlı hariç güvenli duruma getirilecek.

Bu sonuca nasıl ulaşıldı?

İlgili herkes bunu biliyor, görüyor.

Amerika, Avrupa, Rusya, İran, Arap ve yerli mankurtların korkutma ve hilelerine rağmen.

"Türkiye kendi eliyle intihara gidiyor" ortak hükmü bunların bayrağı idi diyeyim de yeterli olsun.

Hayalci ve vicdansızlara rağmen Türkiye başlangıç noktasına göre; hem arazide hem masada eskisinden çok daha güçlü. "İran kadar bile değiliz" diye yırtınanları hatırlayalım.

***

Şimdi genel, gerçek ve görüntü böyleyken;
Yılmaz Özdil etki ajanılığı/fitne fesat ustalığını çağrıştıran bu yazıyla gerçeği tersinden göstermeye çırpınıyor.

-Kötü söz sahibinindir atasözünü görmeden; bu sözü en öne çıkarıyor.

-Yer ve zamanı gelince; "cevabı en iyi şekilde verilecek" denmesini es geçiyor.

-Amerikan başkanının 1959 ziyaretini bataklık zemini olarak algılatıp; Trump'ın kötü sözlerini o zemine monte ediyor. Bugün 50'lerden de kötü demek istiyor. Oysa aradan tam 60 sene geçmiş.

Kuzey Suriye'ye devlet kurdurmak için gelen, üç seneye yakın her desteği ve arazi eğitimi verdiği YPG'yi terketmek zorunda olan bir Amerika var karşımızda.

Çürük domatesler fırlatılıp hain diye sesler eşliğinde Ypg'yi terkeden bir Amerikan askeri var ekranlarda. Üslerinde yemeğini yiyemeden kaçan bir Amerikan askeri var karşımızda.

Bu gerçeği görmeyen, kan davası şeklinde bir yazı döşeyen; haset kibirli bir de kemalist var karşımızda.

Bir yazıyla bu başarıyı ört bas edeceğini vehmedip Amerikan hezimetini kapatmaya çalışıyor. Bu hareket etki ajanlığıdır. Yazı ancak Amerika'ya hizmet eder.

Yani bir etkili yazıyla gerçeği tersine çevirme çırpınışı. Bir ziyafet sofrasına pislik fırtlatma, bir sevinç masasını tekmeleme, bir zafer çığlığını baykuş sesiyle bastırma çabası.

1959'da Ayzınhavır'un ziyaret yazısı bir kan davası yazısı, bir kemalist kabile savaşçısı yazısı. 1950'den sonra her şey berbat edildi iddiasınının sürdürülüşü.

Bütün derdi hazımsızlık ve haset. Patlayıp çatlatacak kadar kadar değerli bir başarıyı kabullenemeyip; bir hakareti öne sürerek küçültmek sıfırlamak.

(Ziyafet sofrasına pislik fırlatma gibi.)

Oysa sırtında yumurta küfesi taşıyan, Amerika'ya karşı savaş psikolojisinin ağırlığını; yapayalnız taşıyan Cumhurbaşkanı'nın hal ve düşüncesini; anlamaya çalışmak empati yapmak gerekmez mi insanca olan.

Misliyle karşılık zulümdür der Üstad.

(Mukabeliyi bilmisil zulumdür. Biz hakim değil mahkumuz. Haksızlığa haksızlıkla karşılık, zulme zulümle karşılık veremeyiz.)

Hz. Peygamber de (asv) Hz. Adem'in mazlum, maktul oğlu Habil de, Hz. Ali de, Hz. İmam Azam da bu prensibe uygun yaşadı.

Zulüm görüp zulüm etmedi, kötülüğe kötülükle cevap vermedi.

Y.Özdil bunları bilmez, anlamaz. Anlasa da uymaz.

Diyelim ki başkan Erdoğan tırstı korktu.

Peki anında misliyle cevap verseydi bu utanmaz kıskançları keser miydi?

-Hayır asla!

O zaman Kasımpaşalı söylemi devreye girerdi.
Geçmiş yazılarına bakalım.

O zaman yerdeki bayrağı kaldırtan, Avusturalyalı askere beyefendice saf övgüler dizen M.Kemal menkıbeleri döktürülürdü..

Peki bu hakaretli adi mektubu çöpe atıp operasyon emrini geciktirmeden vermek ne manaya gelir?

-Seni de mektubunu da... Amerikan Conisi!

-Seni bilirim güç dilinden anlarsın!

-Al sana güç hadi bombalasana!

-Ayıpsın yiğit lider, Nato ülkesiyle mi savaşacağız.

-Şimdiye kadar neler yaptın neler dedin utanmaz sarı tosun.

-Olsun usta askerlerimi çekiyorum.

-Zafer ve başarının yerini hiçbir şey tutmaz(mış)...

-Bükemediğin bileği öpeceksin.

-Hz. Yunus Emre 800 yüzyıl önceden ne buyurdu;
"Bir üvez bir kartalı kaldırdı çarptı yere;
ben de gördüm tozunu."

Türkiye Amerika kapışmasının arazideki gerçeği bu sözden ibaret.

Arkası gelir inşaallah.

Büyük güçler tank gibidir. Kolay kolay geri vitese takmaz. Taktıktan sonra da kolayca vites değiştiremez.

Ama algıları, gerçekleri değiştirme ustası; haset ve fesatlar çırpınmaya devam eder.

İki asgari ücretli maaşına kitap pazarlayanları ölene dek geri vites bilmez.

Gerçekler yürüyor mankurtlar görmese de!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum