'Eşimle tartışırken hatalarımı göremiyorum' diyene 8 tavsiye

'Eşimle tartışırken hatalarımı göremiyorum' diyene 8 tavsiye

Eşimle tartışırken suçlayıcı bir dil kullanıyorum. Kendi hatalarımı göremiyorum. Ne tavsiye edersiniz?

Evlilik hayatında zaman zaman çeşitli sorunların ortaya çıkması gayet normaldir. Çünkü bu, insan olmamızın, kadın ve erkek olarak farklı fıtratta ve kabiliyette yaratılmış olmamızın bir sonucudur.

Bunun yanında ortaya çıkan sorunlar üzerinde karı-kocanın fikir ayrılığına düşmesi ve tartışması da yine sağlıklı evlilik hayatının bir göstergesidir. Çünkü ancak sorunları karşısında farklı görüşlerini rahatlıkla dile getirebilen, düşüncelerini baskı altında kalmadan, susmadan, göz ardı etmeden konuşabilenler, uzun ömürlü bir evlilik sürdürebilirler.

Ancak burada önemli olan karı-koca arasındaki iletişim dilinin ve kullanılan kelimelerin doğru olup olmadığıdır. Çünkü huzurlu bir evlilik için, sağlıklı bir iletişim nasıl olmazsa olmaz bir etken ise, aynı şekilde evlilik birliğini bozan, karı-koca arasındaki muhabbeti sarsan en büyük etken de iletişim dilinin kötü olmasıdır. Eleştiri, suçlama, aşağılama, kaba davranma, sesi yükseltme kötü iletişime en büyük örneklerdir.

1) Suçlayıcı dil kullanmayın

Eşinizle bir sorun hakkında konuşurken, sözlerinizin eşiniz tarafından kabul görmesini ve nasihatlerinizin tesirli olmasını istiyorsanız önce suçlayıcı dili terk etmeniz, bunun yerine kavli leyin, yani yumuşak bir dil kullanmanız gerekir.

Her konuda rehberimiz olan Peygamber Efendimiz (asm) eşimizle konulurken güzel söz söylemeyi haliyle gösterdiği gibi, sözleriyle de tavsiye etmiştir. Daha da önemlisi Cenab-ı Hak Kuran-ı kerimde birçok yerde insanlara tesir etmenin, onları ikna etmenin, bir konuda değişim sağlamanın yolunun yumuşak ve güzel sözden geçtiğini ifade eder:

Örneğin Hz. Musa ve Hz. Harun’a şöyle buyurur: ““Ona kavl-i leyyinle = yumuşak bir sözle (tatlı, yumuşak bir tarzda) hitap edin. Olur ki aklını başına alır yahut hiç değilse biraz çekinir.” (Ta-Ha, 44)

Görüldüğü gibi Yüce Yaratıcımız, Peygamberine Firavun ile konuşurken, sözlerinin tesir etmesi için  eleştirmeden, aşağılamadan, suçlamadan yumuşak konuşmasını tavsiye eder.

Aynı şekilde İsra suresinde şeytanın ara bozuculuğundan korunmak için insanlara güzel söz söylemeyi emreder eder:

“Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Zira şeytan, insanın apaçık bir düşmanıdır.” (İsra, 17/53)

Cenab-ı Hak yine başka bir ayette, kusur ve hatalara karşı kavli leyin olmazsa, kullanılan dil kaba, sert ve suçlayıcı olursa insanın etrafından kimsenin kalmayacağını ifade der:

“Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onların kusurlarından geç… (Al-i İmran, 3/159)

Bu ayette sözü edilen davranış ve iletişim biçimini karı-koca ilişkilerinde de görmek mümkündür. Eğer eşimize karşı “yumuşak davranmasak, kaba ve sert konuşsak” ya bedenen çekip gider yuvamız yıkılır ya da duygularını bizden çeker mutsuz bir evlilik hayatımız olur.

2) “Ben diliyle” ifade edin

Eğer mutlaka eşinizin sizi rahatsız eden bir davranışını dile getirmeniz gerekiyorsa, bunu “ben diliyle” ifade edin.

“Ben dili”, kişinin karşılaştığı olumsuz bir davranış ve durum karşısında tepkisini, sadece kendi duygu ve düşüncelerini açıklayarak dile getirmesidir. Kendimizi “ben”li cümlelerle anlattığımız zaman karşımızdakini incitmemiş, fakat kendi mesajlarımızı da vermiş oluruz. “Sen” dili suçlama içerir ve karşımızdaki kişi doğal bir savunmaya geçer.

Dolayısıyla sonuç anlaşılamama, tartışma, kavgaya kadar gidebilir. Sen ve ben diline örnek vermek gerekirse;

Sen dili: Ör. Sen hatalısın! Çok yanlış davranıyorsun!

Ben dili: Ör. Senin bu davranışın beni incitti, üzüldüm!

3) Gönlünü alın

Eğer öfke anından ağzınızdan olumsuz bir kelime çıktıysa, eşinizin kalbini kırıp küstürdüyseniz, çok zaman geçmeden hemen özür dileyip, gönlünü alırsanız sözlerinizin olumsuz tesiri zayıf kalacaktır.

Cenab-ı Hak İsra Suresi’nde bizi her daim güzel sözle gönül almaya dâvet etmektedir.

“Eğer Rabbinden umduğun (beklemek durumunda olduğun) bir rahmet için onların yüzlerine bakamıyorsan, hiç olmazsa kendilerine gönül alıcı bir söz söyle.”  (İsra, 17/28)

4) Karşılık vermeyin

İletişimde karşılılık en sık rastlanılan bir durumdur. Eşinize kaba söz söylediğinizde, o da size kaba söz söyleyecektir. Veya o size hakaret etse, sizin de karşılık vermeniz muhtemeldir. Çünkü herkeste nefis ve ene vardır. Bu durum, bir kısır döngü gibi devam edip gider.

Bu döngüden dolayı, Cenab-ı Hak, Kuran-ı Kerim’de değil ebedi hayat arkadaşımıza karşı, Allah’a inanmayan putperestlere bile kaba söz söylenmemesini ister. Çünkü onlar da aynı şekilde karşılık vereceklerdir.

“Allah’tan başkasına tapanlara hakaret etmeyin; sonra onlar da bilgisizlik yüzünden sınırı aşarak Allah’a hakaret ederler..” (Enam 108)

İletişimde tekrar eden kısır döngülerin kesilmesi gerekir ki, daha fazla yaralayıcı olmasın. Onun içi siz de bir an önce eşinize karşı sert konuşmaktan vaz geçin ki, o da size karşı yumuşak konuşabilsin.

Bazen eşinizden uygun olmayan bir söz veya davranış gördüğünüzde ona karşı hoş muamelede bulunmak Müslümana yakışan olgunca bir davranıştır. Böyle bir durumla karşılaştığınızda aklınıza Furkan Suresinin 63. ayeti gelsin.  O ayette Yüce Yaratıcımız şöyle der:

“Rahman'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selametle!" derler (geçerler)” (Furkan, 63

5) Öfke anında asla konuşmayın

Öfke anında tamamen duyguların etkisinde olunduğu için, kişi o anda muhakemesini kaybeder. Normal bir vakitte asla söylemeyeceği sözleri sarf eder ve telafisi olumsuz davranışlar sergiler. Bunun için öfke konusundaki ayet ve hadisleri bol bol zikrederek öfke anında eşinizle konuşmamaya çalışın. Öfkenin tesiri geçtikten sonra konuşmaya devam edin.

Allah Teâlâ şöyle buyurur:

“Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.” (Ali-i İmran 3/134.)

Peygamber Efendimiz de (sav) de bir hadislerinde şöyle buyurur:

“Hiçbir kul, Allah katında, O’nun rızasını gözeterek öfkesini yutmasından daha faziletli bir lokma yutmuş değildir.” (Ahmed b. Hanbel, 2/128)

6) Olumlu düşünün

Eşinize karşı olumsuz bir bakış açınızın olduğunu zannediyoruz.  Çünkü eşe karşı aşırı öfkenin nedeni görünürde basit sebeplere dayanır gözükse bile, gerçekte öfke davranışının altında daha derin sorunlar yatmaktadır. Bazen karı-koca bilmeyerek birbirinin öfkesini kabartır, kalbini kırar, hatasında ısrar eder.

Tüm bunlar sıcağı sıcağına telafi edilmezse, eşler arasına duygusal duvarlar kurulur, kalbi yakınlık kaybolur, sorun duygusal boyutta derinleşir. Bu durumda da birbirlerinin olumsuz yönlerine odaklanırlar ve eşlerini baştan aşağı kusurlu ve hatalı görürler. Bu da iletişimde tahammülsüzlüğe, öfkeye, daha ağır ifadeler kullanmaya götürür.

Bunun için eşinizin olumsuz değil de olumlu yönlerine odaklanırsanız, ondaki güzellikleri daha fazla görürsünüz. Güzellikleri ve artıları gördükçe de bakışınız değişir ve öfkeniz de azalır.

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin şu sözünü hiç unutmayalım:

“Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

7) Hassas konulara girmeyin

Herkesin hassas olduğu, gündeme geldiğinde rahatsız olup tepki verdiği konular ve davranışlar olduğu konular vardır. Örneğin ailesini eleştirmek, zayıf tarafını ve geçmişte yaşanan olumsuzlukları, hataları tekrar gündeme getirmek, gibi.

Eşinizin, tepkili olduğu ve hassas olduğu konuların farkında olup, onları dile getirmemeye özen gösterin.

Ayrıca kadın ve erkeğin de cinsiyetlerine bağlı olarak hassas oldukları, dokunulduğunda tepki verdikleri konular var.

Örneğin:

Kadının anneliğine, kadınlığına, güzelliğine, fiziğine, mutfak becerisine yönelik eleştiriler kadınları inanılmaz rahatsız eder ve öfkelendirir.

Aynı şekilde erkeğin kocalığına, evini geçindirmedeki yeteneğine, babalığına, fiziki gücüne, mahrem hayatına yönelik performansına eleştiriler, ima tarzından da olsa, erkeği inanılmaz öfkelendirir.

Bunun için eşinizi insan olarak, kadın veya erkek olarak çok iyi tanıyıp mizacına, yaratılış fıtratına aykırı söz ve davranışlardan sakınırsanız konuşurken hem kırıcı olmazsınız hem de eşinizden aynı şekilde güzel söz duyarsınız.

8) İnsan kulaktan beslenen bitki gibidir

Hz. Mevlana, insanının, kulağından beslenen bir bitkiye benzediğini ifade eder.

Demek ki insanın manevî gıdalarından birisi de güzel sözdür. Bu yüzden Cenab-ı Hak, sözlerin en güzel olan Kur’an-Kerimi “şifa olarak gönderdik” der. (İsra, 17/82)

Eşinize ne kadar çok güzel söz söylemeyi alışkanlık haline getirirseniz o kadar çok güzel söz ve davranışa muhatap olursunuz. Bu da her ikinizi de mutlu ve huzurlu eder. Çünkü yapılan araştırmalara göre mutsuz çiftlerin en temel özelliği; sürekli eşlerini eleştirmelerine rağmen, birbirlerine karşı olumlu konuşmaktan, takdir etmekten, iltifat etmekten kaçınmalarıdır. Bu kaçışın sonu ise ya huzursuz bir evlilik ya da boşanma ile sonuçlanmaktadır.

Sorularla İslamiyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.