Erol Güngör

Yıllar önce okumuştum Erol Güngör’ü. Üniversite kütüphanesinde bütün kitapları vardı. Profesörlük tezi Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar, İslam’ın Bugünkü Meseleleri, İslam Tasavvufunun Meseleleri isimli kitapları şimdi aklıma gelenler. Ondan önce Nurettin Topçu’nun İsyan Ahlakı’nı okumuş ve çok beğenmiştim. Topçu ile Güngör çok noktalarda benzer düşüncelere sahip iki kıymetli zeka. Buna Mustafa Şekip Tunç, Hilmi Ziya Ülken, Mümtaz Turhan, Ekrem Hakkı Ayverdi'yide ilave edebiliriz. Hepsi de Henri Bergson’un efsunlu felsefesi olan Entüisyonizmin tesiri altındaydı. Gerçi o dönemin bütün muhafazakar kalemlerinde bu tesir oldukça belirgindi. Erol Güngör edebiyattan ziyade akademinin inzibatı altındaydı. Ve yazdığı eserler itiraf etmek gerekir ki o dönem olduğu kadar günümüzde de ufuk açısı hala.

İslam’ın Bugünkü Meseleleri ve İslam Tasavvufunun Meseleleri güncelliğini muhafaza eden iki önemli eseri. Güngör’e göre İslam’ın günümüzdeki en önemli meselesi siyasi ve iktisadi olmaktan çok kültüreldir. Yani Nilüfer Göle’nin kavramlarıyla söyleyecek olursak Resmi İslam’dan çok Sivil İslam’dır önemli olan. Teşhisler genellikle isabetli ama tedaviler için aynı şeyi söylemek kolay değil. İslam Tasavvufunun Meseleleri Seyyid Hüseyin Nasr ve Afifi’den sonra tasavvufla alakalı okuduğum en ciddi eser. Peyami Safa’nın son eseri Mistisizm bu esere kıyasla çocukça denilebilir. Bu topraklarda tasavvuf ya bütünüyle benimsendi ya bütünüyle dışlandı. Bu ifrat ve tefrit arasında vasat ve makul bir yol bulma çabasının mahsulüdür bahsi geçen eser.

Değerler Psikolojisi Üzerine Araştırmalar isimli profesörlük tezi bana daima Muhammed Kutup’un İnsan Psikolojisi Üzerine Etütler isimli kitabını hatırlatır. İkisi de gerçekten güzel kitaplar. Muhammed Kutup’un hedefinde yoğunlukla Freud ve psikanalizm vardır, Erol Güngör’ün hedefinde yoğunlukla bir bütün olarak yanlış batılı mantalite. Kutup daha mücadeleci görünürken Güngör daha analizci ve soğukkanlı görünür. Yahya Kemal’in, Haşim’in, Tarık Buğra’nın, Fikret’in hayatlarını sanatkarane kaleme alan duayen araştırmacı Beşir Ayvazoğlu’nun Erol Güngör üzerine çalıştığını ve kitabının bitmek üzere olduğunu duymuştum. Güngör mezkur isimler kadar bir ilgiyi hak ediyor mu bilmiyorum ama çıkacak olan eserin okunmaya layık bir eser olduğundan zerre miskal şüphem yok.

Son olarak “hasbi tefekkür” bahsinde merhum Cemil Meriç’in Erol Güngör ve bilhassa Hilmi Ziya Ülken için söylediklerine değinelim. Erol Güngör, Hilmi Ziya Ülken için vefatı münasebetiyle “hasbi tefekkürün dev kalesi” demişti. Cemil Meriç’in bütün taarruzu Hilmi Ziya Ülken’in şahsında bu nitelemeye yönelikti. Ona göre hasbi tefekkür sanat için sanat, düşünmek için düşünmek gibi bir yalandı. Meriç muhteva olarak haklıydı ama üslup olarak aynı şeyi söylemek zor. Hilmi Ziya Ülken bu denli ağır tenkitleri hak edecek bir sima değildi çünkü. Bu ağır tenkitlere mukabil merhum Erol Güngör’den herhangi bir cevap geldi mi, doğrusu bilmiyorum. Neyse belki Ayvazoğlu müstakbel kitabında bu konuyu da vuzuha kavuşturur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum