Erdem AKÇA
Bilim ve Din Çelişemez. Çünkü…-2
Celal Şengör Bey 2008 yılı Şubat ayında üniversiteler arası kurula üye seçilmediği zaman kurul üyelerine gönderdiği mektupta şöyle diyor:
“Ancak hepinizin bildiği gibi, tek bir ters veri en ihtişamlı teoriyi çöpe atmaya yeterlidir. Dinin pek çok dogması bilimin isbatları karşısında bu şekilde çöpe gitmiştir. Bugün artık ne dünyanın yedi günde yaratıldığına, ne Nuh Tufanına, ne de Havva ile Âdem masalına inanmak mümkündür. 'Üniversitede yasak olmaz' diyenlerin, üniversitede yanlışlığı isbat edilmiş fikirlerin artık kullanılamayacağını ve öğretilmeye devam edilmelerine izin verilemeyeceğini anlamış olması gerekir... İcab ederse, ülke yöneticileri akıllarını başlarına alana kadar o kapıları kapatırız. Bu bizim tarihsel geleneklerimizden gelen hakkımız ve hem insanlığa hem de öğrencilerimize karşı görevimizdir. Bu düşüncelerimi muhterem kurulunuza en derin saygılarımla arz ederim.”
Celal Bey’in buradaki iddialarının tamamına değil bazılarına cevap verip gerisini okuyucunun keskin zekâ ve ferâsetine havale edeceğim:
Öncelikle Kur’an 7 günde yaratılmadan değil 6 günde yaratılıştan ısrarla bahsediyor. Bu şekilde Celal Bey’in bir yanılgısını öncelikle düzeltmek gerekir. Ta ki gelecek izahlar hakkıyla anlaşılabilsin. Kâinat denilen faal yapı, geçmiş-geleceğiyle semavât ve arzdan meydana gelir. Kur’an onun 6 günde yaratılmasından bahseder. Bu konuyu kısaca şöyle cevaplayabiliriz:
1) Said Nursi, bu 6 gün tabirinin Arapça dilbilgisi kuralları, belagat ve edebî kaideler bağlamında “6 devir” manasında ele alınabileceğini belirtir.[1] Küçük bir kâinat olan insanın cenin, bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık şeklinde ömrünün 6 safha olması gibi, büyük bir insan olan kâinatın ve arzın da 6 dönemlik bir yaratılış serüveni içermesi Kur’an âyetlerine muvafıktır. Ki bilim dünyası da dünyada varlık ve hayatı Hadean, Arkeyan, Proterozoyik, Paleozoyik, Mesozoyik ve günümüzü de içeren Senozoyik şeklinde 6 dönem olarak ele almakla Kur’an âyetini kendi tespitleriyle tasdik etmektedir.
2) Coğrafya ve Astronomi bilimleri noktasında bakılırsa, bir gezegenin kendi etrafında tam dönüşü sonucunda meydana gelen süreye “gün” denilir. Bir günde, o gezegenin bütün her tarafı güneşinin ışığını almış olur. Kutuplar gibi istisnâi yerler, eksen eğikliği dolayısıyla bu tanımı etkileyemez. Çünkü kutupların kendi gün tanımı, bilinen dünya günüyle 1 yıla denk gelir. Gezegenlerin ve cisimlerin kendi etraflarında tam bir dönüşleri Kur’anda “yevm” olarak isimlendirilir. Bu yönüyle Kur’anda zamanın izafiliğini de vurgulamak için uzunluğu dünya günü ile 1.000 yıl veya 50.000 yıl olan günlerden farklı surelerde bahsedilir.[2] Bu manada kendi etrafında dönüş sahibi her nesnenin kendine has bir günü vardır. Çekirdeğin etrafında dönen elektronların da…
Kendi etrafında dönen bir cisim dönme hızına ve dönüşün devam süresine göre zamanla küreselleşir. Kendi etrafında dönüşü olan bütün gök cisimlerinin küresel olması bunu teyid eder. Kur’an bu cihetle semâvât ve arzın “aktâr” ından bahsediyor.[3] 1165-1240 yılları arasında yaşayan Muhyiddin-i Arabi, bu âyetten yola çıkarak arzın ve semâvâtın küre şeklinde olduğu tespitini yaparak hakikate yaklaşır. Aktâr, kuturlar demektir. Kutur ise, çap demektir. Yarıçap ve çap meselesi, geometri bilenlerce malum olduğu üzere, dairede veya dairesel nesnelerde olur. Şekli daireye benzediği için Arapça’da yağmur damlasına da kutur ile aynı kökten olan “katre” denilir.
Eğer bir şekil, tam küre ise, sabun köpüğü gibi, o vakit çapı ve yarıçapı ne taraftan ölçülürse ölçülsün aynı çıkar. Oysa âyette “aktâr” şeklinde çoğul gelmesi, Arapça’da çoğulun en azı 3 olması gösterir ki, dünya gezegeni tam küre değil, geoid şeklindedir.[4] Çap uzunluğu ölçüldüğü yere göre değişiklik arz eder. Aynı durum semavat denilen bütün uzay ve kâinat için de geçerlidir. İşte Kur’an bu âyetiyle hem kâinatın gezegenimiz gibi sınırları olduğunu bildiriyor, hem şeklini bildiriyor, hem “yevm” tabiriyle kâinatın bir yekpare yapı halinde kendi etrafında bir dönüş sahibi olduğunu haber veriyor, hem de başlangıcından sonuna kadar ancak “6 kâinat günü” olacak şekilde kendi etrafında 6 kez dönüşünü tamamlayacağını söylüyor. Bilim dünyasının daha teorisini yapamadığı hususlarda Kur’an, ufuk sınırlarını kesin hatlarıyla çiziyor ve bilime yol gösteriyor.
Demek Celal Bey’in iddia ettiği gibi bilim dinin bu hakikatli beyanını çürütmüyor, çürütemiyor. Bilakis bilim, ufkunun yetmediği seviyelerin hakikatlerini bildiren dinin bu konuda bir tasdikçisi ve takipçisi olmuştur.
[1] Sözler, 14. Söz, 1. Mes’ele.
[2] Secde suresi, 5; Mearic suresi, 4.
[3] Rahman suresi, 33.
[4] Geoid, üstten basık, yanları daha geniş geometrik şekildir. Geoide benzer olan elipsoid ise, yandan basık üstten geniş olan bir geometrik şekildir. Fakat uzayda sağ-sol, alt-üst gibi değerlendirmeler göreceli kavramlar olduğundan geoid bir şekil, diğer bir bakıştan elipsoiddir. Elipsoid için de durum aynıdır. Her ikisinde de çap uzunluğu, ölçüldüğü yere göre değişir. Âyet de bu yönü vurguluyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.