Emin olduğum tek şey hiçbir şeyden ‘emin’ olmadığımdır

Bir fikri, kelimeyi, kavramı, mefhumu tam ve bütün olarak anlamak/çözümlemek mümkün mü? Mümkünse nasıl? Anlamak için geliştirilen ve icat edilen usuller/metotlar/metodolojiler ne kadar güvenli/güvenilir? Anlamak/anlamlandırmak için bir ‘metodoloji’ oluşturmak zaruri belki ama tek ve evrensel bir metot/metodoloji var mı? Bunlar birden fazla olduğuna göre bunlardan herhangi birini tercih ettiğimizde tercihlerimizi belirleyen amiller neler? Bunu tam olarak bilmiyor muyuz?

Konuyu soyuttan somuta doğru çekersek, bir kelimeyi veya kavramı ele alalım. “Allah” kavramı mesela. Bunun semantiğini takip ettiğimizde İslam öncesi Araplar hangi anlamda kullanıyordu bu kelimeyi? “Allah/el-ilah derken sahiden anladıkları şey/şeyler neydi? Kelimenin kökeni hangi dil ailesine ait? Kur’an’ın nazil olduğu döneme kadar kelimenin geçirdiği anlam kaymaları/kayıpları neler? Kur’an nazil olduğu dönemde kelime Araplar için ne anlam ifade ediyordu ve ne gibi manalara delalet ediyordu? Mefhumun etimolojik/filolojik açılımı tam olarak ne ve nasıl? “Rab”, “Din”, “İlah”,“Şirk”, “Cihad”, “Cilbab”, “Riba”, ”İbadet” gibi kavramlarla örnekler daha da çoğaltılabilir.

Cümleler kelimelerden oluştuğuna göre bir cümlenin gerçekten ne ifade ettiğini anlamak, içindeki kelimelerin gerçekten ne ifade ettiğini anlamaktan geçer. Kelimelerin anlamı, o kelimeleri konuşan insanların uylaşımı/uzlaşımı ile belirlendiğinden o kelimeleri konuşan insanların o kelimelere yükledikleri anlamları tespit etmek gerekiyor.

Kelimelerde/kavramlarda anlaşamayan/uzlaşamayan cümlelerde hiçbir zaman anlaşamaz çünkü. Bırakın cümleleri, kaç kelimenin/mefhumun anlam şeceresini, geçmişini, olgusunu, içeriğini, semantiğini eksiksiz olarak biliyoruz ki! “Kuran’a Göre Dört Terim” derdi üstat el-Mevdûdi. Bazıları bunu dört kelime, bazıları dört kavram şeklinde çeviriyordu. Terim, kelime, kavram… Birbirinin aynı mı, gayrı mı? Aynı ise neden, gayrı ise neye göre?

Bir fikri/düşünceyi anlamak demek, o fikir için kullanılan bütün kelimeleri/kavramları anlamak ve o fikri ortaya çıkaran/savunan ilk insanların o fikirden ne anladığını anlamak demek ise eğer, bir insanın bütün halinde bir fikri anlaması/kavraması imkan dâhilinde değil gibi. Kur’an’ı metinsel açıdan anlamanın ön-koşulu o metnin nazil olduğu tarihsel zaman kesitini (esbab-ı nüzul) anlamak gereklidir diyenler çok haklı ancak gözden kaçırılan husus şu: metin iki kapak içerisinde güvenli/güvenilir olarak elimizde fakat o metnin üzerine inşâ edildiği tarihsel koşullar güvenli/güvenilir olarak elimizde değil. Metni anlamak o metnin ana rahmi olan arka planı anlamayı gerekli kıldığından o arka planı anlamak için ne yapmak gerekiyor?

Bir metoda/metodolojiye göre derseniz, o metot neye göre belirlenecek, o metot sonucu anladığımız şey neye göre ‘doğru anlam’ olacak? Ya da öyle bir metot oluşturabilmenin nesnel koşulları var mıdır? Varsa dahi kime göre nesnel? Kur’an’ın metni sağlam ve baki ama nüzul sebepleri öyle değil. Şayet nüzul sebepleri metni anlamada hayati bir öneme haiz ise (ki bizce öyledir) onların da aynen Kuran metni gibi sahih, güvenilir ve mütevatir bir şekilde korunarak günümüze ulaşmış olması gerekmiyor mu?

Bir ayetin bazen birden fazla nüzul sebebi var, hangisine göre okunursa anlam değişiyor. Anlamı ‘sahih’ ve ‘sabit’ kılmak, sebebi ‘sahih’ ve ‘sabit’ kılmaktan geçiyor. Bu durumda nesnel anlamın/anlamanın koşullarını nasıl muhafaza edeceğiz? Bunlar halledilmiş olsa bile Kuran’da bahsi geçen kelime ve kavramların bin dört yüz yıldır geçirdikleri anlam kaymalarını/kazanımları nasıl tespit edeceğiz? Kur’an’ı anlamak bunları anlamaya vâbeste (bağlı) ise Kur’an’ı -istenildiği gibi- ilk muhatapları dışında hiç kimse hiçbir zaman tam manasıyla anlamayacaktır. Bu hüküm sadece Kuran için değil, tarihsel her metin için de geçerlidir.

Kendi tarihselliği/zamansallığı içerisinde yerine oturan bir kelime/kavram/mefhum diğer zamansallıklara/tarihselliklere nesnel ölçüler/ölçütler içerisinde ne kadar taşınabilir? Taşınamaz çünkü o kelimelere/kavramlara/mefhumlara anlam veren olgular/algılar değişmiştir artık. Kuran’ın nas ve olgu uyumluluğu/mutabakatı/diyalektiği nazil olduğu dönemde mümkündür yalnızca, diğer dönemlerde bu, hiçbir zaman tam anlamıyla mümkün olmayacaktır.

Olmadığı içindir ki tefsir, usul, mezhep, fıkıh, fırka gibi ekoller çıkmıştır ortaya. Ve yine onun içindir ki biraz karışıktır kafalar. Mümkün kılmak için girişilen her çaba sonuçsuz kalmaya yazgılıdır. Aslında hiç kimse hiçbir şeyi tam olarak bilmiyor/anlamıyor, sadece biliyor/anlıyor gibi görünüyor. Kısaca, emin olduğum tek şey, hiçbir şeyden emin olmadığımdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum