Fatma Mebrure ŞENLER

Fatma Mebrure ŞENLER

Ekonomik krize çare evde üretim

Üretici toplum kişilerin tükettiklerinin hemen çoğunu kendileri ürettiği bir toplum yapısıdır. Tarıma dayalı yerleşim merkezlerinde her aile kendi ihtiyacını ekip, biçtiği, fazlasıyla da diğer ihtiyaçlarını karşıladıklarından dışa bağımlı olmayan ekonomik bir yapı içinde bulunurlar. Fakat günümüzün hızla kentleşen ve sanayileşen şehirlerinde her ailenin kendi ihtiyacını üretmesi mümkün değildir. Modern dünya anlayışında sanayi mallarının üretimine verilen önem; insanları tarımdan uzaklaştırmış, fabrika işçiliğine yönlendirmiştir. Bunun sonucu köy hayatından şehir hayatında doğru kayma olmuş, ekilecek araziler boş bırakılmış, şehirler izdihama uğramıştır.

Üretim direkt, doğada bulunan ham maddeden bir şeyler yapma ise de günümüzün yoğun kent yaşamında, aile ve toplum bazında ana maddeden evde bir şeyler üretmeye çalışmak, dışarıdan hazır alma yerine, evdeki malzemelerden bir şeyler ortaya çıkarmak bile bir tür üretim girişimidir. İşe, okula giden kişilerin paket yiyecek yerine evde hazırlanmış yiyeceklerden götürüp, hazır içecek yerine tabii içecekleri tercih etmek bile önemli bir üretim türüdür. Bu bize dayatılmaya çalışan tek düze hayata karşı konulan ciddi bir tepki olacaktır. Reklamların onca etkileyici, büyülü gücüne rağmen, bize dayatılan marka ve isimlere takılmadan, kendi kültürümüzün içeceğini, yiyeceğini ısrarla tercih etmek, psikolojik savaşın etkili bir silahı olarak görülmektedir.

Türkiye’nin bu günkü yaşadığı ekonomik darboğaz ve bunun doğurduğu bunalımlar hepimizi yakından ilgilendiriyor. Her aile ekonomik krizin kendine düşen payına katlanmak zorunda kalıyor. Dar gelirli ailelere ise yüklenen yük oldukça ağır olduğundan birçok bunalım ve aile facialarına sebep olduğunu görüyoruz.

Şu durumda bizim bu ekonomik krizi gözlerimizi kapayarak geçiştirme çabamız yerine bulunduğumuz durumu analiz edip, kendi aile bütçemiz açısından neler yapabileceğimiz planlamamız gerekiyor. İhtiyaçlarımızı bizler belirleyip, neyle mutlu olabileceğimizi bizler karar versek, daha huzurlu ve sıkıntısız bir hayata kavuşabiliriz. Tabi ki, bu konuda biz kadınlara çok vazifeler düşüyor. Tükettiğimiz çok şeyleri evde üretmemiz mümkün. Madem bu buhranı yaşıyoruz, bunu daha az hasarla atlatmamız ve belki etkilerini azaltmamız mümkün.

Nasıl mı? Hayat standartlarımızı, alışkanlıklarımızı, tüketim kalıplarımızı gözden geçirerek. Elimize geçen paranın ne kadarını nerelere harcıyoruz. Pastahanelerde, şarküterilerde satışa sunulan iştah çekici, güzel görünümlü çeşitleri evlerimizde yapabiliriz. Şu an belki bir çoğunuz diyor ki; “kim uğraşacak hazır alıp, yemek varken.” Ama böyle düşünmemek gerekir. Bir kere canımızın istediği her şeyi doyasıya alıp, yemek bütçemizi sarsar, aynı zamanda israftır.

Belki diyeceksiniz ki; neden üretelim? Ağır ev işleri ve çocuk bakımı yanında bir de bunları mı yapalım. Modern çağın rahat yaşam tarzı var iken eski uğraşılara dönmeye ne gerek var. Ama unutmayalım ki, her zaman evde üretilen ürünlerin sağlıklı ve ekonomik olduğu bir gerçektir. Aslında üretmek, eve katkı sağlamak, bizlere enerji verecektir. Bunca elektrikli aletler, otomatik makineler, robotlar olmasına rağmen hepimiz daha çok işlerimizi bitiremez ve yorulur hale geldik. Eskiden hanımlar hiçbir elektrikli aletleri olmadıkları halde, birçok ihtiyaçlarını evlerde üretip, aile bütçesine katkı sağlayıp, stressiz, sıkıntısız yaşarlarmış.   

Bizler bu kadar işimizi kolaylaştıran makinelere sahip iken, daha çok ve pratik bir şekilde evlerde üretim yapabiliriz. Teknolojinin pratikliği ve kolaylığını bu konuda, yani ev içi üretimde kullanabiliriz. Mutfakta işimizi kolaylaştıracak, çeşitli robot ve elektrikli aletler üretildi. Hanımlar bu tür mutfak aletlerini hemen satın alıp, mutfak raflarını süslüyorlar. Ancak evde üretime de pek yanaşılmıyor. Bir kadının evden ürettiği her bir ihtiyaç aile ekonomisi için yüksek faydayı oluşturur. Salça, tarhana, erişte, turşu, reçel gibi kışlık yiyecekler, mutfağın pislenmesi veya yorgunluk olarak görüldüğünden pek yapılmıyor. Halbuki kışlık yiyecekler evde üretildiği zaman hem katkı maddeleri olmayacak hem de ev geçimine büyük bir kar sağlayıp, bereket getirecektir. Belki bunlar küçük hesaplar gibi gelebilir ama evde üretilen, pişirilen her şey aile bütçesine çok katkı sağladığı bir geçektir.

Bir kadının evden ürettiği her bir ihtiyaç aile ekonomisi açısından yüksek faydayı oluşturur. Mesela; sabah işe gidecek eşi ve çocukları için güzel bir kahvaltı hazırlayan, çocukların beslenmelerine evden ürettiği gıdaları koyan bir hanım, evin ekonomisi adına büyük bir yarar sağlamış olacaktır.

Belki her sabah alınan birkaç poğaça, börek veya öğlen yenilen yemek bizim için önemsiz bir masraf gibi gözükse de, her günkü maliyeti toplanıp, bir aylık hesap edilse önümüze ciddi bir rakam çıkar. Fakat bu tür hesaplamalar küçümseniyor, hatta bunları uygulayanlar garipseniyor sanki.

Bir kadının evden üreten bir ihtiyaç aile ekonomisi için yüksek faydayı oluşturur. Örneğin evden üretilen meyve suları, salçalar, pasta çeşitleri, kışlık yiyecekler, reçel vb. gibi gıda maddelerinin maddi açıdan sağladığı fayda çok önemli gibi gözükmeyebilir. Önemsemediğimiz birçok şey hesaplandığı zaman önemli bir yekûn oluşturur. Mesela sabah işe veya okula gidecek kişiler; evde güzel bir kahvaltı yapsalar, öğle yemeği içinde evden bir şeyler yanında götürseler ev ekonomisi adına büyük bir yarar sağlanır. Belki her sabah alınan birkaç poğaça, börek veya öğlen yenilen yemek bizim için önemsiz bir masraf görünse de her günkü maliyeti toplanıp bir aylık hesap edilse önümüze önemli bir rakam çıkar. Bu para ile pazar masrafımız karşılana bilinir. Fakat bu tür hesaplar küçümseniyor, basite alınıyor.

Bir komşum pazarda bir arkadaşı ile karşılaşmış. Arkadaşının maddi sıkıntı içinde olduğunu bildiği için, kendisine tarhanalık malzeme aldığını, isterse ona da alabileceğini söylemiş. Arkadaşı; Kim yapacak? deyince, komşum: “ben yaparım” demiş. Bunun üzerine arkadaşı “evim kirlenir, onunla hiç uğraşamam” demiş. Halbuki komşumun arkadaşı maddi bir geliri olmadığı ve çevrenin yardımlarıyla geçinen bir hanımdır. Böyle olduğu halde birçok ev hanımı evleri kirlenir veya yorulma bahanesiyle bu tür “ev içi üretime” pek sıcak bakmıyorlar. Şu durumda en fakir ailelerde bile israf mevcuttur, diyebiliriz.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum