Eğer kalbiniz beni tasdik etmezse her işkenceyi de yapsanız sükût edeceğim

Eğer kalbiniz beni tasdik etmezse her işkenceyi de yapsanız sükût edeceğim

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

On İkinci Şuâ

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Efendiler,

Size kat'î haber veriyorum ki, buradaki zâtların, bizimle ve Risale-i Nur'la münasebeti olmayan veya az bulunanlardan başka, istediğiniz kadar hakikî kardeşlerim ve hakikat yolunda hakikatli arkadaşlarım var. Biz Risale-i Nur'un keşfiyat-ı kat'iyesiyle iki kere iki dört eder derecesinde sarsılmaz bir kanaatla bilmişiz ki, ölüm bizim için, sırr-ı Kur'ân ile, idam-ı ebedîden terhis tezkeresine çevrilmiş. Ve bize muhalif ve dalâlette gidenler için, o kat'î ölüm, ya idam-ı ebedîdir (eğer âhirete kat'î imanı yoksa), veya ebedî ve karanlıklı haps-i münferittir (eğer âhirete inansa ve sefahet ve dalâlette gitmişse). Acaba dünyada bu mes'eleden daha büyük, daha ehemmiyetli bir mesele-i insaniye var mı ki, bu ona âlet olsun? Sizden soruyorum.

Madem yoktur ve olamaz. Neden bizimle uğraşıyorsunuz? Biz en ağır cezanıza karşı kendimiz, âlem-i nura gitmek için bir terhis tezkeresini alıyoruz diye kemâl-i metanetle bekliyoruz. Fakat bizi reddedip dalâlet hesabına mahkûm edenleri, sizi bu mecliste gördüğümüz gibi, idam-ı ebedî ile ve haps-i münferitle mahkûm ve pek yakın bir zamanda o dehşetli cezayı çekeceklerini müşahede derecesinde biliyoruz, belki görüyoruz, onlara insaniyet damarıyla cidden acıyoruz. Bu kat'î ve ehemmiyetli hakikatı ispat etmeye ve en mütemerridleri dahi ilzam etmeye hazırım. Değil vukufsuz, garazkâr, mâneviyatta behresiz ehl-i vukufa karşı, belki en büyük âlim ve feylesoflarınıza karşı gündüz gibi ispat etmezsem, her cezaya razıyım!

İşte, yalnız bir nümune olarak, iki Cuma gününde mahpuslar için telif edilen ve Risale-i Nur'un umdelerini ve hülâsa ve esaslarını beyan ederek Risale-i Nur'un bir müdafaanamesi hükmüne geçen Meyve Risalesini ibraz ediyorum ve Ankara makamatına vermek için, yeni harflerle yazdırmaya müşkülâtlar içinde gizli çalışıyoruz. İşte onu okuyunuz, tam dikkat ediniz. Eğer kalbiniz—nefsinize karışmam—beni tasdik etmezse, bana şimdiki tecrid-i mutlak içinde her hakaret ve işkenceyi de yapsanız, sükût edeceğim.

Elhâsıl, ya Risale-i Nur'u tam serbest bırakınız, veyahut bu kuvvetli ve zedelenmez hakikati elinizden gelirse kırınız! Ben şimdiye kadar sizi ve dünyanızı düşünmüyordum ve düşünmeyecektim. Fakat mecbur ettiniz. Belki de sizi ikaz etmek lâzımdı ki, kader-i İlâhî bizi bu yola sevk etti. Biz de مَنْ اٰمَنَ بِالْقَدَرِ أَمِنَ مِنَ الْكَدَرِ 2 düstur-u kudsîyi kendimize rehber edip, herbir sıkıntılarınızı sabırla karşılayacağız diye azmettik.

Mevkuf
Said Nursî

1) Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın adıyla.
2) "Kadere îmân eden kederden kurtulur."