Davet seferberliği

Gazali,  pedagojik ve psikolojik alanda mahir ve muhlis alimlerimizden birisiydi. Onun ötesinde proje sahibiydi. Ardından Geylaniye ekolüyle birlikte, Zengiler ve Eyyübiler devletinin manevi altyapısını hazırlamış ve bir müddet sonra  Gazaliye-Geylaniye  medreseleri manevi meyvesini vermiş veya hamlini vazetmiştir. Macid Arsan Geylani muhteşem eseri Hazakeza Zehare Cilü Salahaddih Hakeza Adet el Kuds kitabında Nureddin Zengi-Selahaddin Eyyübi’nin manevi zemini olan Gazaliye ve Geylaniye ekollerini temas eder, inceler. 15-20 yıl önce Zaman gazetesinde yazdığım bazı makalelerde günümüzde bu iki ekolü Müslüman Kardeşler ve Risale-i Nur medreselerinin temsil ettiğini yazmıştım. Şimdi bunun meyvelerinden birisi Arap Baharı ve Mürsi gibilerinin iktidara gelmesidir. Bir müddet önce Said Havva’nın Cundullah kitabından yola çıkarak Gazali’nin ümmete Kürtlerin eğitimiyle ilgilenilmesini tavsiye ettiğini de yazmıştım. Libyalı davetçilerden Ali Muhammed Sallabi’nin El İmam el Gazali kitabını okurken yine  yazmış olduğum kesitler daha geniş bir surette karşıma çıktı.  Sallabi’nin Gazali’nin hayatını ve misyonunu özetlediği kitabında ilginç tespitler var. Bunlardan bazıları şunlar:

Allah’ın yolunu tutanlar az, yolunda olduğunu iddia edenler çoktur.

Toplumda manevi hastaların sayısı fiziki hastalardan ziyadedir.

Bu hastalıkların tedavisi ve İslam ümmetinin yeniden ayağa kalkması için İmam Gazali topyekün bir diriliş hamlesi ve davet seferberliği başlatılmasını teklif eder. Bu hamlenin omurgasını alimler teşkil edecektir. Zira alimler ümmetin tuzudur.  Lakin bu alimler dünya ile meşbu veya dünyevileşmiş alimler olmayıp ahiret alimleri ve rabbani alimler olacaktır.  Sultanların sofralarının kırıntıları peşinde koşan değil gerekirse davet sırasında bile ceplerinden tüketecekler ve bütün gayretleri Allah rızası odaklı olacaktır.  Gerekirse davaları ve insanların kurtuluşu uğrunda bırakın dünyaları ahiretlerini bile feda etmekten çekinmeyecekler. Bu denli Allah eri olacaklar. Müstakbeldeki fetih neslinin hazırlayıcısı olan Gazali ümmetin kurtarılması için seferberlik teklif eder. Onun ihya ve diriliş projesi yüzyılımızda Hasan el Benna ve Bediüzzaman’ın diriliş projesinin aynısıdır.

Gazali’nin toptan ihya ve diriliş projesi şöyledir: ”Kendi nefsini ıslah etmeden sakın ola başkalarını ıslah etmeye kalkışma. Ham meyve karın ağrıtır. Nefsini ıslaha başlamadan başkalarına yönelme. Kendi nefsini ıslah ettikten sonra ikinci kademe ailene yönel. Sonra komşunu çağır. Dördüncü kademede, mahallene ulaş. Beşinci düzeyde ise beldene ulaş ve onları irşat et. Altında mertebede, mamur ve bayındır ve uygar beldeleri tavaf ederek irşatlarına yönel. Yedinci mertebede ise kırsal kesimlere uzan ve açıl.  Sekizinci mertebede, bütün dünyayı ve beşeriyeti kucakla…”  Gazali’nin sekizinci mertebede saydığını Bediüzzaman Münazarat adlı eserinde ‘beni beşere pişdarlık etmek’ olarak takdim ediyor. Hasan el Benna da bunu ' insanlığa üstadiyet mertebesi' olarak ele alır.

Gazali’nin vizyonu o kadar büyüktür ki, dünyada bir tek İslam daveti ulaşmamış insan veya bir tek cahil kalana kadar misyonun bitmeyeceğini ve tamamlanmayacağını söylemektedir. Bu noktada sultanların da irşada muhtaç olduklarını ve alimlerin onları da irşat etmeleri gerektiğini beyan etmektedir.  Bundan dolayı Tibri’l mesbuk adlı eserini kaleme almıştır.  Sultanlara nasihatnameler ve mektuplar yazmıştır. İmam Rabbani daha sonra Ekber’in sarayına ve saraydakilere irşat mektupları göndermesi gibi.  Günümüzde hem Hasan el Benna hem de Bediüzzaman  idarecilere irşat mektupları göndermiştir.   CHP’li Hilmi Oran bu muhataplardan birisidir.  Gazali siyasetin akait etrafında seyretmesi, dönmesi yani inanç eksenli olması gerektiğini ifade eder. Zıddı ve tersi olmayacaktır (El İmam el Gazali, Dr. Ali Muhammed es Sallabi,  Daru’l Marife,  Beyrut, s: 89).

Bediüzzaman da aynı noktada siyasetin dine alet olabileceğini lakin dinin siyasete alet olamayacağını ifade etmektedir.  Gazali insanları irşat etmekten erinmenin ve oturup kalmanın, atalete düşmenin en büyük vebal ve günah olduğunu söylemiş ve zamanındaki ulemayı bu noktada seferberliğe çağırmıştır.  Onun dönemi Haçlı saldırılarının arefesidir.  İhyasında ve diğer eserlerinde insanları iyiliğe yönlendirmenin ve taşımanın kaçınılmaz olduğunu hatırlatmıştır.  Yaşadığı dönemde insanların namazın şartlarından bile bihaber olduklarını ifade etmiş ve özellikle Arap Bedevileri, Kürtler ve Türkmenlerin durumunun daha da vahim olduğunu hatırlatmıştır. Her mescit, mahalle, köy ve beldede fakih birinin bulunarak insanlara dinini öğretmesinin zaruretine parmak basar. Farz-ı aynını bitiren her alimin farz-ı kifaye babından civar bölgeye; Arapları ve Kürtleri irşat için sahaya çıkması gerektiğini kaydetmiştir.

Ve köylere irşat etmeye gittiğinde yemek çıkınını da yanında götürmesini ve köy halkının yemeklerinden yememesi gerektiğini öğütler. Nedeni,  köylülerin cehaletleri nedeniyle vurgun ve gasp malı yemeleridir. En azından bundan sakınmazlar ve dolayısıyla mallarında şüphe vardır. Haram mide ile de irşat olmaz.  Nitekim geçen asrın ulemasından Nakşibendi Şeyhi Ahmet Haznevi de yaşadığı bölgelerde helal malın pek nadir bulunduğunu zira kızların mirastan mahrum edildiğini ve paylarının gasp edildiğini söyler.  Elbette müstağni alimin tesiri daha büyük olacaktır. Emri bi’l maruf ve nehyi ani’l münkerin aşamalarını anlatan Gazali birinci aşamayı ‘tarif ve talim’ olarak ortaya koyar. İkinci aşama vaaz ve irşat aşamasıdır. Üçüncü aşama, sakındırma ve nehiydir. Dördüncüsü de zorla engellemektir. Nüktedan Ziya Paşa bunu şöyle toplamıştır:  "Nush ile uslanmayanı etmeli tektir, tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir."

Gazali maddiyatçılığın ve dini olumsuz olarak anlamanın ve sığ dindarların dini hayatın önündeki en temel engeller olduğu kanaatindedir.

Gazali’nin yönteminden ve projesinden günümüze yansıyan en temel mesele acil bir biçimde davet seferberliğine ihtiyaç duyulmasıdır. Günümüzde bilhassa Türkiye’de yapılması gereken en acil mesele dinin doğru anlaşılması ve bunun neşri için seferberlik başlatılmasıdır.  Yoksa sıkıntılarını aşmış asude bir iklime ulaşmamız hayaldir. En temel husus doğru ellerde gerçekleştirilecek davet seferberliği ve hamlesidir. Artık meselenin ertelenecek hali kalmamıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum