Çıplaklığa tepki: Eşini, kızını, bacısını kıskanmamak, teşhir etmek anormaldir
İslami Dayanışma Platformu'nun çağrısıyla Saraçhane Parkı'nda bir araya gelen çok sayıda kişi, gençleri, aileyi, toplumu yozlaştıran teşhirciliğin son bulması çağrısında bulundu
İslami Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını okuyan Rüveyda Kaçmaz, "Modern hayat tarzının etkisiyle giderek koyulaşan bir ahlaki-insani kriz olgusuyla karşı karşıyayız. Kavramlardan düşünme tarzına, kılık kıyafetten yeme içme alışkanlıklarına kadar her alanda bir bencilleşme, yozlaşma olgusu yaygınlaşıyor. Dinî ve ahlaki değerlere savaş açmış muzır ve müfsit bir anlayış bugünümüzü de gelecek nesillerimizi de tehdit ediyor. Yozlaşmışlık olgusunun yaz mevsiminin de gelmesiyle en net tezahür ettiği alanlardan biri sokaklara, caddelere yansıyan çıplaklık olgusu şeklinde karşımıza çıkıyor. Hiçbir edep, hayâ duygusu taşımaksızın fütursuzca bedenlerini sergileyenler yüzünden sokağa çıkmaya, ulaşım araçlarıyla yolculuk etmeye, mağazalarda alışveriş yapmaya utanır hale gelmiş durumdayız. Kalabalık caddelerde, alışveriş merkezlerinde, toplu ulaşım araçlarında neredeyse her yerde adeta bir çıplaklık furyası, daha doğrusu teşhircilik olgusu yaşanıyor." dedi.
EDEP VE AHLAK SINIRLARINI AŞAN TUTUM VE DAVRANIŞLAR
Kaçmaz, "Bu manzara iddia edildiği üzere bir rahatlık, özgürlük değil, düpedüz yozlaşma, çürüme halidir. Hayâ, edep, namus gibi fıtri duygulardan adeta kendilerini arındırmaya, ayıp ve günah kavramlarını literatürlerinden silip atmaya çalışanlar anlamak istemese de toplumsal yapının birtakım ölçüler, kurallar, sınırlamalarla şekillendiği açık bir gerçektir. İç çamaşırı türevi giysilerle sokaklarda gezmenin, vücudunun her bölgesine dövme yaptırıp bunları sergilemenin, eşini, kızını, bacısını, sevdiğini hiç kıskanmadan teşhir etmenin normalleşmesi anormaldir. Bu durumu kanıksamak haysiyet yoksunluğudur. Hayasızlığa, edepsizliğe, toplumsal ifsada tepkisizlik hoşgörülü olmak ya da olgunluk değil, yozlaşmadır. Bu bağlamda öncelikle iktidarı göreve çağırıyoruz. Genel ahlak kurallarına riayet edilmesini sağlamak kamu otoritesinin görevidir, sorumluluğudur. Dolayısıyla yetkili merciler, ilgili kurumlar kamusal alanda rahatsızlık doğuran, edep ve ahlak sınırlarını aşan tutum ve davranışlar karşısında harekete geçmeli ve tedbir almalıdırlar. Yozlaşmaya yol açan tutum ve davranışlar hususunda mutlaka toplum duyarlılığının da harekete geçmesi gerekir." diye konuştu.
"ÇOLUK ÇOCUĞUMUZU KORUMAK İÇİN KÖTÜLÜĞE ENGEL OLMAK ZORUNDAYIZ"
"İnancımız iyilikleri, güzellikleri yaygınlaştırmayı emrettiği gibi, kötülüklere, çirkinliklere, aşırılıklara engel olma vazifesini de omuzlarımıza yüklüyor" diyen Kaçmaz, "Şüphesiz fahşaya, mefsedete, münkere tepki göstermenin, tavır almanın yöntemleri ve araçları değişebilir ama duyarsızlık, umursamazlık kabul edilemez. Gerektiğinde elimizle, olmazsa dilimizle ifsada tavır almaya çalışmakla yükümlüyüz. Elle ya da dille müdahale imkânının bulunmadığı ortamda buğz etmek de bir seçenektir ama tepkisizlik asla bir seçenek değildir. Hayasızlık, edepsizlik, çıplaklık şeklinde toplumsal hayata yansıyan ifsada karşı duyarsız olmak çürümeye ayak uydurmaktır. Tesettürün kadın erkek herkes için bir zorunluluk ve değer ifade ettiğini, şahsiyetli olmanın edepli olmaktan geçtiğini her vesileyle, her zeminde hatırlatacağız, haykıracağız. İnancımız bize topluma sirayet eden kötülüklere karşı duyarlılık gösterme, tavır alma sorumluluğu yüklüyor. Öyleyse bunu yapacağız. Çünkü kendimizi, çoluk çocuğumuzu, gelecek nesillerimizi korumanın başka yolu yok." şeklinde konuştu.
ilkha
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.