Cemaat Güruh Farkı

“Allah’ın rahmeti ve bereketi cemaat üzerinedir” beşaretinden hissedar olmak için gönlüne göre hareketi reddetmiş, gönüllü olarak bir araya gelmiş, aralarında emniyet hususunu tesis, teavün düsturunu temin etmiş, hizmette vazife taksimi ile ihtisası öncelemiş, mesai tanzimini gerçekleştirmiş, bir iğneyi üç yüz iğneye çıkarma hedefini önemsemiş fertlerin bir araya gelmeleri ‘cemaat’ olarak ifade edilmektedir.

Diğer bir ifade ile; şahsiyet şuuru gelişmiş, meşru meşveretin tahakkuku ile ortak akla erişmiş, meşveret kararlarını benimsemiş, alınan kararları içlerine sindirmiş, hakka hizmette ‘ben’ yerine ‘biz’ şuurunu merkeze yerleştirmiş kişilerin bir araya gelmelerinden teşekkül eden insanlara ‘cemaat’ denilmektedir.

Bir bilgisayarın bir ağa bağlı olması, yaprakların dallara, dalların ağaca yaslanması, ağacın toprağa kök salması ne manaya geliyorsa, bir insanın bir cemaat ile irtibatlanması, müşterek bir gaye etrafında toplanması, hakikat sarayına doğru beraber adım atması da aynı manaya gelmektedir.

İman şeceresinin dalları hükmünde olan cemaatlerin; hakiki vazifeleri hayra davet edip şerre dikkat çekmek, insanların iradelerine ilişmemek, hakka hizmeti tapulu mülkü olarak görmemek, hakikatleri ene hissiyatı ile sahiplenmemek, hizmet niyetiyle hezimet etmemek, bina edilecek hayırları engellememektir.

İnkârın şahs-ı manevi ile imana saldırdığı bir zamanda müminler için gayet sağlam bir sığınak, aidiyetini fark etmiş kişiler için sarsılmaz bir dayanak hükmünde olan cemaatler; hak ve adalet şuuru yüksek, feraset kabiliyeti derin, müstakil fikirleri istihsale müstaid, birlikte çalışmaya muntazır, fikirde hürriyete, kelamda serbestiyete erişmiş, rey-i vahidi ve keyfiliği terketmiş, kendi aralarında uhuvvet-i hakikiyeyi tesis etmiş, kesreti vahdete, muhabbeti adavete öncelemiş, riskten kaçma yerine muhtemel riskleri göğüsleyen dava adamlarını yetiştirmeyi gaye edinmiş İslami müesseselerdir...

Cemaatler; hakkı tasdik ve tatbike, ehakkı tahkik ve takibe zemin ihzar etmiş, hakka davet ve hakkı tebliğde Hakîm ismine, insanlara muamelede Rahim ismine, nihai gaye olarak ilahi rızayı tahsil ile beşeri dalaletten kurtarıp hidayeti temini dava edinmişlerdir...

Cemaatler; müminlerin mücadele ve mücahede gücünü teyid etmeyi hedeflemiş, fertlerin istinat ve istimdat ihtiyaçlarını belirlemiş, marifetullah ve muhabbetullaha vuslat usullerinin talimini gaye edinmiş hakikat menzilleridir...

Cemaatler; hali anlamayı, atiyi planlamayı gerçekleştirmek için maziyi sorgulamayı lüzumlu bir vazife addetmiş, içlerinden keyfiyetli hadimler çıkarmak adına düşünen insanları en büyük imkân bilmiş, ilmi dindarlığı hissi dindarlığa, ilmi faaliyetleri hissi hareketlere öncelemiş, âtıl akılları aktif, çocuk akılları baliğ kılmayı önemsemiş, Rahman adına koşanlara muhabbet, Kur’an namına konuşanlara hürmeti ehemmiyetli bir vazife bilmişlerdir...

Mabud-u Zülcelâl ile mükerrem abdi insanların aralarına giren dâhili ve harici manileri bertaraf etmek yerine yeni maniler icad eden, serbesti-i kelam ile hürriyet-i fikri engelleyen, kişileri köleleştiren, bir nevi sürüleştiren, beton yığınlarını şahsiyetli insan yetiştirmeye tercih eden cemaatler ‘güruh’ kavramı ile ifade edilmeyi haketmektedir...

Hak din İslam adına kuvvetli bir fikre istinad etmeyen, zamanın ilcaatları karşısında yenilenmeyen, yenilenen bir dünyada bilinen ezberlerin dışında yeni şeyler üretmeyen, tecdit ve tekmile kapalı fikirleri benimseyen, sadakat adı altında insanları şahsiyetsizleştiren cemaatler ‘güruh’ olarak isimlendirilmektedir...

Elhasıl; meşru meşverete istinad ettiklerinden cemaatlerin akılları ortak, gayeleri tektir. Cemaat görünümlü güruhların ise; ortak akılları yoktur, gayeleri ise pek çoktur. Aidiyet, abdiyet, şahsiyet, mesuliyet, teslimiyet ve temsiliyet gibi şuurları müntesiplerine aşılamayan cemaatler güruh olmaktan kurtulamayacak, küfür yangınını söndürmek yerine ya yeni yangınlar çıkaracak veya yangını söndürme görüntüsü vererek günü kurtaracaktır...

Meşveret-i meşruayı işlettiremeyen, selamet-i kalp ve istikamet-i akıl ile vahid-i sahih manasını deruhte edemeyen bir cemaat, ittihad-ı maksadı ve vahdet-i gayeyi temin edemeyecektir. Kesirli rakamların birbirleri ile çarpılmasında olduğu gibi büyüdükçe küçülecek, nazarlarda kıymetten düşecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum