Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Türkiye-Suriye olayı!

Büyük Ortadoğu Projesi, ABD tarafından ortaya atılan, fakat hiçbir alt yapı dayanağı olmayan uydurma bir plandır. Kendisini dünyanın patronu ya da efendisi gören ABD’nin, Ortadoğu’daki antidemokratik yapılanma ve yönetimlere çeki düzen verme ya da sağlıklı demokratik düzenlere kavuşmaları için Ortadoğu’daki yönetim ve liderlere müdahale yetkisini kendisinde görme projesinin adıdır.

Büyük Ortadoğu Projesi; ABD'nin batıda Fas, Moritanya, doğuda Orta Asya ve Moğolistan, kuzeyde Kafkasya ve Türkiye, güneyde Arap dünyasından Somali’ye kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukukî, eğitim, ekonomi, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir “İslam Coğrafyası” (27 ülkeyi içine alan) dönüşüm Startejisi olup, bu alanlarda uzun vadeli bir değişimi hedeflemektedir.

ABD’nin Donald Rumsfeld, Dick Cheney, Paul Wolfowitz, Richard Perle ve William Kristol öncülüğünde, 1997'de oluşturduğu 'Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin (PNAC) bir alt unsurudur.

Bu projeye göre yöneten elitler, ABD’ye muti olduğu sürece herhangi bir sorun yok, fakat ABD’nin dolayısıyla Musevilerin çıkarlarına ufak bir emarenin vukuunda derhal müdahale meşru sayılır. Plan tabii ki yeni değil, 60-70 yıllık belki daha da uzun bir geçmişi var. Resmi amacı ve açıklanma biçimi çok masum ve popülist olarak sunuluyor. Ancak sanıldığı kadar masum ve insani boyutları yüksek olan bir olay değildir. Senaryolar çok karışık ve insafsız, oyunlar çok bulanık ve acımasız, oyuncular ise çok sabırlı, işte asıl tehlike de buradadır. Bu oyuna açıklık getiren Anıl Çeçen; “Büyük Ortadoğu Projesi’ni gerçekleştirmek isteyen Atlantik İttifakı, Amerika—İngiltere ve İsrail üçlüsü Türkiye’yi “müttefik” olarak yanlarına çekerken, NATO üyesi olan Türkiye yavaş yavaş Ortadoğu’ya kaydırılmakta ve Türkiye’nin devlet yapısı da Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında biçimlendirilmeye çalışılmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin merkezinin Kudüs olacağı ve giderek Ortadoğu sınırları içerisinde yer alan devletlerin parçalanacağı, eyaletlere dönüşeceğini düşünülürse,” …daha da dikkatli olunması lüzumu hâsıl olacaktır.”

Büyük Ortadoğu inisiyatifinin fikir babalarından sayılan Bernard Lewis (Yahudi), yazmış olduğu “İslam krizi” isimli eserinde; bölgede esas çatışmanın “İslam Medeniyeti içinde” olduğunu vurgulamaktadır. Zira İslam ülkelerinde çıkarılan zorlama krizlerle, Politik bir proje olarak Büyük Ortadoğu Projesi adım adım uygulanırken, dinsel bir proje olan “10/40 Penceresi” arasındaki  örtüşme de dikkat çekicidir. Time Dergisinin yayımladığı 10/40 Penceresi haritası ile Büyük Ortadoğu Projesi’nin haritası birbiriyle uyumludur.  10/40 Penceresinde Hindistan- Pakistan sınırından Batı’daki Fas’a kadar olan kısım Büyük Ortadoğu Projesi’nin alanıdır.

Misyoner örgütler 10/40 Penceresinin içerisinde Türk Dünyasına özel bir önem vermektedirler ve buna Türk Penceresi adını vermekteler.

Time Dergisinin yayımladığı haritada; Irak’ın şu an 3’e bölünmüş olduğu ama gelecekte 5 eyaletten oluşacak bir yapılaşmanın öngörüldüğü görülmektedir. Bu süreç içersisinde Suriye’nin Dürzi, Manini, Asuri ya da Süryani, Şii, Sünni olmak üzere beş ayrı yapıya bölüneceği çeşitli kaynaklarca ifade edilmektedir. İran’ın da; Azeri, Farisi, Türkmen, Beluci, ve Kürdi olmak üzere beş eyalete bölüneceği ifade edilmekte. Aynı şekilde Türkiye’ninde ilk aşamada yedi ayrı parçaya bölüneceği dile getirilmektedir. Karadeniz’de Pontus, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu’da Kürdistan, Ege’de İyonya şeklinde Türkiye’nin bölünmesi gündemdedir. (Çeçen,2004, 37.)

Yukarıdaki projeler doğrultusunda Müslüman ülkeler  (hususan Osmanlı Toprakları) üzerinde oynanan özellikle ‘Yahudi-Mason’ komitelerinin oyununa karşı Müslüman halkımızın bu konularda bilinçlenmesi şart ve hatta elzem hal almıştır.” (Dr. A. Taşkesen/ Ortadoğudaki ABD)

Tarih boyunca İslam âlemi üzerinde haçlı oyunları gibi, dış oyun ve tuzaklar hep süregelmiştir. Ama Ecdadımız Osmanlı bu oyunları, bu tuzakları Müslümanlığın kriterlerine sarılmakla berhava etmiş; ne vakit ki, özüne, İslam’a lakayt kalmışsa, bu topraklar fesat kazanı gibi hep kaynamış ve dâhili boğuşmalara sahne olmuş, ufaldıkça ufalmış, bölündükçe bölünmüş, acı, kan ve gözyaşı hâkim olmuştur.

Bugün tekrar önümüze bir sahne konmuş plan dahilinde harfiyen oynamamız isteniyor. Hatta oynamaya zorlanıyoruz. Projeyi ve filmi vizyona sürenler kimlerdir? Tanımalıyız ve içyüzlerini bilmeliyiz. ABD Senatörü Albert J. Beveridge, 27 Nisan 1898 tarihinde Senatodaki konuşmasında kendilerini nasıl tanımlamaktadır:

“Amerikan Cumhuriyeti, tarihin en üstün ırkının kurduğu bir cumhuriyettir. Tanrı tarafından yönlendirilen bir devlettir. Bu cumhuriyetin liderleri de yalnızca devlet adamı değil, aynı zamanda tanrı’nın peygamberidir.”

Suriye olayında oldukça dikkatli olmalıyız. Olayı genişçe ve dikkatlice değerlendirmeliyiz. Bilhassa Batı’ya güvenmemeliyiz. Adeta yoğurdu üfleyerek yemeliyiz. Şu çok iyi bilinmelidir ki, ‘Yeni Dünya Düzenini’ kurmak isteyen efendiler, Türkiye hakkında asla iyi düşünmemektedirler.  Türkiye’yi yönetenlerin ya da yönetmeye talip olanların da harice karşı daha duyarlı olmanın tam vaktidir. Savaş tamtamlarını çalanlar, ortaya çıkacak faturanın sonucunu ve akıbetini de kamuoyuna sunmalıdırlar. Bakınız bu ülkede ‘Dâhilde’ yapılan yanlışlıklar yıllardan beri gücümüzü nasıl kemirdiği, Müslüman ahali arasında tamiri imkânsız inşikaklara (kardeş kavgalarına) nasıl yol açtığı acı bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle Suriyeli Müslüman kardeşlerimize karşı atılacak yanlış bir adımın, Araplarla Türkler arasında büyük düşmanlığa yol açacağı aşikârdır.  Özellikle etrafında irili, ufaklı Müslüman ülkeleri toparlayabilecek ihtimali ve kudreti bulunan Türkiye’nin, (son 5-10 yıllık ekonomik hamlesi ve dünya kamuoyunda ulaştığı prestij ve güç ve takip ettiği politika, İslam ülkelerine lokomotiflik yapabileceğini göstermektedir.) yapılacak yanlış bir hamle ile kendisine tarihin yüklediği ve Müslümanların ümitle bekledikleri  “İttihad-ı İslâmın” çok büyük bir yara alacağı açık bir gerçektir.

Not: Bazıları bu beklentimize ve ümidimize burun bükebilirler. Ama; ahirette cennet ve cehennemin zaruri vücutları gibi, hayır ve hak din (İslâmiyet) istikbalde mutlaka galip gelecektir. İnsanları içine düştükleri hayvani alçaklıktan, barbarlıktan, sukuttan kurtaracak, yeryüzünü temizleyerek, umumi barışı temin edecektir. Rahman-ı Rahim’in rahmetinden niyaz ediyoruz ve ümit ediyoruz ve bekliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum