Bütün peygamberler hayırlı işlerde koşuşur, ümîd ederek ve korkarak bize duâ ederlerdi

Bütün peygamberler hayırlı işlerde koşuşur, ümîd ederek ve korkarak bize duâ ederlerdi

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Enbiya 87-91. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

87 . Zünnûn’u da (balık sâhibi Yûnus’u da an)! Hani (kavmine) kızan biri olarak, (bizden izinsiz) gitmişti de kendisini (bu yüzden) aslâ sıkıştırmayacağımızı sanmıştı; derken (balığın karnında) karanlıklar içinde (kalıp): “Senden başka ilâh yoktur; seni tenzîh ederim! Gerçekten ben (nefsine) zulmedenlerden oldum!” diye nidâ etmişti. (*)

88 . Nihâyet (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve onu kederden kurtardık. İşte, mü’minleri böyle kurtarırız.

89 . Zekeriyyâ’yı da (yâd et)! Hani (o da) Rabbine: “Rabbim! Beni tek bırakma; sen (herkes fenâ bulduktan sonra, bâkî kalarak) vârislerin en hayırlısısın” diye nidâ etmişti.

90 . Bu yüzden (biz de) onun duâsını kabûl ettik ve ona Yahyâ’yı ihsân ettik; (yaşı geçmiş) hanımını da kendisi için (çocuk sâhibi olmaya) elverişli bir hâle getirdik. Gerçekten onlar (bütün bu peygamberler) hayırlı işlerde koşuşurlar, ümîd ederek ve korkarak bize duâ ederlerdi. Ve bize gönülden bağlı kimselerdi.

91 . İffetini korumuş olanı da (Meryem’i de zikret)! Ona (yarattığımız) rûhumuzdan üfledik; onu ve oğlunu, âlemler için bir ibret kıldık.

(*) “Şu münâcâtın sırr-ı azîmi (büyük sırrı) şudur ki: O vaziyette esbab bilkülliye sukūt etmiş (sebebler tamâmen hükümsüz kalmış). Çünki o hâlde ona necat verecek (kurtaracak) öyle bir Zât lâzım ki; hükmü, hem balığa hem denize hem geceye hem cevv-i semâya (havaya) geçebilsin. Çünki onun aleyhinde ‘gece, deniz, hût (balık)’ ittifâk etmişler. Bu üçünü birden emrine müsahhar eden bir Zât onu sâhil-i selâmete çıkarabilir. Eğer bütün halk onun hizmetkârı olsa idiler, yine beş para fâideleri olmazdı. Demek esbâbın te’sîri yok. Müsebbibü’l-esbâb’dan (sebebleri yaratan Allah’dan) başka bir melce’ (sığınacak kimse) olamadığını ayne’l-yakîn gördüğünden (gözüyle görmüş gibi anladığından), sırr-ı Ehadiyet (Allah’ın her yerde bütün isimleriyle hazır oluşu sırrı), nûr-ı tevhîd (Allah’ın birliğinin nûru)içinde inkişâf ettiği (ortaya çıktığı) için şu münâcât birdenbire geceyi, denizi, hûtu müsahhar etmiştir.” (Lem‘alar, 1. Lem‘a, 1)