Bu kadar iyi tanıdıkları o peygamber kendilerine gelince, onu inkâr ettiler

Bu kadar iyi tanıdıkları o peygamber kendilerine gelince, onu inkâr ettiler

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 89-90. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

89-Hem onlara Allah tarafından, yanlarında bulunanı (Tevrât’ı) tasdîk edici bir Kitab (Kur’ân)(*) gelince, ki daha önce (o gönderilecek peygamberi vesîle yaparak) inkâr edenlere karşı zafer istiyorlardı; işte (bu kadar iyi) tanıdıkları (o peygamber) kendilerine gelince, onu inkâr ettiler.(**) Bu yüzden, Allah’ın lâ‘neti o kâfirler üzerinedir!

90-Allah’ın, kullarından dilediğine ihsânından (Kitab) indirmesine (hasedle) isyân ederek, Allah’ın indirdiğini (Kur’ân’ı) inkâr etmekle, mukabilinde kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Bu yüzden gazab üstüne gazaba uğradılar. İşte kâfirler için (pek) aşağılayıcı bir azab vardır.

(*)“Ey ehl-i kitab! (Hristiyanlar ve yahudiler!) İslâmiyet’i kabûl etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zîrâ size bütün bütün dîninizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak i‘tikādâtınızı ikmâl (inançlarınızdaki eksikliklerinizi tamamlayınız) ve yanınızda bulunan esâsât-ı dîniye (dînin temelleri) üzerine binâ ediniz diye, teklifte bulunuyor. Zîrâ Kur’ân, bütün kütüb-i sâlifenin (geçmiş kitabların) güzelliklerini ve eski şeriatlarının kavâid-i esâsiyelerini (temel kāidelerini) cem‘ etmiş (toplamış) olduğundan, usûlde (asıl mes’elelerde) muaddil ve mükemmildir (düzeltici ve tamamlayıcıdır). Yani ta‘dîl ve tekmîl edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın teğayyür etmesi (değişmesi) te’sîriyle tahavvül ve tebeddüle (değişikliğe) ma‘rûz olan fürûât kısmında (esâsa âid olmayan mes’elelerde) müessistir (yeni hükümler getirir). Bunda aklî ve mantıkī olmayan bir cihet yoktur.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 44)

(**)“Pek çok yahudi ulemâsı (âlimleri) ve nasârâ (hristiyan) ulemâsı, ikrâr (kabûl) ve i‘tirâf etmişler ki: ‘Kitablarımızda Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm’ın evsâfı (vasıfları) yazılıdır.’ (...) Ulemâ-i yehûdun en meşhurlarından İbn-i Sûriyâ ve İbn-i Ahtâb ve onun kardeşi Kâ‘b ibn-i Üseyd ve Zübeyr ibn-i Bâtıyâ gibi meşhur ulemâ ve reisler, gayr-ı müslim kaldıkları hâlde ikrâr etmişler ki: ‘Evet, kitablarımızda onun evsâfı vardır, ondan bahsediyorlar!’ ” (Zülfikār, 19. Mektûb, 67)
Ayrıca Tevrât, İncîl ve Zebûr’da Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’dan bahseden yerler için, bakınız; (Zülfikār, 19. Mektûb, 66-73)