Bu Ayasofya Camii hiç müze olmamış

Bu Ayasofya Camii hiç müze olmamış

Kurban Bayramı'nda açılan tarihi İznik Ayasofya Camii, tartışmaları da beraberinde getirdi

Ayhan Hülagü'nün haberi:

Kurban Bayramı'nda açılan tarihi İznik Ayasofya Camii, tartışmaları da beraberinde getirdi: Ayasofya Camii müze miydi? CHP'li milletvekilleri konuyu meclise taşımaya hazırlanırken Kültür Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yazışmaları Ayasofya Camii'nin hiçbir zaman müze olmadığını gösteriyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün, Bursa'nın İznik İlçesi'nde restorasyonunu tamamladığı Ayasofya Camii, Kurban Bayramı ibadete açıldı. 90 yıl sonra camide milletvekilleri cemaatle saf tuttu, dualar etti. Açılıştan birkaç gün sonra yeni bir tartışma başladı: Ayasofya Müzesi nasıl camiye çevrilir? Bazı yazarlar bunu köşesine taşırken CHP milletvekilleri şehre çıkarma yaptı. CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli liderliğindeki grup, konuyu meclise taşıyacaklarını söyledi. Meclisin gündemine ne zaman gireceği bilinmez ama belgeler Ayasofya Camii'nin hiçbir zaman müze olmadığını gösteriyor.

Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 23.01.1995'te Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne Ayasofya Camii'nin müze olması için başvuruda bulunmuş. Müdürlüğün olumsuz cevabı şöyle: "6570 sayılı kanunun 1. maddesinde "Mabedler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için de kullanılamaz hükmü yer almaktadır. Söz konusu Ayasofya Camii'nin müze olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı'na tahsisi mümkün olamamaktadır." Tartışmaların yersiz olduğunu gösteren bir diğer belge ise tapu senedi. Orhangazi Vakfı'na bağlı ibadethane, kayıtlarda camii olarak geçiyor. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, bu tartışmanın çıkışını üç sebebe bağlıyor: Restorasyondan önce ziyaretçilerden para alınması, caminin girişindeki tabelanın üzerinde Ayasofya Müzesi yazması, turizme yönelik tanıtımlarda müze olarak dillendirilmesi. Peki, camiyi müze gibi gösteren bu uygulamalara neden izin verildi?

Birincisi, ziyaret sırasında para talep eden Vakıflar Genel Müdürlüğü değil, Kaymakamlığa bağlı köylere hizmet götürme birliği. Onlar da müze makbuzu kesmiyor. Restorasyonda kullanılır diye cüzi bir ücret alıp bu süreçte harcanmış. Turizmcilerin müze olarak nitelendirmelerinin sebebi tamamen ilçeye olan ilgiyi arttırmak. Bir mekanın müze olması için Kültür Bakanlığı'nın izni gerekiyor, gerçeği yok sayılmış. Belirttiğimiz gibi bakanlığın talebi daha önce reddedilmiş, Vakıflar müze olması için hiçbir dönem talepte bulunmamış.

Hatta bir ayrıntı daha var: Bakanlık geçen yılın sonunda camiyi diğer kiliselerle beraber din turizmi kapsamında gösteriyor. Verilen cevap yine olumsuz: "Burası camiidir, din turizmi için uygun değil. İsterseniz komisyon kuralım, burayı aktif hale getirmek için çalışalım." Müzeler Genel Müdürlüğü, "Müze olmadığı için bir şeyler yapamayız." diyor. Aydınlatılması gereken son ayrıntı ise tabela konusu. Ancak bunun ne zaman, kimin tarafından konulduğu bilinmiyor. Ayasofya Müzesi tabelasının 20 ya da 30 yıldır caminin önünde olduğu söyleniyor.

Ertem, 'restorasyon kurul kararı olmadan yapıldı' eleştirisini yersiz buluyor. Bunun için "Kurul kararı olmaksızın çivi bile çakılamaz, deniyor. Ancak bizim yaptığımız ekstra bir müdahale değil. Bir platform koyduk, üzerine halı serdik. Bunun için kurul kararı olmasına gerek yok." diyor. Müze tartışmalarına ise noktayı koyuyor: "Kapalı olan her yer müze değildir. İsteyen Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nü arar. Buradaki envanterlerden hiçbir zaman müze olmadığını öğrenir."

Kurtuluş Savaşı'nda yandı kubbesi hâlâ kül içinde

Bursa İznik'teki Ayasofya Camii günümüze ulaşan en eski ibadethanelerden biri. Hıristiyanlıkla ilgili önemli kararlar alan 7. konsülün 787 yılında bu kilisede toplandığı biliniyor. Orhan Gazi Bursa'yı fethedince kiliseyi camiye çeviriyor, Mimar Sinan'a minare ve dış kapı mihrabı yaptırıyor. Figürlerin perde ile kapatıldığı ibadethane de Hıristiyanlarla, Müslümanların aynı anda ibadet ettiği biliniyor.

Kurtuluş Savaşı'nda hasar gören camii o gün bugündür kapalıydı. 2007'de başlayan restorasyon çalışmasıyla yıkılan minare tamamlandı, çatı yeniden inşa edildi. Caminin ortasına alttan ısıtmalı bir platform yerleştirildi, duvara geçici bir minber kurup ibadete açıldı. Cemaat namaza dururken turistler içeride rehberlerle geziyor şimdi.

Caminin tarihsel dokusu ne yazık ki korunamamış. Duvarların sıvaları dökülmüş, yandığı için de kubbe hâlâ kül içinde. Hz. İsa freskleri belli belirsiz görünüyor. Sütunlardaki Allah yazısı görünse de diğer Arapça yazılar bugüne kalmamış. Caminin en büyük sorunu ısınma ve şadırvan. Duvarlara camlar takılmış ama içerisi buz gibi, abdest alınacak yer yok. Ertem bununla ilgili proje hazırlayıp ilerleyen günlerde kurula sunacağını söylüyor. Caminin iki imamı var, ikisi de geçici olarak görevlendirmiş. Biri hafta içi namaz kıldırıyor, diğeri hafta sonu. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açacağı sınavı geçen, tarihi ibadethanenin kadrolu imamı olacak.

Zaman