Bölgenin çimentosu İslâm

Bölgenin çimentosu İslâm

Diyarbakır’ın önde gelen kanaat önderlerinden Molla Tayyip Elçi, Akit’e yaptığı açıklamada, terörün bitirilmesinde en önemli faktörün din kardeşliği olduğunu ifade ederek, “Bölgenin çimentosu İslam’dır” dedi.

Terör örgütü PKK ve siyasi uzantısı HDP’nin her fırsatta Çözüm Süreci’ni sabote etmesi nedeniyle bölgede kaybolan güvenliğin yeniden sağlanması için başlatılan operasyonlar sonrası, bölgenin nabzını yerinde tutmaya devam ediyoruz. Bölge halkı operasyonlarla birlikte örgütün etkinliğinin kırılmasından memnuniyetini dile getirirken, Çözüm Süreci’nin ise güncellenerek yeniden başlatılmasını istiyor. Diyarbakır’ın sevilen ve sayılan isimlerinden olan Molla Tayyip Elçi ile yaşanan son gelişmeleri, Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri, Türk ve Kürt halkı arasında kardeşliğin yeniden tesisi ve Çözüm Süreci’nin yeniden başlatılması için yapılması gerekenleri konuştuk. İşte o röportaj:

Bölge halkı son yaşanan gelişmelere nasıl tepki veriyor? Sizin gözlemleriniz nelerdir?

Halk 40 senedir muzdarip. Çekmediği eziyet, görmediği zulüm kalmadı. Nerdeyse cenazesi olmayan ev kalmadı. Bölge halkı nasıl olursa olsun bu çatışma ortamının, ağıtların, gözyaşlarının son bulmasını istiyor. Çözüm Süreci halk için büyük bir umuttu. Ama sürecin bu duruma gelmesi halkın umudunun da yavaş yavaş kaybolmasına neden oluyor. Bu yüzden halkta şu an bir kırgınlık, bıkkınlık, yılgınlık bir umutsuzluk durumu hakim.

Halk Çözüm Süreci’nin güncellenerek yeniden devam etmesini istiyor mu?

İstiyor. Halk Çözüm Süreci’nden ve getirdiği huzur ortamından çok memnundu. Çözüm Süreci ile Demokratikleşme Süreci’nin de birbirinden de ayırt edilmesi gerekiyor. Çözüm Süreci, PKK terörünün bitirilmesi amacını taşıyorsa, bu bir an önce yapılmalı. Demokratikleşme Süreci kapsamında da Kürt vatandaşların verilmemiş hakları bir an önce iade edilmeli. Bu olursa Çözüm Süreci’nde sonuca daha kolay ulaşılır.

BÖLGENİN ÇİMENTOSU İSLÂM

Yüzyıllardır birlikte yaşayan Türkler ve Kürtler ne oldu da son 40 yılda kavga eder hale geldik? Neyi yanlış yaptık? Yoksa birileri bizi birbirimize mi düşürdü?

Burası çok farklı ırkları, kültürleri, renkleri barındıran bir bölge. Burada bizleri bir araya getiren, birbirimizin hakkına tecavüz etmeden birlikte yaşamamızı sağlayan tek faktör dindir. “Bu bölgenin çimentosu İslam dinidir.” Bunu aradan çıkardığımızda toplumu bir arada tutan faktör ortadan kalkmış oluyor. Türkler ile Kürtlerin yüzyıllardır bir arada yaşamalarını sağlayan yegâne etken din faktörüdür. Cumhuriyet tarihiyle birlikte din bölgeden silindi ve bu iki toplum arasında dinin herhangi bir fonksiyonu kalmadı. Yeni nesil, dinden ve mukaddesatından uzak, tamamen materyalist bir eğitim aldı. Bunun yanında bölge halkına sadece Müslüman olduğu için değil Kürt olduğu için de zulüm yapıldı. Devlet, din olgusunu da bölgeden çekince, Türk ve Kürt milleti niye birlikte yaşasın? İşte kavga buradan çıktı. PKK da buradaki boşluğu doldurarak, kendine alan sağladı. Öte yandan bölgede dini ne kadar öne çıkarırsan çıkar, Kürtlerin gasp edilmiş haklarını vermediğin sürece bu sorunları tamamen çözemezsin.

Çözüm nedir öyleyse?

Kürt halkı, 90 yıllık mezalime son verilmesini istiyor. İnkâr politikasının bitirilmesi, insani ve vicdani hakların da iade edilmesi gerekiyor. İki eşit halk olarak bu topraklarda yaşayacağız. Diğer bir çözüm ise, bizi bir arada tutan ümmet anlayışının bölgede yeniden ikame edilmesi. Çözüm bu.

TEK UMUT TÜRKİYE

Çözüm Süreci içerisinde sizin bu söyledikleriniz gerçekleştirilebilinir miydi?

Çok yaklaşılmıştı. Çözüm Süreci Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış en büyük projedir, belki de inkılâptır. Ancak süreç hızlı işletilemedi. Bazı şeyler bekletilmeye gelmiyor. Sonuca az kalmışken, terör bitti derken, bu son olaylar yaşanmaya başladı ve Çözüm Süreci kopma noktasına geldi. Tekrar 90’lı yıllara dönülebileceği riski söz konusu.

Peki, kim Çözüm Süreci’ni bu duruma getirdi. Sorumluluk kimin?

İki tarafta da yapılan hatalar var. Taraflar birbirlerine güvenmedi. Ama tarafların hatalarından ziyade Çözüm Süreci’nin başarıya ulaşmasını engellemek isteyen dış ve iç güçler başarılı oldu. İslam alemi bugün kaos ortamında ve geleceği belli olmayan bir atmosferde yaşıyor. Ümmetin yeniden ayağa kalması, zulmün son bulması için tek bir umut var: O da Türkiye’dir. Ancak Türkiye bunu Kürtlere rağmen yapamaz. Türkiye ümmetin umudu olacaksa, bu Kürtlerle yani bizimle beraber olacak. Kürtler de Türkler olmadan dünya sathında bir varlık ortaya koyamazlar. Ümmet düşmanları, Çözüm Süreci’nde kardeşliği yeniden tesis etmek üzere olan Türklerin ve Kürtlerin barıştırılmaması gerektiğini kanaatine varmışlar ki, bu iki kardeş topluluğu birbirine düşürmeyi başardılar.

Bu şer güçler PKK’yı kullanarak mı bunu başardılar?

Bunu yapmak için sadece PKK’yı değil birçok örgütü kullanıyorlar. IŞİD’i, paralel yapıyı, devlet içerisine yerleşmiş karanlık güçleri de kullanıyorlar. Buna karşı siyasilerin hamasi duygulardan arınarak akılcı davranmaları lazım. Burada yanlış bir karar alırsak, halk ve ümmet olarak kaybederiz. 

GİDECEK BAŞKA TÜRKİYE YOK

Bugün ümmet ve Türkiye halkı olarak çok kritik bir süreçten geçiyoruz. Türklerin Kürtlerden, Kürtlerin de Türklerden başka dostu yok. Bu iki halka birbirlerinden başka yardım edecek de kimse yok. Bugün Türkiye’yi Suriye ve Irak ortamına dönüştürmek istiyorlar. Allah muhafaza bu olursa ne Türklerin ne de Kürtlerin kaçacak bir yeri yok. Dışarıdan ve içeriden Türkiye’nin Suriye olması için çalışanlar var.  Oyuna gelmeyelim. Bizim Suriyeli vatandaşlar gibi gidecek bir Türkiye'miz de yok.

yeniakit

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum