Biz, yeryüzünde ne varsa, elbette kupkuru bir toprak ediciyiz

Biz, yeryüzünde ne varsa, elbette kupkuru bir toprak ediciyiz

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Kehf Sûresi 4-8. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor

4 . Hem: “Allah çocuk edindi” diyenleri korkutsun (diye o Kitâb’ı indirdi)!

5 . Buna (Allah’a çocuk isnâdına) dâir ne kendilerinin bir ilmi vardır, ne de atalarının! Ağızlarından çıkan bir söz olarak (bu iddiâları) ne büyük (bir küfür) oldu! (Onlar) yalandan başka bir şey söylemiyorlar.

6 . Şimdi bu söze (Kur’ân’a) îmân etmezlerse, belki sen arkalarından üzülerek kendini harâb edeceksin!

7 . Şübhesiz ki biz, yeryüzündeki şeyleri kendine bir ziynet kıldık ki, (insanların) hangileri amelce daha güzeldir diye onları imtihân edelim.

8 . Bununla berâber muhakkak ki biz, orada (yeryüzünde) ne varsa, elbette kupkuru bir toprak ediciyiz. (*)

(*) “Dünya, bir kitâb-ı Samedânîdir (Allah’ın kitâbıdır). Huruf ve kelimâtı (harf ve kelimeleri) nefislerine değil, belki başkasının (Allah’ın) zât ve sıfât ve esmâsına (isimlerine) delâlet ediyorlar. Öyle ise ma‘nâsını bil, al! Nukūşunu (nakışlarını) bırak, git! Hem bir mezraadır (tarladır), ek ve mahsûlünü al, muhâfaza et; müzahrefâtını (pisliklerini) at, ehemmiyet verme! Hem birbiri arkasında, dâim gelen geçen âyineler mecmûasıdır (toplandığı yerdir). Öyle ise, onlarda tecellî edeni (görüneni) bil, envârını (nûrlarını) gör ve onlarda tezâhür eden (ortaya çıkan) esmânın tecelliyâtını anla ve müsemmâlarını (o isimlerin sâhibi olan Allah’ı) sev ve zevâle (ayrılmaya) ve kırılmaya mahkûm olan o cam parçalarından alâkanı kes! Hem seyyar bir ticâretgâhtır. Öyle ise alış-verişini yap, gel ve senden kaçan ve sana iltifât etmeyen kāfilelerin arkalarından beyhûde koşma, yorulma!” (Sözler, 17. Söz, 61)