'Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir'

Düşünsenize, yüzyıl sonra şu an yaşayan hiçkimse olmayacak. Zengin iş adamları, kurnaz siyasetçiler, şöhret peşinde koşan yazarlar, ünlü sanatçılar, umeranın kapısında dilencilik yapan ulemalar, ekmek kavgası veren yığınların hiçbiri olmayacak. Yaklaşık yedi milyar insan toprak olacak. Hayat üzerine ciddi düşünen bir zeka nezdinde bundan daha acı bir tablo olabilir mi?

Yine düşünsenize, ahiret olmasa eğer, ölen dostlarımızla sonsuza dek buluşma, görüşme, kavuşma ve konuşma imkanımız olmayacak. Yeryüzünde bir insanın yaşayabileceği en büyük trajedi bu değil mi? Bizim inancımıza göre ahiret var. Ama bu bizim inancımız. Yani öznel, bize göre. Asıl felaket ne biliyor musunuz? Ölüm sonrası hayatın bizim inancımızın betimlediği gibi olmaması ihtimali. İşte o zaman “bir tel kopar ahenk ebediyyen kesilir.”  

"İnsan bedenen bir karınca gibi narin fakat zihnen bir tanrı kadar güçlü" diyordu, meşhur bir romancımız. Ama narin olan o tel kopunca tanrı kadar vehmedilen o güç birdenbire bir hiç mesabesine iniyor. İnancın en büyük gücü ve motivasyonu insanoğlunun ölüm karşısındaki ezeli çaresizliğidir. Lezzet bitiyor, elem bitiyor, bitmek de bitiyor, hâsılı insan bitiyor. 

Acıya anlam verdiği için bir masala inanmak, gerçeklerle dürüstçe yüzleşmekten çok daha emniyetli bir yol. Belki masal, belki hikaye ama lazım ve hoş. Bazen masalını yitiriyor sanki. Bütün anlamsızlıklar sözbirliği etmişcesine dolarlar özel dünyasının içine. ‘Anlam’ diye sarıldığı bütün dallar kırılır, uçup gider.

Düşünüyor, öldükten sonra şiddetle yaşamayı arzulamak, sahiden öldükten sonra sonsuz bir yaşamın olduğu hakkında kafi ölçüde bir delil sayılabilir mi? Farabi ve İbn-i Sina gibi filozoflar ahiretin varlığının ‘enfûsi delili’ der buna. Ebedi bir hayatı istemek, ebedi bir hayatın varlığı ve vakiliği için yeterli mi? Sonsuz bir istek, sonsuz bir mekanı yaratmaya kâdir mi? Soyut somuta muktedir mi?

Bütün sevdiklerini edebiyyen yok etmek dehşet verici bir duygu. Milyonlarca, milyarlarca yıl yoktuk, bir an var olduk, yine milyarlarca, milyonlarca yıl yok olacağız. Ahiret yoksa şayet akıbetimiz zorunlu olarak böyle. Bir tel kopuyor ve âhenk ebediyyen kesiliyor. Hayır, böyle bir akıbete gönlü razı değil. Ama razı olmayışı böyle bir akıbetin olmadığını tek başına garanti etmeye yetmiyor.

Ölüme de, hayata da, güneşe de dik bakılmıyor. Bu dünyaya gelmek elimizde olmadığı gibi bu dünyada kalmakta elimizde değil. Cebri bir hicret. İlim ile gidilmiyor bu yolda. Aşk lazım bir parça. Onun da esamesi yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum