Bir kısım ehl-i ilim vardır ki, dünyaya tenezzül etmez

Bir kısım ehl-i ilim vardır ki, dünyaya tenezzül etmez

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Sual: HAŞİYE Misafirperverlik müstahsen bir âdetimiz olduğunu bilirken, neden kimseye misafir olmuyorsun? Talebelerinizi de, ekmeğimizi yemekten, hediyemizi almaktan men ediyorsun. Hâlbuki size iyilik etmek borcumuzdur. Ve hakkınızdır. İşte şu âdetimiz, 1 قَدْ اَكَلَ الدَّهْرُ عَلَيْهَا وَشَرِبَ neden şu âdet-i müstemirreyi tezyif ediyorsun?

Cevap: Evvelâ: İlim azizdir, zelil etmek istemem. Hem de size göstermek isterim ki: Bir kısım ehl-i ilim vardır ki, dünyaya tenezzül etmez ve san’at-ı ilmi medâr-ı maişet etmez. Talebe ise, cerrar ve seeleden ayrıdır.

Saniyen: Vazifelerinde ihmal ile kanaat gösteren ve maaşlarıyla kanaat etmeyen, harcırahları ellerini misafirlikten çektirmemiş olan bazı memurlara fiilen nasihat etmek isterim.

Salisen: Varidat-ı zulmiyeleri kesilmiş olan bazı büyüklere, zulümât-ı zulme sapıp pek geniş açtığı masârıfın kapısının seddine yol gösteriyorum.

Rabian: Millet içinde seyahat edenler, acaba millet için mi, veyahut keyif için midir? Bir mizan göstermekle hile ve hamiyete bir mihenk gösteriyorum. 

Sual: Sen halkın ihsanına mâni oluyorsun. Acaba bundan sehâvetin tezyifi çıkmaz mı?

Cevap: İhsan, ihsandır. Eğer nev’e olsa veya muhtaca ve fakire olsa, sehâvet o vakit tam sehâvettir. Eğer millet için olsa, yahut milleti tazammun eden bir ferde olsa güzeldir. Şayet muhtaç olmayan şahsa olsa, şahsı tembel eder, çingeneliğe alıştırır. Elhasıl, millet bâkîdir, fert fâni...

2 اَلْمِلَّةُ بَاقِيَةٌ وَمَاۤ اَمَدَّهَا؛ وَالْفَرْدُ فَانٍ وَمَا يَتَمَثَّلُهُ

Sual:

3 مَا تَقُولُ فِى اْلاِحْسَانَاتِ الشَّخْصِيَّةِ فِى السَّلَفِ اُمَنَآءِ اْلاُمَّةِ وَرُشَدَاۤئِهَا وَسُيُوفِ الدَّوْلَةِ وَصَلاَحِهَا تَجَلَّتِ الْعُبُوسِيَّةُ بِمَكاَرِمِهَا بِاِهْدَاۤءِ عَشَرَةِ دَناَنِيرَ لِشِعْرٍ لاَيُوَازِنُ شَعِيرَةً

Cevap: HAŞİYE 2

4 فِيهِ مَا فِيهِ... مَعَ اَنَّهَا بِالنِّهَايَةِ قَدِ انْجَرَّتْ اِلَى النَّوْعِ وَالْمِلَّةِ ِلاَنَّ اللِّسَانَ الَّذِى خَدَمَهُ الشِّعْرُ خَيْطُ الْمِلِّيَّةِ مَعَ اَنَّ هٰذَا الزَّمَانَ هُوَ الَّذِى كَشَفَ عَنْ اِحْتِيَاجِ الْمِلِّيَّةِ وَفَتَحَ الْباَبَ لِهٰذَا الْمَقْصَدِ الْعَالِى

---

HAŞİYE : Şu birbirinden uzak suallerden senin hayalin atlamakla cimnastiğe alışır. Lâkin dikkat et; birşey ayağına dolaşıp düşürttürüp ayağın kırılmasın. Yani: Savcılar gibi yanlış mânâ verme. 
HAŞİYE 2: Şu ibare, kendine hediye olunan ve mevzuun fabrikasından çıkan yerli bir üslûbu giymiştir. 
1 : Zaman, işte şu âdetin sırtından yiyip içti. 
2 : Millet ve millete destek veren şey bâkîdir. Birey ve bireyi temsil eden şey de fânîdir. 
3 : Ümmetin emin ve reşid kişileri, devletin de kılıç ve salâhı olan selefin, bir arpa tanesi etmeyen bir şiire on dinar bağışta bulunmak gibi ihsanat-ı şahsiyelerinde ortaya çıkan ekşi duruma ne dersin?
4 : Buna bakmak lâzım... Bununla beraber bu bağışlar, nev’e ve millete döner; çünkü şiirin hizmet ettiği lisân, milliyetin ipidir. Nitekim bu zaman, milliyet ihtiyacını ortaya çıkarmış ve bu maksad-ı âlinin kapısını açmıştır. 

Münazarat

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.