Bir kısım büyükler cesaret-i milliyeyi zemin-i ihtilâf olan kumistana atıp kaybettiler

Bir kısım büyükler cesaret-i milliyeyi zemin-i ihtilâf olan kumistana atıp kaybettiler

Hatta beş yüz bin kahraman ile namus-u milleti muhafaza etmeye müstaid olan...

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin MÜNAZARAT adlı eserinden bölümler.)

Sual: Şu makam, nihayet derecede tafsile değer bir makamdır. Mücmel ve müphem bırakma.

Cevap: Zaman-ı sabık, vahşet ve cehaletinizi istihdam ederek pis bir tarik ile ve müheyyâ ettiği plânlarla, bir kısım büyükler cebir kuvvetiyle o menbaı ve o mâdeni delip, zülâl-i hayatı kumistan ve şûristan sahrasına akıttılar. Bazı tembel ve cerrarlar yeşillendi. Hatta onlar servet-i dünyadan tenfir yolunda pençesini küçük bir sayd'a atan bîçarelerin hassas ve zayıf damarlarını tutarlardı. Ta pençeleri o sayddan açılsın, onlar o avı kaçırsınlar.

Evet, her milletin, o milletin menfaatı için bir miktar malı ile fedakârlık edip bir sehâveti vardır. İşte, bizdeki sehâvet-i milliye sû-i istimal edildi. Başka milletin sehâvet-i milliyesi zeynâb gibi içine girer, milletin cevfinde hazine tutar. Ulûm ve maarif, altına su verir. Hem de zaman-ı sabıkta bir kısım büyükler namus-u milleti muhafaza eden cesaret-i milliyeyi sû-i istimal edip, zemin-i ihtilâf olan kumistana atıp kaybettiler. Her biri o kuvvetin bir zarfını (tarafını) başkasının boynuna vurup kırdılar ve kırıldı. Hatta beş yüz bin kahraman ile namus-u milleti muhafaza etmeye müstaid olan bir kuvvet-i azîmeyi mâbeynlerinde sarf edip ihtilâfat zemininde mahvettiklerinden, kendilerini terbiyeye müstahak ederlerdi. Eğer meşrutiyetten ve hürriyet-i şer'iyeden istifade edip, o delikleri kapatıp veya zeynâb sûretine çevirseniz, o kıymettar kuvveti harice sarf etmek için devletimizin eline verseniz, bahasına merhamet ve adalet ve medeniyeti kazanacaksınız.