Abdulkadir MENEK

Abdulkadir MENEK

Bir gönül borcu (1)

Bu bölüm bir gönül ve vicdan borcunun ifadesidir. Biliyorum, bu mütevazı dava adamı, kendisinden bahsedilmesini hiç istemez. O, bilinmezler arasına katılarak, enaniyetini bu büyük havuzun içinde tamamen eritmiş ve serapa nur olmuş bir gönül adamıdır. Kendisi için yaşamayan, toplumun iman selameti için her şeyini feda etmekten zerre kadar çekinmeyen bu büyük insanı, adını vermeden yazacağım.

Bediüzzaman ve Cizre’nin anlatıldığı bir çalışmada, ondan bahsedilmezse, konunun eksik kalacağını bütün varlığımla biliyorum. Cizre ve Bediüzzaman deyince, ona mutlaka çok özel bir bölüm açmak gerekir diye düşünüyorum. Engin şefkatine ve affına sığınarak... Bediüzzaman’ın eserlerinin Cizre’de tanınması ve okunması için yaptığı unutulmaz ve fedakârca hizmetlerinin hakkını ödemek elbette mümkün değildir.

Cizre ile çok cihetlerle alakadar olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, Cizre’ye gelişinden 77 yıl sonra, geldi bu tarihi memlekete. Gelişi ile birlikte Nur Üstad’ın mazhar ve tercüman olduğu muhteşem hakikatlere ayna olmaya çalıştı bütün varlığı ile. Bu hakikatleri, muhtaç olan gençlere ulaştırmanın telaşını yaşadı. İnsanların imanını kurtarmanın, imanlarını tahkiki yapmanın, tarihin en dehşetli fitnesinin yaşandığı ahir zamanda, ne kadar lüzumlu olduğunu çok iyi bilen insanların sevdasını yaşadı her zaman.

Cizre’ye tayin olduğu sene, ana cadde üzerinde bulunan bahçeli evimizde bir oda kiralamış ve muhterem annesi ile birlikte kalmaya başlamışlardı. Bir yıl kadar bizim evimizde kiracı olarak kaldılar. O zamanlar, hayâ ve iffetine yakından şahit olmuştuk. O yıl, ortaokulda okuyordum. Birkaç sefer anlayamadığım konuları kendisine sormuş ve yakın ilgisini müşahede etmiştim.

Bir yıl sonra evlenmiş ve lojmanlara taşınmıştı. İşte esas kalplerde ve akıllarda kalıcı izler ve tesirler bırakan nur hizmetlerine, bundan sonra başlamıştı. Muhyeddin Kardeşimiz, Ankara’da Sağlık Koleji’ni kazanmış ve orada Nurları tanımıştı. Nurları tanıdıktan sonra, orta okulda derslerine giren ve zaman zaman da Üstad’ın güzel sözlerini öğrencileri ile paylaşan bu nur insanı hatırlamıştı.

Eğitim ve öğretim yılı bitince, yaz tatili için Cizre’ye döndüğü bir sırada, Nur Risalelerini Adnan ve Servet gibi yakın arkadaşlarına tanıtmış ve bu kıymetli insanın derslerde söylediği sözleri hatırlatmıştı. Sonra hep beraber bu gönül insanını ziyaret etmişler ve hizmetlerden konuşmaya başlamışlardı. İşte artık ahir zamanda beklenen bu cihanşümul Kur’an hizmeti, kadim İslam ve nur şehrimizde de başlayacaktı.

Elbette daha önceleri de ilçemizde Risale-i Nur’ları okuyanlar, ondan istifade edenler vardı. Bunlar da bu eserleri okuyor ve kendi dünyalarına, buna uygun bir şekil vermeye çalışıyorlardı. Fakat cemaati tarzda bir hizmet henüz başlamamıştı ve işte bu gönül insanının fedakarca çalışmaları ile bu hizmetler başlayacaktı.

Bu tanışma ve görüşmelerden sonra cumartesi günleri, bazı talebeleri rutin olarak nurlu sohbetlerde bulunmak için evine davet gitmeye başladı. O, evi ile birlikte gönlünün de açmıştı nurları bekleyen bu fedakar gençlere.  Ben de o sene liseye yeni başlamıştım. Bir vesile ile bir cumartesi günü ben de evine gitmiş ve bu paha biçilmez nur hazinesi ile tanışmıştım. Nurlardan bir kitabı, bana vermiş ve bir bölüm okutmuştu. Pek anlamamıştım, ağır gelmişti. Kitap okumayı çok sevdiğim ve bütün harçlığımı kitap almaya ayırdığım için bu dünyadan bir nebze de olsa haberdar olduğumdan, çok farklı bir şeylerle karşı karşıya olduğumu hissetmiştim.
(Devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum