Bediüzzaman'dan Sungur'a: 'Seni Milli Eğitim Bakanı yapalım Said'den ayrıl' derlerse

Bediüzzaman'dan Sungur'a: 'Seni Milli Eğitim Bakanı yapalım Said'den ayrıl' derlerse

Mustafa Sungur ağabeyin ilk kez yayınlanan görüntülerinde çok önemli bilgiler var

RİSALEHABER

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin merhum talebesi Mustafa Sungur ağabeyin, panel, sempozyum veya internet üzerinden iman ve Kur'an hizmetlerinin yapılmasına dair değerlendirmelerde bulunduğu video kaydı yayınlandı. 

6 Mayıs 2000 tarihli görüntülerde Sungur ağabey, Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur'ları defalarca okuduğunu belirterek, "Bu dersler ayat-ı Kur’aniye’den geldiği için terakkiye son yoktur. Bu dersler Kur’an ayetlerinden geliyor” dediğini aktarıyor.

İşte Sungur ağabeyin sözleri:

"Esaslar bu olmakla beraber tabi hizmetler alemi aynı tarz yayılırken yine tabi bazı panel gibi, sempozyum, ilanat tarzında yapıyorlar. Tabi elhamdülillah Üstadımızdan gelen şey daha feyizli, daha nurlu ona da karışmıyoruz yani. 

Bir profesör üniversitesinde Üstadı tanıtmak istiyor

"Bir üniversitede bulunan bir profesör kendi bulunduğu beldede yani üniversitesinde Üstadı tanıtmak istiyor. Ruhu canla tabi dua edelim, Allah kabul etsin kardeşim. O da neşretsin Risale-i Nur’u. Nitekim oluyor da öyle duyuluyor. Onlar sonra Risale-i Nur okuyorlar. Sonra bir araya gelip ders yapalım diyorlar. Toplanarak Üstadı dinleyelim tarzında gibi. Böyle bir şeyler hasıl oluyor. Ve matluba da muvafık oluyor. Elhamdülillah devam ediyor, her yer böyle. 

Sungur gel seni Milli Eğitim Bakanı yapalım ama Said’den ayrıl

Şimdi mesela bakın ben size bir şey anlatayım bu vesileyle. Yani vaziyete hem mazur hem mecburuz. Nasıl Üstad bize böyle şey derdi. Bazı yemin var ya ahd. Evvela kendisi böyle yapar, vesaire. Sonra bize geçer, mesela Zübeyir Ağabey’e… Üstad böyle ciğerimizi okur gibi iyice hem ders hem terbiye öyle. Mesela, "Sungur" derdi. "Sana deseler Sungur gel seni maarif vekili (Milli Eğitim Bakanı) yapalım. Yine Risale-i Nur’a çalış. Ankara’da yine Risale-i Nur’u neşret. Ama Said’den ayrıl. Yani Allah Allah bu ne demek? Demek Üstad daha yaşayacak 50-60 sene. Öyle ya hem Risale-i Nur’a çalış yine Risale-i Nur’u neşret. Yine dersler yap ama Said’den ayrıl. Hakikaten bu ne demek ya? Aynen böyle ders verirdi. 

Üstad onları neşriyatta istihdam etti

Onun için biz Üstadımızın dar-ı bekaya irtihalini hiç düşünemedik yani. Hiç hatırımızdan hayalimizden geçmiyor. Öyle zannediyoruz yani. Demek ona mahsus onun bir şeyi var ya. Üstadın da vazettiği bir tarz. O devam edecek yani. Nurun umumi şeyinden istifadeyle beraber ama ayrıca da böyle yanında bulunanların hizmet ve tarzı devam ediyor demektir yani. Biz onun için neşriyatla dikkat ederseniz Ankara’da Said Özdemir; İstanbul’da Ahmed Aytimur, Fırncı… Neşriyata neden taraftar girdik? Üstad zamanında Üstad onları neşriyatta istihdam etti yani. Üstad zamanındaki o şey devam etsin yani. Madem Üstad onlara itimat etti vesaire. Bu yakinen böyledir elhamdülillah. Bu mana var. Neşrediyorlar. Bazı cüz’i şeyler olsa bile devam ediyor. Dersler de öyle hakeza. 

Videoyu izlemek için TIKLAYINIZ

Üstadın internete, bilgisayara müsaadesi var demektir bundan ölçü çıkarıyoruz

Bununla beraber dünyaca bilinen internet Üstad zamanında yoktu. Bilgisayar yoktu. Var mıydı onlar? Yok yani. Ama ne vardı? Teyp, dönerli. Ondan gördünüz mü? Rahmetli Atıf Ural, Ceylan ders okumuşlar vesaire. Hazreti Üstad tefsir de okuttu böyle Ceylan’a. Bir ders okuttu ve onu yemek yerken açardı böyle. Hatta Hüsrev Abi’ye gittik. Mektubunu okutmuştu ona. Osman Nuri Efendi’nin. Dedi: Hüsrev, sanki Osman Nuri dirilmiş gibi böyle ders okuyor. Bundan şimdi Üstadın herhalde internete, bilgisayara kadar müsaade var demektir yani. Bundan ölçü çıkarıyoruz. Üstad bunları dinler ama bir günde 3 vakit ders yapardık daima. Sabah dersi bazen uzar. Bir de Üstad bizi böylece takip eder. Defalarca böyle fiilen. Bunları da bilmek lazım Elhamdülillah. 

Bu dersler ayat-ı Kur’aniye’den geldiği için terakkiye son yoktur

Hatta bir gün, bir hatıra, böyle ders okuyoruz. Üstadımız böyle yatakta doğrulmuş yatıyor. Birkaç yastıkla. Yarım oturuyor böyle. Dinliyordu birden doğruldu. Dedi: “Kardeşlerim, siz sağlam gençsiniz, hafızanız sağlamdır. Benim hafızam biraz zedelenmiş. Ben yemin ediyorum ki şimdi bu dersi yeni görmüş gibi istifade ettim, ders aldım. Halbuki ben bu dersi şimdiye kadar 10 bin defa okumuşum” dedi. Ama bu deme biraz hafızam şey etmiş falan ona yordu yani. Ama birkaç gün sonra dedi ki “Hani ben size böyle, böyle demiştim ya bu dersler ayat-ı Kur’aniye’den geldiği için terakkiye son yoktur. Bu dersler Kur’an ayetlerinden geliyor.” 

Öyle yani elhamdülillah. Onun için bak kendi müellifi kendi yazdığını böyle dinliyor, ders alıyor, ders aldım diyor. Zaten en çok Üstad okumuş. Ben duydum böyle bir şey var. En çok ben okuyacağım, benden fazla okuyan olmayacak gibi yani. Latif bir sözü var Üstadımızın. İşte böyle kardeşler. Elhamdülillah her yerde neşrediliyor. 

Videoyu izlemek için TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum