Bediüzzaman: Sıdk ve ciddiyet kesildiği anda, o ahlâk-ı âliye kurur

Bediüzzaman: Sıdk ve ciddiyet kesildiği anda, o ahlâk-ı âliye kurur

Ahlâk-ı âliyenin, hakikatin zeminiyle olan rabıta-i ittisali ciddiyettir

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin ŞUÂÂT RİSALESİ adlı eserinden bölümler.)

Birincisi: لَيْسَ الْكَحْلُ كَالتَّكَحُّلِ 1 kaidesine binaen sun'î ve tasannuî olan birşey ne kadar mükemmel olsa da, tabiî yerini tutmadığından; hey'atının feletâtını, muzahrefiyetini imâ edecektir.

İkincisi: Ahlâk-ı âliyenin, hakikatin zeminiyle olan rabıta-i ittisali ciddiyettir. Ve deveran-ı dem gibi hayatlarını idame eden ve imtizaçlarından tevellüd eden haysiyet, kuvvet veren ve heyet-i mecmuasına intizam veren yalnız sıdktır.

Evet, şu rabıta olan sıdk ve ciddiyet kesildiği anda, o ahlâk-ı âliye kurur ve hebaen gidiyor.

Üçüncüsü: Umur-u mütenasibede temayül ve tecâzüb; ve eşya-yı mütezadda tenafür ve tedâfü kâide-i meşhûresi maddiyatta nasıl cereyan ediyor, mâneviyat ve ahlâkta dahi cereyan eder.

Dördüncüsü: لِلْكُلِّ حُكْمٌ لَيْسَ لِكُلٍّ 2 Mecmuda bir kuvvet ve hasiyet var ki, eczada bulunmaz.

Dipnot-1: Fıtrî karagözlülük, sunî (yapma) karagözlülük gibi değildir.
Dipnot-2: Bütünde bulunan hüküm, o bütünün hiç bir ferdinde tek başına yoktur.