Bediüzzaman: Onları canlandıran emeldir ve bizi öldüren yeistir

Bediüzzaman: Onları canlandıran emeldir ve bizi öldüren yeistir

Görülmüyor mu ki, en hürriyetperver maskesini takan, elini uzatıp arıyor. Nerede Hıristiyan bulsa hayat veriyor...

Risale Haber-Haber Merkezi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Sünûhat adlı eserinden bölümler)

BİRİNCİ SEBEP: Umum Hıristiyanın kilisesi ve mâden-i hayatı olan Avrupa’nın vaziyet-i fıtriyesidir. Zira dardır, güzeldir, demir madenidir, girintili çıkıntılıdır. Deniz ve enharı bağırsaklarıdır, bâriddir.

Evet, Avrupa küre-i zeminin hums-u öşrü iken, nev-i beşerin bir rub’unu letâfet-i fıtriyesiyle kendine çekmiş. Hikmeten sabittir ki, efrad-ı kesirenin içtimâı, ihtiyacatı intaç eder. Görenek gibi çok esbabla tekessür eden hâcât, zeminin kuvve-i nâbitesine sığışmaz. İşte şu noktadan ihtiyaç, san’ata ve merak ilme ve sıkıntı vesait-i sefahete hocalık edip tâlime başlarlar.

Evet, fikr-i san’at, meyl-i mârifet, kesretten çıkar. Avrupa’nın darlığı ve deniz ve enharı olan vesait-i tabiiye-i münakale içinde dolaşması sebebiyle, tearüf ticareti, teavün iştirak-i mesaiyi intaç ettikleri gibi, temas dahi telâhuk-u efkârı, rekabet de müsâbakatı tevlit ederler. Ve bütün sanayiinin mâderi olan demir madeni, kesretle içinde bulunduğundan, o demir, medeniyetlerine öyle bir silâh-ı kuvvet vermiştir ki, dünyanın bütün enkaz-ı medeniyetlerini gasp ve garat edip gayet ağır bastı, mizan-ı zeminin muvazenetini bozdu.

Hem de herşeyi geç almak, geç bırakmak şanından olan burudet-i mutedilâne, sa’ylerine sebat ve metanet verip, medeniyetlerini idame etmiştir. Hem de ilme istinatla devletlerinin teşekkülü, mütekabil kuvvetlerinin tesadümü, gaddarane istibdatlarının iz’âcâtı, engizisyonane taassuplarının aksülâmel yapan tazyikatı, mütevazi unsurlarının rekabetle müsabakatı, Avrupalıların istidatlarını inkişaf ettirip, mezâyâ ve fikr-i milliyeti uyandırdı.

İKİNCİ SEBEP: Nokta-i istinattır. Evet her bir Hıristiyan başını kaldırıp, müteselsil ve mütedahil maksatların birine el atsa, arkasına bakar ki, istinat edecek, kuvve-i mâneviyesine daima imdat edip hayat verecek, gayet kavî bir nokta-i istinat görür. Hatta en ağır ve büyük işlere karşı mübarezeye kendinde kuvvet bulur.

İşte, o nokta-i istinat, her taraftan ellerini uzatan dindaşlarının uruk-u hayatına kuvvet vermeye ve İslâmların en can alacak damarlarını kesmeye her vakit âmade ve dessas, medenî engizisyon taassubuyla, maddiyunun dinsizliğiyle yoğrulmuş ve medeniyetlerinin galebesiyle mest-i gurur olmuş bir müsellâh kitlenin kışlası veya büyük bir kilisesi olan Avrupa’nın medeniyetidir.

Görülmüyor mu ki, en hürriyetperver maskesini takan, (İ.G.) elini uzatıp arıyor. Nerede Hıristiyan bulsa hayat veriyor. İşte Habeş, Sudan. İşte Tayyar, Artuşi. İşte Lübnan, Huran. İşte Malsor ve Arnavut. İşte Kürt ve Ermeni, Türk ve Rum, ilâ âhir...

Elhasıl: Onları canlandıran emeldir ve bizi öldüren yeistir. Meşhurdur ki, biri demiş: “Eğer bir nokta-i istinat bulsam, küre-i zemini yerinden oynatırım.” Bu faraziyede acip bir nokta vardır. Demek, bu küçücük insan, nokta-i istinat bulsa, küre gibi büyük işleri çevirebilir.

Devam edecek

ÖNCEKİ BÖLÜMLER

Bu Osmanlı ülkesinde büyük bir parlak nur çıkacak 

Cemaat-ı İslâmiye nazarını Kur’ân’a çevirmeli

Bir şahıs, kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez Millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez

Filân adam fenalık etti, belâsını buldu

'Tanışın diye sizi milletlere ayırdık' ayeti böyle anlaşılmalı

Kudret çıkarıyor, kader giydiriyor, inayet besliyor

Küremiz hayvana benziyor, âsâr-ı hayatı gösteriyor

'Şehitlere ölü demeyin onlar diridir' ayetini Bediüzzaman böyle açıklıyor

'Kim masum birisini öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir' ayeti hakikattir

İhtirasına mani herşeyi, dünyayı ve insanları mahvetmek ister

Öyle zaman olur ki, bir kelime bir orduyu batırır

Sıfatın delâletinde şek var; imanın vücudunda da yakîn var

İnsan, bir taşın, hiçbirşeyin yaratılmasına muktedir olamaz

Hararette meratip, burudetin tahallülüyledir

Cemaat ferde rüçhanı olamaz

Haşirde bütün ruhların yaratılması bir sineğin yaratılmasından daha ağır olamaz

'Allah’ı bırakıp da birbirimizi rab edinmeyelim' ayetinin bir nüktesi

'Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çıkarıyor' ayetinin farklı bir tefsiri

Bir şahs-ı muhteris intikamla demiş ki

Ümmet-i İslâmiyenin ahkâm-ı diniyede gösterdiği ihmalin en mühim sebebi

Halkın nazarını doğrudan doğruya Kur’ân’a çevirmenin üç yolu vardır

Hak olan dört mezhebe böyle bakmak birliği yaralar

Bu İslam devletini öldürücü darbelere rağmen din hissi muhafaza etmiştir

Havf ve zaaf tesirat-ı hariciyeyi teşcî eder

Biz incinirken âlem-i İslâm ağlıyor

Beşer esir olmak istemediği gibi, ecîr olmak da istemez

İslâmiyet, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek dünya barışını sağlayacak

Bir adam dört şeye muhtaç iken şimdi yüz şeye muhtaç ve fakir

İşte Şeriat-ı Ahmediyenin (asm) emrettiği medeniyet

Şark husumeti zâil olmalı, garp husumeti bâki kalmalı. Çünkü...

Hangi fiilinizle kadere fetvâ verdirdiniz ki, şu musibetle hükmetti?

'Din namına meydana çıkmak lâzım' diyenlere Bediüzzaman'ın cevabı

Hayvanın aksine insanda meyl-i zulüm hadsizdir

Haccın ve ondaki hikmetin ihmali gazap ve kahrı celb etti

Fıtrî meyelan, mukavemet-sûzdur

Erkeklerin karılaşması, karıların erkekleşmesine sebeptir

İslâmiyete karşı kinini ve hiss-i intikamını bu şüphe ile icra eder

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.