Bediüzzaman kendisine kavun getiren küçük Şükran'a bir küp vermişti

Bediüzzaman kendisine kavun getiren küçük Şükran'a bir küp vermişti

Son Şahitlerden Şükran Çalışkan ablayı vefat yıldönümünde rahmetle anıyoruz

RİSALEHABER

Bediüzzaman Said Nursi hazretleri ile görüşen Son Şahitlerden Şükran Çalışkan ablayı vefatının ikinci yıldönümünde rahmetle anıyoruz.

1938’de Afyon-Emirdağ’da doğan Şükran Çalışkan Ceylan Çalışkanın amcasının kızı. Annesini yedi yaşında kaybeder, 1952’de 14 yaşında da babası Abdullah Çalışkan’ı kaybeder. Babasını kaybettikten sonra Üstad onunla bir baba gibi ilgilenir ve acısını bir nebze gidermeye çalışır.

Amcası Osman Çalışkanın oğlu, Üstadın talebelerinden İhsan Çalışkan ile 1954’te evlenir. 

Şükran Çalışkan, çocuk yaşta babası ile Bediüzzaman Hazretlerine yaptığı bir ziyareti Risale Haber'e şöyle anlatmıştı:

İri bir kavun seçtim

Bir gün babam eve bir araba (Payton) kavun-karpuz almıştı. Onları eve taşırken içinden güzel, iri bir tane seçtim, aldım bir kenara taşıdım, kucağıma aldım ve oturdum. Babam ve diğer çocuklar içeri taşıyorlar. 
 
Babam bir ara bana baktı benim iri bir kavunla yere oturmuş olduğumu görünce, “Şükran-kızım onu ne yapacaksın” diye sordu. Ben güldüm. “Keselim mi? Onu yemek mi istiyorsun?”…  “Yok” dedim. Gene bir şey söylemedim. Onlar hepsini taşıdılar. Babam gene geldi. “Kızım onu ne yapacaksın?” diye tekrar sordu. Ben “bunu Hoca Efendiye götüreceğim” dedim. “Peki” dedi “getir onu saklayalım daha sonra götürelim…” Babam yıkadı, sildi, kaldırdı. 
 
Ertesi gündü sanırım “hadi giyin de götürelim” dedi. Babam aldı beyaz bir kağıda sardı birlikte götürdük. Eve varıp kapıyı çaldığımızda Ceylan abi kapıyı açmıştı. Babam “Ceylan, Üstadı ziyaret edeceğiz, müsaade var mı?” dedi. O da “bakıyım amca, görüşeyim kabul ederse...” dedi. Sonra gitti görüştü geldi. “Buyrun amca” dedi. 

Biz çıkarken baktım bir küp getirdi bize verdi

Girdik içeriye… Babam, “Efendim bu bizim Şükran’ın size teberruudur, Şükran bunu size vermek istedi.” Güldü mübarek… “Maşallah!.. Barekallah!...” dedi. Başka şeyler de söylemişti ama ben anlamıyordum, hem çocuktum hem de şivesinin farklılığından anlamıyordum.
 
Sonra biz çıkarken baktım bir küp getirdi bize verdi. Ağzı sıkı sıkı bağlı bir küp. Meğer içinde bal varmış onu bize verdi. Babam “olmaz alamam” dediyse de “çocuklar yiyecek” dedi.

O zaman annem hayatta değildi. Annem ikizlere hamile olmuş, doğururken vefat etmişti. Üvey annem vardı. Biz balı aldık eve geldik. Babam küpü boşalttı başka bir kaba ve götürdü kendisine verdi. Bu şekilde sürekli gidip geliyordum. Biraz büyüdüğümde de yemek götürüyordum.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum