Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Abdulkadir ÇELEBİOĞLU

Üstâd Bediüzzaman ve Muallimlik

“Bir gün Üstâd dedi: "Memuriyete müsaadem yok, sadece üç şartla müsaadem var:

1. Memuriyeti Risale-i Nur'a, dine, imana hizmete vesile yapacak.

2. Memuriyeti dürüst yapacak, aldığı maaşı helâl ettirecek, doğruluktan ayrılmayacak.

3. Aldığı maaşı iktisatla sarf edecek, zarurî masraflarına sarf edecek.

Bu üç şartı yerine getirenlere memuriyeti müsaade ediyorum."
(Nakleden: Abdullah Yeğin Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 1, s. 18)

***

“[Üstâd Bediüzzaman] derdi ki: "Ben bugün dindar bir muallime, eski zamanın velileri gibi bakıyorum. Çünkü eskiden bir çocuğun terbiyesini ebeveynleri yapardı, bugün ise daha çok muallimler yapıyor. Ve o masum çocuk, hocasından gördüğünü mıknatıs gibi çeker. Onun için dindar bir muallim alâ-yı illiyyinde, dinsizi de esfel-i sâfilindedir; ortası olamaz. Ya minarenin başındadır ya da dibindedir."
(Nakleden: Bayram Yüksel Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 1, s. 77)

***

“[Üstâd Bediüzzaman] içimizde bulunan Ticaret Lisesi'nde okuyan iki talebeye doğru döndü ve onlara hitaben: "Sizler, yarın muallim olacaksınız. Eğer talebelerinizin imanını kurtarırsanız, onların alâ-yı illiyyîne çıkmalarına sebep olursunuz. Bunu yapmazsanız esfel-i sâfilîne düşerler. Birincisinde mükâfat. İkincisinde ise mücâzat kazanırsınız. Eskiden bu vazifeyi hocalar yapıyordu. Şimdi sizlere kaldı. Bu şuurla çalışın..." dedi.”
(Nakleden: Rasin Tekeli Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 2, s. 436)

***

“Üstâd Hazretleri bizim mekteplere muallim olacağımızı anlamış olmalı ki: "Muallimler için alâ-yı illiyyîn veya esfel-i sâfilîn vardır, ortası yoktur. Şimdi ailede ana-baba evladına lüzumlu ulûm-u diniyeyi öğretemiyor. Mektepler de öyle. Onun için vazife muallimlere düşüyor..." buyurdu.”
(Nakleden: Selahaddin Durdu Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 2, s. 511)

***

“[Üstâd Bediüzzaman] "Ben imanlı bir muallimi evliya mertebesinde görüyorum." [dedi].”
(Nakleden: İrfan Haspolatlı Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 3, s. 228)

***

“[Üstâd Bediüzzaman] "Muallim iki türlüdür: Birisi minarenin șerefesi gibi yüksektir. Diğeri kuyunun dibindedir." [dedi]”
(Nakleden: Hüseyin Tamer Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 5, s. 194)

***

“[Üstâd Bediüzzaman'a, muallimliği bırakıp imamlığa geçmek istediğimi söyleyince] "Muallimliğe devam et, daha hayırlı olacak inşâallah." [dedi].”
(Nakleden: İhsan Ertem Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 6, s. 188)

***

“[Üstâd Bediüzzaman] "Ben iki meslek erbabına çok kıymet veririm; biri doktorlar, diğeri de muallimler. İmanlı muallimler körpe dimağlara imanı, İslâm'ı yerleştirirler. Doktorlar da insanların en muzdarip zamanlarında insanların mütesellisidir." [dedi].”
(Nakleden: Mustafa Ramazanoğlu Ağabey, Ağabeyler Anlatıyor - 7, s. 253)

Hazırlamış olduğumuz "Üstâd Bediüzzaman Diyor Ki!" çalışmasından derlenmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum