Bediüzzaman: İdarede kuvvet kanunda olmalı ve ilimde de kuvvet hakta olmalı

Bediüzzaman: İdarede kuvvet kanunda olmalı ve ilimde de kuvvet hakta olmalı

Mektep ve medrese ve tekye, te'yid-i münasebet ile o kasr-ı âli-yi İslâmiyenin birer açık kapılı odası gibi

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 12

İkinci Madde:

Maarif-i İslâmiye ordusunun fırkaları olan ehl-i medrese ve ehl-i tekye ve ehl-i mektebin ifrat ve tefrit ile birbirlerini tadlîl ve techîl ile hâsıl olan ve ahlâk-ı İslâmiyeyi esasıyla sarsan ve aheng-i terakkiyi ihlâl eden tebâyün-ü efkârlarını ve tehalüf-ü meşariblerini izâle; ve efkârı tevhid, meşaribi takrib zarurîdir.

Nasıl ki; cesim bir fabrika-yı muntazamanın ve bir kasrın odalarının kapıları birbirine açılıyor, bir maksada hizmet eder.

Kezalik, mektep ve medrese ve tekye, te'yid-i münasebet ile o kasr-ı âli-yi İslâmiyenin birer açık kapılı odası gibi olmak ve salonu da hükûmet olmak zarurîdir. Tâ herbiri diğerinin noksanını tekmîl ile kâide-i taksîm-ul-mesaî tatbik edilsin.

Te'yid-i münasebet şöyledir ki: Mekâtib-i âliyede hakaîk-i İslâmiyeyi berâhin ile okutmak ve medreselerde fünûn-u lâzime-i medeniye, eski hükemânın bataklığına bedel tedrîs olunmak ve tekyelerde de mütebahhirîn ulema bulunmaktır.

Üçüncü Madde:

Devlet-i ilmiyede meşrûtiyet-i ilmiyeyi te'sis etmektir. Tâ ki, efkâr-ı umumiye-i ilmiye feveran ile, ağraz ve enaniyet ve evhâm ve şübehatı bel' etsin. Zîra herbir âlim, kendi fikrini herkese kabul ettirmekle taklid yolunu açmak ve taharri-i hakikatın yolunu seddetmekle bir nev'i istibdâd-ı ilmiye yapıyor.

Elhâsıl:

İstibdad gerek idarede gerek ilimde olsun, semerât-ı sa' yi istihlâkla istikbale istidbâr ediyor. İdarede kuvvet kanunda olmalı. Ve ilimde de kuvvet hakda olmalı. Yoksa istibdad hükümferma olur.