Bediüzzaman hem dünyevi, hem de uhrevi estetiği birlikte verir

Bediüzzaman hem dünyevi, hem de uhrevi estetiği birlikte verir

Prof. Dr. Himmet UÇ’un kaleminden “Kur’an Estetiği” Risale-i Nur estetiği ile Kur’an estetiği arasında bir bağ kuruyor.

Risale Haber – Haber Merkezi
 
Risale-i Nur ve Edebiyat alanında çalışmaları ile öne çıkan Prof. Dr. Himmet Uç’un yeni kitabı Risale-i Nur ekseninde Kur’an Estetiği, Merak Yayınlarından çıktı. 
 
Kur’an-ı Kerim’in estetik kavramlarının ve Kur’an’ın estetik bakışını en ideal şekilde yansıtan bir kaynak olarak Risale-i Nur ekseninde ele alındığı kitap bu alanda yayınlanmış en kapsamlı eserlerden birisi olmaya aday. 
 
İslam dünyasının estetik terminolojisini oluşturamadığını, batının estetik anlayışına ait terminolojisinin ise Kur’an estetiği için yetersiz kaldığını belirten Uç, kitabın ortaya çıkış aşamalarını kitabın önsözünde anlattı. 
 
 
Prof. Dr. Himmet Uç’un kaleme aldığı, Kur’an Estetiği ile ilgili ön sözü şöyle;
 
Kur’an’ın estetik kavramları, estetik yapısı ile ilgili çalışma yok gibi. Bu konuyu çalıştığımda Diyanet İşleri Başkanı Sayın Görmez’e bahsi açmıştım. O da, böyle bir araştırma ve etüdün ortaya çıkmasının çok önemli olacağını söyledi. Bediüzzaman‘ın Risale-i Nur’u, Kur’an’ın estetik bakışını en ideal şekilde veren bir külliye. İslam dünyası maalesef bir estetik terminoloji oluşturamamıştır. 
 
Çalışmamda, Batı estetiğinin terminolojisini benimsedikten sonra onunla Risale-i Nur estetiği ve Kur’an estetiği arasında bir bağlantı kurmaya gayret ettim. Başardığımı zannediyorum. Batının estetik kategorileri ve unsurları, Kur’an estetiğinin bütün özelliklerini yansıtmıyor, bu yüzden çalışmamda bazı yeni kategoriler buldum, bir estetik düzen için sistem belirledim. Bugüne kadar yaptığım otuza yakın çalışma içinde bu eser, hepsinden daha yorucu ve belirleyici olmuştur. 
 
Önce Kur’an ayetlerindeki güzellikle ilgili değerlendirme ve kriterleri tesbit ettim, daha sonra Risale-i Nur ile Kur’an arasındaki yansımaları belirledim. Batı estetik ve sanat felsefesi kitapları okudum, kırka yakın estetik ve sanat felsefesi kitabından nasıl bakacağım konusunda bir metod elde ettim, sonucunda bu eser çıktı. Yüzü aşkın bahis içinde Bediüzzaman, Risale-i Nur, Kur’an estetiği ile birlikte batı estetiğinin de esaslarını ortaya koydum. Bu kitap, aynı zamanda uygulamalı estetik dersleri kitabıdır, batı estetiğini uygulamalı olarak anlatır, örnekler vererek bir estetik bakış ortaya koyar. Bir yanıyla da bir sanatçı gözün, dünyaya, Kur’an ve Risale-i Nur’a göre bakışını resmeder. Risale-i Nur, bir sanat felsefesi ve estetik kitabıdır. Bunu ancak estetik okuyanlar anlayabilir. Kur’an da Bediüzzaman da güzelliklere kayıtlı yaşayan ve onlar üzerinde düşünen bir insan portresini ortaya çıkarırlar. Bediüzzaman’da ibadet, görsel kaynaklıdır, seyrederek tapınmak onun ana temalarındandır. 
 
Hristiyan sanatı, İncil ile hiçbir zaman bağlarını koparmamıştır. Büyük batılı ediplerin kitapları, hristiyanlıktan temalar alır ve onları işlerler. Hugo, ünlü eserinde bir papazın bakış açısı ile kitabını şekillendirir, kahramanın dünya görüşünü ve mücadelesini onun telkinleri belirler. Proust, Kayıp Zamanın Peşinde isimli eserinde özellikle birinci cildinde kliseyi, Hz İsa’yı, Din aşkını uzun uzadıya anlatır. Flaubert’in Emma’sı, dini hislerinin zayıflığından dolayı hayatını kendine zehir eder. Zola’ın dine kayıtsız kahramanları, hiç de mutlu olamazlar. Bizde ise, Tanzimattan sonraki edebiyatımız dine kapılarını kapatmıştır. Tanzimatçılar romantik değerlere bağlı insanlardı, Namık Kemal, Ziya Paşa ve benzerleri dini, temalarından eksik etmediler. Ama Servet-i Fünun ile birlikte edebiyatçılar, bilinçli bir şekilde mukaddes kitaptan koptular. Meşrutiyet, Cumhuriyet dönemleri ise kitabın artık sanki bir cüzamlı gibi düşüncelerden sürüldüğü dönemlerdir. Akif, Arif Nihat, Karakoç, Yahya Kemal gibiler Cumhuriyet edebiyatının özel kahramanları idiler. Bediüzzaman, edebiyat ile dini özgün biçimlerde anlatan bir eserler külliyesi ortaya çıkardı, edebiyatın anlatım biçimlerini dini mesele ve temalara uyguladı, bu yüzden büyük yasaklara rağmen okundu, okunuyor ve okunacak. Kur’an’ın liselere ders olması bir büyük değişme adeta bizim düşünce rönesansımızdır. Bu yüzden bu çalışmamız, bu değişimden cesaret alarak ortaya çıkmıştır.
 
Çalışmada sanat metinlerinin yerini, ilahi sanat metinleri almıştır. Sanatkar’ın, hem beşeri sanatın sanatkarı, hem de ilahi sanatın sanatkarı olan Allah’ın sanat eserlerine bakışı ve sanatına insanların bakışı verilmiştir. Çalışmada estetik ve sanat eserleri galerisinin yerini, kainat ve yeryüzü almıştır. Bediüzzaman hem dünyevi, hem de uhrevi estetiği birlikte verir, önce kuralları verir sonra onu Tanrısal estetiğe uygular. Bediüzzaman’ın eserleri hem beşeri, hem de uhrevi estetiğin esaslarını ve uygulamalarını verir. Beğeni, estetiğin önemli bir unsurudur, sanat eserleri karşısında seyirci ve yorumcu onları görür ve değer hükümleri verir. Bu beğeniye Bediüzzaman takdir ve tahsin der ve insanın bu güzel sanat eserleri ile süslenmiş olan kainatta bütün güzelliklere karşı ilgi duyan, onları değerlendiren bir sanatçı mizaçlı insan olmasını kurgular.
 
Kur’an da süs ve tezyin kelimeleri, insanı dünyadaki süslere ve tezyinata bakmasını örgütler, ki süs ve tezyinat; insana güzel işleri yapmayı salık verir. “Maalalardi ziyneten leha“ diyerek, dünyayı süslediğini söyleyen Allah, insanların ”ahsene amela” güzel şeyler yapmasını ister. Güzel süslemek ve donatmak insanları da güzel şeyler yapmaya teşvik eder. Yine Kur’an da Muhsinler yani işini hem güzel, hem de iyi yapanlar için tekrarlanan bir leitmotif vardır. “Biz Muhsinleri böyle ödüllendiririz” der, Allah. Bu iyi ve güzel şeylere, insanları örgütler. Allah, yorumları da insanların iyi yapmasını ister, “ahsene tevila” der. Bu, çok uzun bir bahistir. Yani Allah her zaman hüsün kelimesinden doğan güzellikleri, güzelliklerle karşılar. Dünyayı anlatırken, kozmik varlıklara bakarken, bakmayı örgütler, “arzın ve semanın derinliklerini bakın“ diyen, Kur’an’ın estetik düzeni, zengin bir düzendir. Çalışmamız, böyle boş bir alanda ilk çalışma özelliğini taşır. Daha mükemmel çalışmalar talebi ile... 
 
Bu çalışmamda beni, estetik okumaya teşvik eden Hocam, Prof. Dr. Orhan Okay’a teşekkür ederim, o yüzden Risale-i Nur ve Kur’an-ı Azimüşşanı o dokuya göre okudum. Nazmı celili sadece Yasin okumakta ve ölülere Fatiha bağışlamakta kullanan toplumumuza, bir armağandır kitabım!
 
Prof. Dr. Himmet UÇ
 
 
 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum