Bediüzzaman: Eyvah! Kalbim ne kadar bozulmuş!

Bediüzzaman: Eyvah! Kalbim ne kadar bozulmuş!

Maraz-ı Vesveseye Müptelâ Olanlara Derstir

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin NURUN İLK KAPISI adlı eserinden bölümler.)

Maraz-ı Vesveseye Müptelâ Olanlara Derstir

Ey maraz-ı vesvese ile müptelâ! Bilir misin vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Sen ona ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet vermezsen söner. Demek büyük nazarla baksan büyür, küçük görsen küçülür. Korksan, ağırlaşır, hasta eder. Korkmasan, hafif olur, hafî kalır. Mahiyetini bilmesen devam eder, bilsen gider. Öyleyse, bu marazın devasından "Beş Vechini" beyan edeceğim. Belki, sana da şifa olur. Zira cehil onu dâvet eder. İlim onu tardeder.

İkinci vecih: Budur ki; mânâlar, kalbden çıktıkları vakit, çıplak olarak çıkarlar ve çıplak olarak hayale girerler. Sûretleri, hayalde giyerler. Hayal ise, her vakit bir sebep tahtında bir nev'i sûretleri dokur. Ehemmiyet verdiği şeylerin sûretlerini yol üstünde bırakır. Hangi mânâ geçse, ona giydirir. Ya takar, ya bulaştırır, ya perde eder. Eğer mânâlar münezzeh ve temiz iseler, sûretler mülevves ve rezil ise, giymek yoktur; fakat temas vardır. Vesveseli adam, teması telebbüsle iltibas eder: "Eyvah" der. "Kalbim ne kadar bozulmuş. Bu hisset-i nefis beni matrud eder."

Bu yaranın merhemi ise, ey bîçare! Bak, nasıl ki namazın edeb-i nezihanesinin vesilesi olan zâhirî taharete, batnın bâtınındaki necaset tesir etmez. Öyle de, maâni-i mukaddesenin suver-i mülevveseye mücavereti zarar etmez.

Meselâ, sen, âyât-ı İlâhiyeyi tefekkür ediyorsun. Birden bir maraz veya bir iştah veya bevl gibi müheyyiç bir hal şiddetle senin hissine dokunur. Elbette hayalin, deva-yı illet ve kaza-yı hacet levazımatını görecek ve onlara münasip süfli sûretleri nescedecek. O süfli sûretlerin ortalarından geçecek olan maâni-i mukaddeseye ne televvüsü var, ne zararı var, ne hatarı var ve ne de beis var. Yalnız hatâ, hasr-ı nazardır. Zann-ı zarardır.