Bediüzzaman elli iki ülkeye Risale-i Nur göndermiş çünkü

Bediüzzaman elli iki ülkeye Risale-i Nur göndermiş çünkü

‘Barla Lahikası Sempozyumu’ için bulunduğumuz Barla’da Turhan ağabeyle görüştük.

Röportaj: Ömer Çelebi
RİSALEHABER - ÖZEL

35 yıldır Isparta’da iman ve Kuran hizmetleri ile alakadar olan Turhan Örnekçi ağabeyin Risale-i Nur hizmetlerinde çok büyük gayretleri var. 1980 ihtilal döneminde geldiği Isparta’da Bayram Yüksel ağabeyle tanışmış ve onunla birebir hizmet etmiş…

Turhan Örnekçi ağabey, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinden… Liseyi Kars’ta okurken bir ağabeyin vesilesi ile Risale-i Nur’ları tanımış ve 1980 yılında Üniversite okumak için geldiği Isparta’da ise iman ve Kuran hizmetleri ile alakadar olmaya başlamış ve o yıllardan beri hâlâ Isparta’da ikamet ediyor.

Röportajın ilk kısmını okumak için TIKLAYINIZ

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİ 1953 SENESİNE KADAR HEP TEK YAŞARDI

- Bediüzzaman Hazretleri birçok ile sürgün ediliyor. Barla hayatından sonraki dönemlerde Isparta’da durum nedir?

Üstad, 1934 yılına kadar Barla’da ikamet ediyor. Telif dönemi elle başladıktan sonra teksirle çoğaltılmayı başlanıyor tabi bu dönemde üstadımız yine Isparta’da. Üstad, Eskişehir, Kastamonu, Denizli ‘ye gidiyor sonra tekrar Isparta’ya dönüyor ve Risale-i Nur’un tatbik dönemi yine Isparta’da oluyor yani üstadımız 1953 senesinden sonra Isparta’yı yine merkez hale getiriyor.

- Bediüzzaman Hazretlerinden bahsedelim. Hep yalnız mı yaşardı?

Akşam namazından sonra diğer günün öğle vaktine kadar kimseyle görüşmezdi. 1953 yılına kadar hep tek başına yaşardı ama 1953 yılından sonra ilk defa Emirdağ’da talebelerini yanına almaya başlıyor. Tatbik dönemi başlayarak talebe yetiştiriyor.

RİSALE-İ NUR’UN İLK TALEBELERİ HİZMETTE FEDAKARANE VE GAYRETLE KOŞTURMUŞLAR

- Tatbik döneminde neden talebe yetiştiriyor?

Vefatından sonra onlar devam edecekti hizmetine. Hatta vasiyetnamesinde; ‘Ben ölsem ve hayatta şuursuz kalsam hizmetimin tarzını bilerek devam ettirsinler’ diyor ve yanındaki birkaç talebeyi mutlak vekil ve varis tayin ediyor.

- Yetiştirdiği talebelerle ilk yazıldığı dönem talebeler arasındaki fark nedir?

İlk talebeler yani ağabeyler hizmette fedakârane ve gayretle koşturmuşlar, canla-başla çalışmışlar ancak bu vekil ve varis bıraktıkları ağabeyler kadar Risale-i Nur’a hakim olamamışlar. Çünkü Üstad onları tatbik döneminde kendisine mutlak vekil ve varis olmaları için yetiştiriyor.

ÇOĞU YERDE NUR DERSANELERİNİN AÇILMASINDA BAYRAM YÜKSEL AĞABEY ÇOK TEŞVİK ETMİŞTİR

- Isparta’ya ne zaman geldiniz ve geldiğinizde hangi ağabeyler vardı?

1980’de Isparta’ya geldim. Biz daha çok Isparta’da iken Bayram Yüksel ağabeyle beraberdik. Ben geldiğimde Bayram ağabeyin geleli iki sene olmuş daha önce Ankara’daymış. 17 sene beraber olduk.

- Bayram Yüksel ağabeyden bahsedebilir misiniz?

Bayram ağabey Risale-i Nur’un meslek ve meşrebini sıkı tutardı. Mesela Mustafa Sungur ağabey Risale- Nur’un ilmi yönünü çok iyi bilirdi, Risale-i Nur’a çok hakimdi, ders yapardı. Bayram ağabey ise hizmet tarafı ve tatbikat tarafı ile daha çok ilgilendirdi. Vakıf yetişmesine çok önem verirdi. Tahiri Mutlu ağabey de öyle dermiş: ‘Hizmet Bayram’ın tarzında inkişaf edecektir. ’ Çoğu yerde nur dersanelerinin açılmasında Bayram ağabey çok teşvik etmiştir. Medrese ve talebe hizmetinin yerleşmesinde O’nun büyük gayreti olmuştur. Mesela Ankara’da açtığı nur dersaneleri ve yetiştirdiği talebelerini Zübeyir ağabey görünce; ‘Bunu İstanbul’da da yapalım, sen gel biraz İstanbul’da kal’ demiştir.

HAMDOLSUN, ARTIK TÜRKİYE’NİN HER VİLAYETİNDE, HER KASABASINDA RİSALE-İ NUR HİZMETİ OTURMUŞ VE VAZİFESİNİ YAPIYOR

- Siz 35 yıldır Isparta’da iman ve Kuran hizmetleri ile alakadar oluyorsunuz. 35 sene önce ile şimdi arasında Risale-i Nur hizmetini nasıl görüyorsunuz?

Biz ihtilal döneminde Isparta’ya geldik. Isparta’da mülk dersanemiz yoktu. En çok cemaat ne zaman toplanırdı? Mübarek gecelerde… Biz mübarek gecelerde toplanır Barla’ya üstadımızın evine gelirdik. Mübarek geceyi burada geçirirdik, toplam sayımız otuz kişiyi geçmezdi. O yıllar öyleydi. Ama şimdi bizim Isparta’daki nur medresemiz haftalık umumi derse yaklaşık bin beş yüz kişi geliyor elhamdulillah. Bu umumi derse de cemaatimizin dahi az bir kısmı, belki üçte biri geliyor. Bizim tanımadığımız çok insan var çünkü görmüyor ve yetişemiyoruz. Bir haftada belki 250 ders oluyor Isparta’da. Hedefimiz her semtte bir dersane kurulmasıdır.

- Isparta ile ilgili görüşleriniz böyle. Peki, Türkiye geneli yapılan nur hizmetlerine nasıl bakıyorsunuz?

Türkiye geneli de Isparta gibi hemen hemen. Hamdolsun, artık Türkiye’nin her vilayetinde, her kasabasında Risale-i Nur hizmeti oturmuş ve vazifesini yapıyor.

HİZMETLERİMİZİ MEŞVERETİ REFERANS ALARAK YAPIYORUZ

- Siz insanlara hizmet ederken neyi ya da neleri bazı oluyorsunuz. Veya hizmet ederken hangi yöntemlerle meşrebinizi belirliyorsunuz?

Bizim bu iman ve Kuran hizmetindeki tek gayemiz Allah’ın rızasını kazanmak, O’nu razı etmektir. Referansımız ise meşverettir. Meşveret şahıslara bağlı değil de ortaklaşa yürütülen, istişare etme ve cemaat olarak hareket etmek, karar almak, bir şahsın dairesi ile hareket etmemektir. Mesela benim katıldığım bir meşverette benim ne kadar görüşlerim ve fikirlerim varsa en genç kardeşimizin fikir ve görüşleri, beyanları ve reyi de vardır. Bazen bir meşverette bizim bir fikrimiz geçmez ama o genç kardeşin fikri geçer ve daha isabetli olur.

turhan-ornekci-3.jpg

ÜSTADIMIZ BİLE KENDİSİNİ NAZARA VERMİYOR ESERLERE YÖN VERİYOR

- Sizin çok deneyimli olmanız, yıllarca emek vermeniz meşveret sisteminde ayrıcalık tanıtmıyor mu?

Hayır.

- Üstad, meşvereti nasıl tanımlıyor?

Üstadın mühim olarak nazara verdiği husus meşverettir. Şahsa bağlı kalmadan cemaat olarak hareket etmektir. Üstadımız bile kendisini nazara vermiyor, eserlere yön veriyor kendisini bir bakıma cemaatin dairesi içerisinde çürütüyor.

BİZİM TEK GAYEMİZ VAR ÖNCE ALLAH RIZASINI KAZANMAK

- Meşverette aldığınız kararlarda şeffaf olma ne ifade eder? Yani herkes meşveret heyetinizden çıkan sonuç bildirilerini okuyabilir mi?

Tabi ki. Yaptığımız iş doğru zaten, kimsenin aleyhinde değiliz ve kimsenin aleyhinde çalışmıyor ve illegal bir iş yapmıyoruz. Bizim tek gayemiz var, önce Allah rızasını kazanmak sonra da kendimizin ve diğer tüm insanların imanlarını kurtarmak, başka gayemiz yok ve olamaz da. Bunun gizlenecek veya saklanacak hiçbir tarafı yok. Her şeyimiz şeffaf işliyor. Ancak tek tük meselenin teferruatından bazı konular olabilir herkesi ilgilendirmeyebilir veya yanlış yerlere çekilebilir endişesiyle bu meşveret kararlarını ise herkesle paylaşmak da fayda görmediğimiz için saklıyoruz. Yoksa bizim gizli saklı bir şeyimiz yok. Her şey şeffaf işliyor. Türkiye’de herkes bizim meşveret kararlarını okuyabilir ve bundan istifade edebilir.

ASAYİŞİN VE MİLLETİMİZİN ALEYHİNE HİÇBİR ZAMAN BİR HİS ALEMİMİZDE OLMAZ, OLAMAZ

- Hizmetinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ne siyasi, ne maddi bir menfaat peşinde koşan, ne maddi bir beklentisi olan bir hizmet değil bizim hizmetimiz. Üstad da diyor ya; ‘Bu hizmette şeytan-ı racimden başka kimse aleyhinde olmaz. ’ Dinden uzak olan insanlar bile rahatsız olmaz. Çünkü yaptığımız meşru, insanlara faydası olması için, insan odaklı her şeyden öte imana ve Kuran’a Allah rızasını gözeterek hizmet etmek. Hükümetlerin aleyhine, asayişin ve milletimizin aleyhine hiçbir zaman bir his alemimizde olmaz, olamaz!

BÖYLE BİR DÜNYADA RİSALE-İ NUR’UN SADECE TÜRKİYE’DE İHTİYACI VAR GİBİ BAKAMAYIZ, BUNLARI HERYERE ULAŞTIRMAMIZ LAZIM

- Yurt dışına sık sık gidererek buradaki Nur Medreseleri ile alakadar olduğunuzu biliyoruz. Risale-i Nur hizmetinin yurt dışında olması gerekliliği ile alakalı ve şu andaki durumu hakkında bize görüşlerinizi bildirir misiniz?

Risale-i Nur insanlığa hitap ediyor. Mesela Hristiyanlardan bile Risale-i Nur okuyup istifade edenler var ya da başka dinden. Yani Müslüman olmamış ama zamanla olabilir. Müslüman olmadığı halde Risale-i Nur okuyanlar var bu dünyada. Öyle olunca Risale-i Nur tüm insanlığa hitap ediyor. İşte böyle bir dünyada Risale-i Nur’un sadece Türkiye’de ihtiyacı var gibi bakamayız. Bizim elimizde madem Cenab-ı Hak nasip etmiş o zaman biz ulaşabildiğimiz her yere bunları ulaştırmamız lazım.

Bediüzzaman Hazretleri de hayattayken elli iki ülkeye Risale-i Nur göndermiş. Daha kendisi hayattayken bunun icraatına başlatmış. Mesela Üstad Risale-i Nurları Mısır’a Emirdağlı Kılıç Ali ağabeyle, Arabistan’a Abdurrahman ağabeyle, Amerika’ya Ömer Okçu ağabeyle gönderiyor. Hatta Bayram Yüksel ağabey Kore harbine katılıyor, Üstad harbe giderken Bayram Yüksel ağabeye bir takım Risale-i Nur verip Japon başkomutanına vermesini istiyor. Bayram ağabey de harpte iken aklında hep külliyatı nasıl Japonya başkomutanına ulaştırırım var. Ve harpten sonra Japonya’ya gidiyor ve Tokyo’da bir camiye gidip müezzine başkomutan’a nasıl ulaşacağını soruyor; o da öldüğünü söyleyince harpte sırtında taşıdığı Risale-i Nurları Tokyo’daki o camiye bırakıyor.

Şimdi ise onun devamı gibi önce küçük çaplı başlayan git gide genişleyen bir yurt dışı nur hizmetleri oldu. Ve daha da organizeli bir hale geldi. Yurtdışı ile alakalı meşveretler yapılıyor, her ülke ile alakadar olan il meşveretleri var. Gidip oralarda nur medreseleri açıyorlar. Tabi ki açarken de Türkiye’de faaliyetler ne ise oralarda da aynen işleniyor. Oraya hizmet etmek için giden fedakâr kardeşler oluyor. Oranın dilini öğreniyorlar sonra da oranın halkı ile iç içe oluyorlar.

YURT DIŞINDAN HERGÜN HİDAYET HABERLERİ GELİYOR

- Peki, bu hizmetlere mukabil nasıl gelişmeler oluyor yurt dışında?

Fedakâr kardeşlerimiz gidince çoğu kez soruyorlar; ‘kimi görecekler, kimlerle muhatap olacaklar, kime ne anlatacaklar?’ Tabi oralara gidilirken gördüğümüz şu oldu: Allah, birisini karşısına çıkarıyor, birisine dinlettiriyor, birisi tercüme ediyor hep harika tarzda karşılık görüyoruz. Şimdi ise yaklaşık yüz ülkede nur dersanelerimiz var. Oralarda yerli halktan Risale-i Nur’u tanıyan, okuyanlar oldu. Artık Türkiye’ye ihtiyaç duymadan aynı bizim hizmet tarzımızla hareket edenler var.

- Birkaç örnek verebilir misiniz?

Tabi ki. Mesela Rusya’da hemen hemen çoğu şehirde medrese var, bazı şehirlerde ise Türkiye’den giden bile yok ya da bazı şehirlerde cemaat hepsi Rus. Hatta bunlar Rusça Risale-i Nur okudukları gibi yavaş yavaş Türkçe’yi de öğreniyorlar. Kırgızistan’da yüze yakın nur medresemiz var. Azerbaycan’da yüz elliye yakın nur medresesi var. Azerbaycan’ın artık köylerinde, kasabalarında, şehirlerinde iman-Kuran hakikatleri anlatılıyor. Mesela Arap âlemi biraz da zordur. Yakın zamanda Cezayir’e gittik. Cezayir’in on şehrinde Risale-i Nur dersleri yapılıyor. Yani on şehrinde Türkiye’deki nur hizmetleri gibi faaliyetler var. Her gün hidayet haberleri geliyor. Daha geçenlerde Malavi’de iki yüz altı kişi İslam’ı seçerek Müslüman oldular. İşte bu yurtdışı hizmetlerinin çekirdeği Barla oluyor.

BEDİÜZZAMAN: ‘BEN BU RİSALELERİ KÂİNATA OKUTACAĞIM’

- Üstad yaşamış olsaydı bu kadar ülkede Risale-i Nur faaliyetlerinin olduğunu görseydi sizce nasıl bir hisse kapılırdı?

Tabi ki çok mutlu olurdu. Ancak üstadımız Risale-i Nur’un dünyada yayılacağını hissediyordu. Mesela Bayram Yüksel ağabey anlatıyor: “Bir gün Barla’da kaldığımız ikinci evde bir odada Üstad okuyor ben de mutfakta bulaşıkları yıkıyordum, tabi o dönemde nur talebeleri çok az. İçimden bu risaleleri biz yazıyoruz, biz okuyoruz bizden başka yok ne olacak?’ Tam bu düşünürken Üstad beni çağırıyor ve elinde Risale-i Nur’u alarak: ‘Ben bu Risaleleri kâinata okutacağım ’ diyor. ”

BİZ YİNE İMAN-KURAN HİZMETİMİZİ SİYASİ MESELELERDEN UZAK TUTARAK DEVAM EDERİZ VE ETMELİYİZ

- Risale-i Nur’un siyasi meselelere alet olma algısı var son zamanlarda. Sizce Risale-i Nur hizmeti siyasi meselelere alet mi oluyor?

Onlar biraz hususi haller, umumileştirmemek gerekir. Seçim sırasındaki ağabeylerin bazı beyanları üstadın tatbik noktasındandır. Zira üstad da Demokrat Parti’yi desteklemiş. Bu bir ölçüdür. Emirdağ Lahikasında; demokratları Kuran namına desteklemek namına mesajlar var. Ağabeyler de buna dayanarak bir hassasiyet gösteren bir hali ortaya koydular. Ama bu umumi bir hal değil. Biz yine iman-Kuran hizmetimizi siyasi meselelerden uzak tutarak devam ederiz ve etmeliyiz.

TEDBİR BİRŞEYİ DURDURMAK DEĞİL DAHA ÇOK GAYRET ETMEKTİR

- Son zamanlarda âlem-i İslam üzerine bilhassa Türkiye üzerinde ciddi planlar var. Hem dahilden hem hariçten özellikle dine ve din hizmetlerine karşı hücum var. Sizce Risale-i Nur hizmeti yara almadan nasıl muhafaza olunur?

Bizim vazifemiz üstadın öğrettikleri gibi imana ve Kurana hizmet etmek. Zira biz neticeye bakmıyoruz. Tedbir bir şeyi durdurmak değil, daha çok gayret etmek tabi ihtiyat manasını nazara almaktır. Bediüzzaman’ın dediklerini yaptık mı bütün tedbirlerimizi almış oluruz. Risale-i Nur’un neşri yani okumak, okutmak, dersler yapmak, başkalarına kitapları ulaştırmak ve de Risale-i Nur medrese hizmeti yapmaktır. Bizim hizmetimiz bu iki eksen üzerine gider. Bunu yapabildik mi bütün tedbirlerimizi almış oluruz ekstra bir şey yapmaya gerek yok. Zira manileri def eden Cenab-ı Hak’tır.

RİSALE-İ NUR’U CİDDİ OKUYALIM, İSTİFADE EDELİM VE BAŞKALARINA DA ULAŞTIRALIM

- Son mesajınızı alabilir miyiz?

Tabi Risale-i Nur hizmeti Allah’ın bize ve insanlığa bir ihsanıdır. Çünkü bu asrın hatta asırlarca İslamiyet aleyhinde biriken çok meselelere hatta her meseleye akla gelen şüphelere, iman hususundaki tereddütlere, fen ilimlerinden gelen itirazlara, dalaletlere tam cevap olan bir de sadece mantıki cevap değil bir mürşid gibi tesir eden bir hizmettir. Allah da bize ihsan etmiş. O halde hem kendimiz hem de başkasına istifade etmek için çalışmalıyız. İnsanlık buna muhtaç. Burada ne bir menfaat var, ne kendimize adam toplamak var, ne bir makam beklentisi var yani maddi ve dünyevi hiçbir beklentisi yok bilakis sıkıntılı tarafları var. Bu manada Risale-i Nur’u ciddi okuyalım, istifade edelim ve başkalarına da ulaştıralım.

Röportajın ilk kısmını okumak için TIKLAYINIZ

turhan-ornekci.jpg

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum