Bediüzzaman: Bu zât (asm) görüyor, sonra gördüğünü söylüyor

Bediüzzaman: Bu zât (asm) görüyor, sonra gördüğünü söylüyor

Bu hakkı görmüyorlar ve hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin NURUN İLK KAPISI adlı eserinden bölümler.)

On dördüncü ders

ONUNCU REŞHA

Evet, böyle acip ve muammâ-âlûd şu kâinatın perde-i zahiriyesi altında, elbette ve elbette böyle acaip bizi bekliyor. Böyle acaibi haber verecek, böyle harika, fevkalâde mu'ciznümâ bir zât (a.s.m.) lâzımdır.

Bu zâtın (a.s.m.) gidişatından görünüyor ki, o görüyor, sonra gördüğünü söylüyor.

Hem bizi ve bu dünyamızı halkeden ve bizi nimetleriyle perverde eden şu semâvât ve arzın İlâhı bizden ne istiyor, marziyâtı nedir? Pek sağlam olarak bize ders veriyor.

Hem, daha bunlar gibi pek çok merak-âver, lüzumlu hakaiki ders veren bu zâta (a.s.m.) karşı herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken, ekser insanlara ne olmuş ki, sağır olup kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki bu hakkı görmüyorlar ve hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar?