Bediüzzaman: Bu mübarek heyetin yüzde doksan dokuz himmeti siyaset değildir

Bediüzzaman: Bu mübarek heyetin yüzde doksan dokuz himmeti siyaset değildir

Siyasetin gayrı olan hüsn-ü ahlâk ve istikamet ve saire gibi makasıd-ı meşruâya masruftur

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 14

İKİNCİ VEHİM

Bu ünvan tahsisiyle, müntesib olmayanları vehim ve telaşa düşürüyor?!.

Elcevab:

Evvel de söylemiştim. Ya mütalaa olunmamış veya sû'-i tefehhüme uğramış olduğundan tekrarına mecbur oldum. Şöyle ki:

İttihad-ı İslâm olan İttihad-ı Muhammedî (Aleyhissalâtü Vesselâm) dediğimiz vakit, umum mü'minlerin mabeyninde bilkuvve veya bilfiil sabit olan ittihad muraddır. Yoksa İstanbul ve Anadolu'daki cemaat (Volkan'da "İstanbul ile Volkan idarehanesi murad değildir" ifadesiyledir) murad değildir. Amma bir katre su da, sudur. Bu ünvandan tahsis çıkmaz. 

Tarif-i hakikîsi (Volkan'da "tasrif-i hendesisi şöyledir" şeklindedir) şöyledir: Esas temeli; şarktan garba, cenubdan şimale mümted ve merkezi Haremeyn-i Şerifeyn, cihet-i vahdeti tevhid-i İlahî.. peyman ve yemini iman.. nizamnamesi, Sünnet-i Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm).. kanunnamesi, evamir ve nevahî-i şer'iye.. kulüp ve encümenleri, umum medaris, mesacid ve zevaya.. o cemaatin (cem'iyetin) ilelebed ve muhalled naşir-i efkârı, umum kütüb-ü İslâmiye ve her vakit naşir-i efkârı başta Kur'ân ve tefsirleri (HAŞİYE:Ve bu zamanda bir tefsiri, Risale-i Nur. -Müellif) ve i'lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksad eden umum dinî ve müstakim ceraiddir. 

Müntesibîni, umum mü'minlerdir. (Volkan'da"kalu beladan beri müntesiptirler" cümlesi de vardır.) Âlem'dir (Aleyhissalâtü Vesselâm). Reisi de Fahr-i Şimdi istediğimiz nokta, mü'minlerin teveccühleri ve teyakkuzlarıdır. Teveccüh-ü umumînin tesiri inkâr edilmez. İttihadın hedef-i maksadı i'lâ-yı Kelimetullah ve mesleği de kendi nefsiyle cihad-ı ekber ve başkalarını irşaddır. Bu mübarek heyetin (Yine Volkan'da "cemiyyetin" kelimesiyledir) yüzde doksan dokuz himmeti siyaset değildir. Siyasetin gayrı olan hüsn-ü ahlâk ve istikamet ve saire gibi makasıd-ı meşruâya masruftur. Zîrâ bu vazifeye müteveccih olan cem'iyetler pek az, kıymet ve ehemmiyeti ise pek çoktur. Ancak yüzde biri, siyasiyyûnu irşad tarîkiyle siyasete taalluk edecektir. 

Kılınçları, berâhin-i kat'iyyedir. (Volkan'da "Berahin-i kati'a" ifadesiyledir) Meşrebleri de muhabbet olduğu gibi, beyn-el mü'minîn uhuvvet çekirdeğinde mündemiç olan muhabbete şecere-i tûbâ gibi neşv ü nema vermektir.

ÜÇÜNCÜ VEHİM

Volkana mensub cemiyetin, tefrikadan ve başkalarına tevlid-i ye'sinden başka ne faidesi var?

Elcevab:

Bu tefrik değil, tevhiddir. Ye's değil, ümiddir. O hakikat-ı uzmâ ki, nısf-ı küre-i arzda meknuz uruk-u zeheb gibi bir köşesini keşf ile tecellî etmiş yeni bir meş'aledir. Bahr-ı umman bir destide sığışmadığı gibi, İttihad-ı Muhammedî de Volkan idaresinde veya İstanbulda sıkışıp kalmayacaktır. Belki şimdiki kuvveden fiile çıkmış bir parça İttihad-ı Muhammedî kar'ul asâ gibi ikâzdan ibârettir. Hem de o derece uzun ve müteselsil ve merâkiz-i İslâmiyeyi birbirine rabt eden silsile-i nuranîyi ihtizâza getirmekle, onunla merbut umum mü'minleri İ'la-i Kelimetul-lahın bu zamanda en büyük vasıtası olan maddeten ve manen terakkiyata bir şevk ve emr-i vicdanî ile sevk etmektir. Zîrâ istibdad ve tahakkümden tahallüs, hahiş ve şevk-i vicdanî ile sevk olur. Halbuki binde bir tane münevver-ül fikirdir, vicdanen mütehassis oluyor. Hiss-i din olsa, ehass-ı havas ve en âmî hiss-i din ile mütesâviyen tarik-ı terakkide münevver-ül fikir gibidirler. Hem de tenvir-i fikre sebeb olan mârifet-i amm veya medeniyet-i tamm bizde olmadığı için, nur-un nur olan din-i İslâmı menâr etmeliyiz, tâ aheng-i terakkî muhtell olmasın.