Bediüzzaman: Beynel mü'minîn muhabbet ve uhuvveti kuvveden fiile çıkacak

Bediüzzaman: Beynel mü'minîn muhabbet ve uhuvveti kuvveden fiile çıkacak

Vasıta-ı terakki olan hubb-u din, hubb-u vatan gibi ve hedef-i maksad olan i'la-yı kelimetullahı...

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

MAKALE - 15

VOLKAN
Sayı: 97
25 Mart 1325 / 7 Nisan 1909

ZİYA-YI HAKİKAT

(Volkan'ın iki sayısında devam eden bu makale bilahere Hazret-i Üstad'ın sair makalelerinde yaptığı gibi bazı tasarruflarına uğramamıştır. Biz ise onun Volkan'daki ilk aslını derc ediyoruz.)

Lisanım fikrime iyice tercümanlık edemiyor. Muhakemenizle bu perişan sözlere bir intizam veriniz.

Sual: Asl-ı İttihad-ı Muhammedînin numunesi ve bir şu'lesi olan buradaki ittihad ne edecektir?

Elcevap: Manevî ve irşad tarikiyle ikaz edecek ve aktar-ı erbaaya yayılmış olan silsile-i müteselsile-i nuraniyeyi ihtizaza getirecek ve beynel mü'minîn muhabbet ve uhuvveti kuvveden fiile çıkaracak.. Müteferrik ve tavâif-i mülûk temelleri olan cemiyyetleri tevhid edecek ve vasıta-ı terakki olan hubb-u din, hubb-u vatan gibi ve hedef-i maksad olan i'la-yı kelimetullahı menfaât-i dünyeviye gibi, hamiyet-i İslâmiye ile hamiyet-i milliye gibi herkesi müteveccih kılacak!.. 

Zîrâ vasıta-i terakkimiz tarikde, maksadda ve hiss-i hamiyette müsennadır, daha muhkemdir. Emma vaesefa ki, istifade tarikini bilmedik. Bu "müsenna"nın bir katı çözülse nısf-ı kuvvet gibidir. Hem de: "Yürüyüşünü terk ile başkasının yürüyüşünü öğrenmedi" meseline masadak olacağız. Hem de: Lahm ve demlerine karışmış olan hissiyat-ı diniyenin yerini başka bir şey tutamaz. Meğer birden vücûd, tamamıyla birden inkılab edebilsin.