Bediüzzaman: Bazan zâlimâne intikam-ı şahsî, arzuya fikir sûretini giydirir

Bediüzzaman: Bazan zâlimâne intikam-ı şahsî, arzuya fikir sûretini giydirir

Yahu, pis bir çamura düşmüşsünüz, misk ü anber diye yüzünüze gözünüze bulaştırmaya ne mânâ var?

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin SÜNÛHAT RİSALESİ adlı eserinden bölümler.)

Denildi: "Mağlûbiyet mâlûmdu, biz bilirdik. Bilerek bizi belâya attılar."

Dedim: "Acaba Hindenburg gibi dehşetli insanlar nazarına nazarî kalmış olan gaye-i harp, sizin gibi acemîlere nasıl malûm ve bedihî olabilir? Acaba fikir dediğiniz şey—el'iyazü billâh—arzu olmasın? Bazan zâlimâne intikam-ı şahsî, arzuya fikir sûretini giydirir.

"Yahu, pis bir çamura düşmüşsünüz, misk ü anber diye yüzünüze gözünüze bulaştırmaya ne mânâ var?"

İşte misâlîlerin münevver gece meclisinde ve dünyevîlerin muzlim gündüz mahfelinde akıldan akma değil, kalbden çıkan beyanatım: İstersen kabul et, istersen etme—anlamak şartıyla.

İster al gûş-i kabul-i câne, ister hiddet et!