Bahusus Mart ve Mayıs müstebid aylardır

Bahusus Mart ve Mayıs müstebid aylardır

Musibetlerin tenevvü'ü, musikînin tenevvü-ü nağamatı gibi bana gelirdi.

(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin DİVAN-I HARB-İ ÖRFÎ adlı eserinden bölümler.)

Sizin işkenceli hapishanenin hâli: zaman müdhiş, mekân muvahhiş, mahbusîn mütevahhiş, cerideler mürcif, efkâr müşevveş, kalbler hazîn, vicdanlar müteessir ve me'yus. Bidayet-i halde zabitler şematetli, nöbetçiler müz'iç olmakla beraber, vicdanım beni ta'zib etmediği için o hâl bana eğlence gibi idi. Ve musibetlerin tenevvü'ü, musikînin tenevvü-ü nağamatı gibi bana gelirdi.

Hem de geçen sene tımarhanede tahsil ettiğim dersi, şimdi bu mektebde itmam ettim. Musibet zamanının uzunluğundan, uzun dersler gördüm. Dünyanın ruhanî lezzeti olan hüzn-ü masumane ve mazlumaneden, zayıfa şefkat, gadre şiddet-i nefreti istifade eyledim. Ümidim kavîdir ki: Çok masumların kalblerinden hararet-i hüzünle tebahhur eden Ây! Vây! ve Âh! lar, rahmetli bir bulut teşkil edecektir. Âlem-i İslâm'da yeni yeni İslâm devletlerinin teşekkülleriyle o rahmetli bulut teşekküle başlamıştır.

İstitrad olarak bir latife söyleyeceğim: (Böyle ciddiyât esnasında latife söylemekten maksadım; Dünyaya bir mel'abe nazarıyla baktığımı imâ ve işarettir. Zaten şuûnat-ı dünya santranc oyununa benzer.) Ben geçen sene Garibüzzaman idim... Sonra Bediüzzaman oldum.. Şimdi de Bid'at-üz zaman oldum. İstanbula da şeamet oldum. O da bana şeametli oldu. Beni sathında kabul etmez, batnına geçirmek istiyor. Bahusus Mart ve Mayıs müstebid aylardır.

Mart'ı kadro haricine çıkarmalı.. Mayısı da tekaüd etmeli, tâ müvazene-i malî husule gelsin.. Çıkılmayacak yola sapılmış bir işarettir.

Elhasıl: Ya ben İstanbul'da kalacağım.. Yahud bu "iki ay" gitmeyecekse, ben veda' edeceğim!..