Avrupa'nın nüfusu hızla yaşlanıyor

Avrupa'nın nüfusu hızla yaşlanıyor

Yapılan araştırmalar, AB'’nin hızla yaşlanan nüfusunun ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyeceğini ve Avrupa'nın göçe ve genç nüfusa ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor.

Sığınmacı akını ile karşı karşıya kalan Avrupa'nın, hızla yaşlanan nüfusu ve azalan genç iş gücüyle üretimin düşeceği endişeleri dikkate alındığında, Suriye, Irak, Afganistan ve Eritre gibi kriz ve savaşların yaşandığı bölgelerden gelen göçmenlerin iş gücünden faydalanabileceği belirtiliyor.

Japonya'nın ardından dünya nüfusunun en hızlı yaşlanma oranı, Avrupa Birliği (AB) içinde görülüyor. Avrupa İstatistik Kurumu Eurostat'a göre, Avrupa'da doğurganlık oranı 1960'ların ortasından beri düşüyor. 65 yaş üstü nüfus hızla artış gösterirken, çalışma çağındaki insanların sayısının ise giderek azaldığı görülüyor.

Yaklaşık 508 milyon nüfusa sahip 28 üye ülkenin oluşturduğu AB'de, doğurganlık oranının en düşük olduğu ülkeler arasında Yunanistan başı çekiyor. Yunanistan'ı Portekiz ve İspanya izliyor. Yunanistan'da kadın başına 1,2 çocuk, Portekiz ve İspanya'da ise kadın başına yaklaşık 1,3 çocuk düşüyor.

Avrupa genelinde doğurganlık oranları düşmesine rağmen, AB ülkeleri arasında Fransa kadın başına 2 çocuk ile doğurganlık oranın en yüksek olduğu ülke. AB'nin en kalabalık ve en güçlü ekonomisine sahip Almanya ise kadın başına 1,4 çocuk ile diğer AB ülkelerine oranla doğurganlık oranının yüksek olduğu ülkeler arasında yer alsa da ülkenin nüfusu hızla yaşlanıyor. Almanya'da doğum oranın yüksek olması ise ülkedeki göçmenlere bağlanıyor.

İtalya'daki Sapienza Üniversitesi'nde demografik araştırmalar yapan yardımcı doçent Elena Ambrosetti, doğurganlık oranının düşük olduğu Almanya ve İtalya gibi ülkelerde son dönemdeki nüfus artışının göçmenlerden kaynaklandığını ve bu ülkelerin iş gücünü dinamik tutmak için yine göçmenlerden faydalandığını ifade etti.

AB'’nin yaşlanan nüfusunun hem ekonomik büyümeyi hem de birliğin geleceğini olumsuz yönde etkileyeceğine dikkati çeken araştırmalar, Avrupa'nın göçe ve genç nüfusa ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor.

Bu yılın başından beri 760 binden fazla sığınmacının geldiği ve 2017'ye kadar bu sayının 3 milyona ulaşması beklenen Avrupa'da birçok ülke mülteci kabulüne sıcak bakmasa da bu insanların iş gücünden faydalanılabileceği belirtiliyor.

Uluslararası Göç Örgütü Genel Müdürü William Lacy Swing, AA muhabirine yaptığı açıklamada, göçmenlerin beraberinde getirdikleri kültür, beceri, dil, motivasyon ve deneyimin ülkelerin ekonomik büyümesine katkı sağladığını söyledi.

Göçmenlerin tarih boyunca ekonomik büyümeye olumlu etkisinin olduğuna dikkati çeken Swing, şöyle konuştu:

"AB ülkelerinin 2050 yılında yaklaşık 40 milyon çalışan açığı ile karşı karşıya kalması bekleniyor. Avrupa'daki sığınmacılar, bölgesel ekonomik büyümeyi ve Avrupa'nın küresel rekabet gücünü destekleyen önemli bir unsur olabilir. Avrupa ülkeleri, kendi nitelikli iş gücünün farklı ülkelere göç ettiğinin farkında ve bu nitelikli iş gücünün bir kısmını Avrupa'ya daha önce gelen göçmenler oluşturuyor. Almanya'daki bir kamuoyu yoklamasına göre, Türkiye kökenli nitelikli Alman vatandaşlarının ve üniversite öğrencilerinin üçte birinden fazlası Türkiye'ye dönmek istiyor."

- "Almanya'nın AB dışından her yıl yaklaşık 500 bin göçmene ihtiyacı var"

Almanya'nın mülteciler konusunda diğer AB ülkelerine oranla daha cömert bir politika izlemesi bir taraftan uluslararası kamuoyu ve insan hakları örgütleri tarafından takdirle karşılanırken, bir taraftan da ülkede bazı çevrelerce eleştiriliyor.

Ülkenin sahip olduğu yaşlı nüfus oranı ve dinamik iş gücü ihtiyacı dikkate alındığında Almanya'nın sığınmacılardan faydalanabileceği de gündeme geliyor. Almanya, sahip olduğu güçlü sanayi ve ileri teknolojisiyle Avrupa'nın lokomotif ülkesi olma rolünü sürdürüyor ancak nüfusun hızla yaşlandığı Almanya'da özellikle iş gücündeki ciddi demografik sorunlar endişeye neden oluyor.

Almanya merkezli düşünce kuruluşu Bertelsmann Vakfı'nın mart ayında Almanya'da 2050 yılına kadar göç ihtiyacının nasıl gelişeceğine ilişkin yaptığı araştırma ülkenin gelecek yıllarda her zamankinden daha fazla göçe bağımlı olacağına işaret ediyor.

Göçmenler olmaksızın, çalışma çağındaki insan sayısının yaklaşık 45 milyondan 29 milyona gerileyebileceği ifade edilen araştırmada bunun yüzde 36'lık düşüş anlamına geldiği, bu boşluğun göç olmadan kapanamayacağı ve Almanya'nın her yıl AB dışından ortalama 276 ila 491 bin göçmene ihtiyacı duyabileceği belirtiliyor.

- "Avrupa, göçmenler olmadan sabit nüfus oranına sahip olamaz"

Öte yandan sığınmacıların kabulüne sıcak bakmayan birçok Avrupa ülkesi bu insanların gelmesiyle göçmen nüfusunun yerel nüfusun yerine geçeceği endişesi de taşıyor.

Belçika merkezli Louvain Katolik Üniversitesi Demografik Araştırmalar Merkezi Araştırma Görevlisi Thomas Baudin "Göçmenlerin yerel nüfusların yerine geçeceğini ifade etmek uygun bir tabir olmasa da hiçbir Avrupa ülkesinin göçmenler olmadan sabit nüfus oranına sahip olamayacağı aşikar" dedi.

Avrupa nüfusunun son yıllardaki artışının çoğunlukla göçmenlerden kaynaklandığına dikkati çeken Baudin, "Gettolaşma ve topluluklar arası gerginliğe yol açmadığı sürece göçün, AB için iyi bir çözüm olduğunu düşünmemize dair yeterince nedenimiz var" şeklinde konuştu.

Mülteciler ve göçmenlerin topluma entegre olmasının istihdam ile alakalı olduğuna da değinen Baudin, şöyle devam etti:

"Bu konuda da AB'de ortak bir iş pazarı olduğunu söyleyemeyiz, her ülke çok farklı bir ritm izlemekte. Her ne kadar AB ülkelerinde şu anda genel olarak yüksek işsizlik oranları tespit edilse de çalışma yaşındaki mülteci ve göçmen akımı, yükten ziyade fırsat olarak görülebilir. AB'de işsizliği sektörel dağılıma vurduğumuzda, birçok alanda iş olanakları bolca mevcut ve göçmenler bu alanlara yönlendirildiği takdirde işsizlik oranları artma eğilimi değil azalma eğilimi gösterecektir. Ayrıca her iş, devletin kasasına giren sigorta parası ve vergi parası anlamına gelir, halbuki göçmenleri kabul eden devletler bu kişilerin ilk eğitimleri ve sağlık harcamalarına hiçbir katkıda bulunmadı. Fakat gelen göçmen nüfusların hangi alanlarda çalışmaya müsait olduğunu bilmediğimiz için denklem biraz karışık."

Baudin, çoğunluğu gençlerden veya küçük çocuklu ailelerden oluşan göçmen nüfusun AB'de yaşlanmayı engelleyici bir mekanizma olabileceğini belirterek, şöyle devam etti:

"Fakat bunun uzun süre etkili olacağını söyleyemeyebiliriz çünkü göçmen nüfusların ömür süreleri yerleştikleri ülkelerinkiyle eşleşmekte ve doğurganlık hızları ikinci kuşaktan itibaren yerel nüfusun seviyesine inmektedir. Göçmenlere özellikle işe yönelik net bir entegrasyon süresi sağlandığı takdirde Avrupa göç akımından ciddi ekonomik çıkar sağlayabilir. Göçmen kabulü ekonomik tehdit anlamına gelmemektedir, tarih bize birçok kez bunun böyle olmadığını göstermiştir."

AA

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.