Atatürk'ün sansürlenen din görüşü

Atatürk'ün sansürlenen din görüşü

Vakit Gazetesi yazarı Doğan, Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerini Dündar'dan alıntı yaparak köşesine taşıdı

Risale Haber-Haber Merkezi

Vakit Gazetesi yazarı D. Mehmet Doğan, Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerini Can Dündar'dan alıntı yaparak köşesine taşıdı.

Türkiye’nin zor konuşulur konularının başında “Atatürk”ün geldiğini belirten Doğan, "Çünkü, özel bir kanunla tahdit edilmiştir bu konuyu konuşmak. Böyle bir kanunun dünyanın hiç bir yerinde benzerinin olmadığını, bir ülkenin kurucu kahramanı olarak kabul edilen şahsiyetin kanunla korunmasının mantığının olmadığını da hemen belirtelim. Demek ki işin başında bir “tahdit” var, yani sansürden de ötesi... Sansür yayın öncesi kontroldür. Kanun bunun da ötesinde bir kısıtlama anlamına gelmektedir. Bu kanun yüzünden bir çok yazar, düşünür hapsi boylamıştır. Hâkimler bu kanun kapsamına giren hususlarla ilgili şedit davranmak zorunda hissederler kendilerini. Çünkü çeşitli mekanizmalar devreye girer, cadı kazanları kaynar!" dedi.

Zor konuşulan konularda karnından konuşma yolunun tutulduğunu ifade eden Doğan, "Aslında söylenenle söylenmek istenen farklıdır. Atatürk mevzuunda en zor konuşulacak bahis de “Atatürk ve din”dir. Buna rağmen bu konuyla ilgili bir hayli yazı ve kitap vardır. Bu yazı veya kitapların bir kısmı aslında “Atatürk dindardı, yanlış anlaşıldı”, derken; bazıları da Atatürk’ün dindar gösterilmesine itirazları ihtiva eder. “Dindar Atatürk” imajının 12 Eylül darbesinden sonra yerleştirilmek istendiğini, 28 Şubat’ta ise tersinin yapıldığını hatırlamamız gerekiyor" şeklinde yazdı.

Doğan köşesinde Can Dündar'ın Milliyet gazetesinde yayınlanan “Atatürk’ün sansürlenen görüşleri” yazısından da şu alıntıları yaptı:

"M. Kemal Paşa, bu kitaba girmek üzere el yazısıyla şunları yazmış:
“Türkler arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din arapların (..) türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin millî rabıtalarını gevşetti; millî hislerini, millî heyecanını uyuşturdu.(..) “Türk milleti bir çok asırlar, (..) bir kelimesinin mânasını bilmediği halde Kur’an’ı ezberlemekten beyni sulanmış hâfızlara döndü. (..) Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah’la mütevekkil kılacak derin bir gaflet beşiğinde uyuttular.(..) “...Din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra...”