Ali BAYRAMOĞLU

Ali BAYRAMOĞLU

Askeri müzik ne kadar müzikse, askeri hukuk da o kadar hukuk…

Emirle başlayan soruşturma bitti. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı İrtica Eylem Planı belgesiyle ilgili yaptığı soruşturmaya ilişkin dün şu açıklamada bulunuyordu:

"Anılan belgenin Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza bloğunda Albay Dursun Çiçek'in isminin üzerinde yer alan imzanın, şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek'e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve şüpheli Dursun Çiçek ile ilgili olarak itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği…"

Belge var ama nereden geldiği belli değil, sahte mi gerçek mi, o da belli değil, imza albayın değil mi sorusu havada…

Böyle diyor savcılık…

Soruşturmayı derinleştirmiyor, hüküm veriyor ve bu koşullarda dava açılmasına gerek görmüyor…

Anlamı ne bunun?

Açık…

Hukuki açıdan dosyanın kapanması…

Kimileri sert bulacaktır, kimilerine fazla gelecektir ama emir yoluyla darbe soruşturması bu kadar oluyor.

Askeri müzik ne kadar müzikse, askeri hukuk da o kadar hukuk…

Belki asker eliyle hukuki olarak dosya şimdilik kaydıyla kapandı, askıya alındı.

Ama siyasi yönü kapanmayacaktır.

Zira Türkiye'de başlayan orduyu da kuşatan değişim sürecinin yeni bir virajı dönülmüştür.

Bu asker için bir tür geri çekilme yolu olmuştur.

Önemli olan bu geri çekilişin devamı ve aşamalarıdır.

Önümüzdeki tek dosya bu değil.

Ergenekon bir yana, şu anda Güneydoğu'da JİTEM üzerine Şemdinli davası dışında 3 dava, iki soruşturma daha var süren.

Bu davalarda tutuklu emekli askerler var, takibata uğrayan askerler var.

En önemlisi Kayseri Jandarma İl Komutanı olduğu sırada tutuklanan bir albay var.

Bu dosyalar pek kapanacağa benzemiyor ve dosyalar münferit hadiseler olarak geçiştirilebilecek yönler de taşımıyor. Her biri doğrudan orduya, ordunun bir dönem politikalarına gönderme yapıyor.

Bizce asli olan şudur:

Siyasi gelişmeler askeri karargâhı ve Genelkurmay Başkanı'nı adımlarını ayarlamaya ve tavır değiştirmeye zorluyor.

Askeri savcılık açıklaması ne istikamette olursa olsun, siyasi ve toplumsal meşruiyet açısından son andıç belgesi bu sonuca yol açtı. Güneydoğu'daki davalar da bu sonuca, belki daha sertlerine yol açacaktır

Nitekim iki gün önce yaşanan bir gelişme Genelkurmay Başkanı'nı bir kez daha sıkıştırdı, "eski teröristlerin sözlerine inanarak, dayanarak orduyu yıpratıyorlar" sözü bir kez daha hava da kaldı.

İtirafçı Abdülkadir Aygan'ın ifadeleri üzerine, bir süre önce Elazığ Kimsesizler Mezarlığı'ndaki bir mezar açılarak DNA testi için kemik parçaları alınmıştı.

Adli Tıp Kurumu, gönderilen kemikler ile Hasan Ergül'ün oğlu Vedat Ergül'den alınan kan örneklerini karşılaştırarak son noktayı koydu. Kemiklerin, JİTEM'in kaçırdığı ve 14 yıldır kayıp olan Hasan Ergül'e ait olduğu kesinleşti.

Eski teröristin sözleri bir kez daha doğru çıktı…

Aygan bu cinayetin şu anda tutuklu bulunan Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'le ilgili olduğunu iddia ediyordu. Bu kişinin JİTEM komutanı olduğu dönemde Silopi'de bu tür eylemleri sıkça yaptığını söylüyordu Aygan…

Ergül ailesinin avukatı Albay Cemal Temizöz ve yine faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Silopi İlçesi'nde tutuklanan Koçero Salluci hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.

Bunlar son derece önemli gelişmelerdir.
Yeni Şafak

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.