Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini hüsrâna uğratanlardır

Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini hüsrâna uğratanlardır

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Zümer Suresi 15-16. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

15 . “Artık (siz) O’ndan başka neye isterseniz tapın!” De ki: “Asıl hüsrâna uğrayanlar, kıyâmet günü hem kendilerini, hem de âilelerini hüsrâna uğratanlardır.” Dikkat edin! İşte o apaçık hüsran budur!

16 . Onlar için, üstlerinde ateşten tabakalar, altlarında da (ateşten) tabakalar vardır. İşte Allah kullarını bununla korkutur. Ey kullarım! Öyle ise benden sakının! (*)

(*) “Evet ârif-i billah (Allah’ı tanıyan), aczden (âcizlikten), mehâfetullahdan (Allah korkusundan) telezzüz eder (lezzet alır). Evet havfda (korkuda) lezzet vardır. Eğer bir yaşındaki bir çocuğun aklı bulunsa ve ondan suâl edilse: ‘En lezîz ve en tatlı hâletin (hâlin) nedir?’ Belki diyecek: ‘Aczimi, za‘fımı anlayıp, vâlidemin tatlı tokadından korkarak yine vâlidemin şefkatli sînesine sığındığım hâlettir.’ Hâlbuki bütün vâlidelerin şefkatleri, ancak bir lem‘a-i tecellî-i rahmettir (rahmetin sâdece bir parıltısıdır). Onun içindir ki, kâmil insanlar, aczde ve havfullahda (Allah korkusunda) öyle bir lezzet bulmuşlar ki kendi havl (güç) ve kuvvetlerinden şiddetle teberrî edip (uzaklaşıp), Allah’a acz ile sığınmışlar. Aczi ve havfı, kendilerine şefâatçı yapmışlar.” (Sözler, 7. Söz, 19)