Ali Çakmak Ağabey

Gayesi her gönülde, Nur’dan bir ışık yakmak,
Parlayan bir şem’a’dır, Bahtiyar Ali Çakmak.
 
Daha çocuk yaşında, ilme müptelâ imiş,
Bir kâğıt bulsa yolda, alır inceler imiş.
 
İşte böyle bir anda, vakti gelen zamanda,
Kapaksız bir Risale, eline gelivermiş.
 
Ayetü’l Kübra imiş, ilk gelen Nurlu Eser,
Gelir işte bu Eser; tüm eserleri keser.
 
Artık Nur’a hâdimdir, hem okur hem anlatır,
Tavşanlı ilçesinde her bir kul’a dinletir.
ali_cakmak1.20111018084722.jpg 
Rü’yâ-yı sâdıkada, Üstad’dan aldı emir,
Bursa’yadır hicretin! Gelen emre ne denir.
 
Göçer gelir Bursa’ya, başlatır Nurlu hizmet,
Emirsultan meskendir, gelir Sultan’dan himmet.

El ile teksir edip, dağıttılar her yana,
Kavuştu Risaleler, muhtaç olan ihvana.
 
Her yerde, her gece de, dersler olur durmadan,
Nura muhtaç gönüller, koşar gelir sormadan.
 
Takipler ve tazyikler bunaltmışken derinden,
Rüyasına geldi Üstad; memnundu hizmetinden.
 
Bir şevk geldi içine; Gitti ziyaretine,
Kabûl eyledi Üstad, mukabil hizmetine.

ali_cakmak2.20111018084759.jpg
 
“Nerelisin?” deyince; O Bursa’yı söyledi;
Aziz Üstad Bursa’ya; çok iltifat eyledi.
 
“Konya ehl-i tetkîkin merkezidir söyledi;
Bursa ehl-i tahkîki, başına taç eyledi.”

Daha sonra Üstad’ın, hep selâmını aldı,
O şevk ve heyecanla, hizmetler çok yol aldı.
 
Gelen bütün neşriyat, O’ndan tevzi olurdu,
Arayanlar Nur’ları, gelir O’nda bulurdu.
 
Büyük çarşı yangını, tüm emvali süpürdü,
Külliyat dolu çuval, çok yangını bitirdi.
 
İkinci ziyarette, bir müjde daha aldı;
“Bursa’nın Hanımları;  fitneden masûn kaldı.”
 
Üstadın vefatını, duymuş idi son anda,
Hazırlanıp yola çıktı, çabucak bir zamanda.

Nurlu cenazesine, son anlarda gelmişti,
Makberine Üstadın, yaşlı, toprak sermişti.
 
Hizmetler devam etti, çalkantılar olsa da,
İsminin yeri başka, Ağbeyimin Bursa’da.

Tevkifler, hapisler, döndürmedi yolundan,
Bir an bile ayrılmadı, Risale-i Nur’undan.

ali_cakmak3.jpg
 
“Yiyin derdi kardeşler, yedirdiklerim benim,
Yemeden çok ziyade, yedirmeyi severim.”
 
Bursa’nın her mezunu, tatmıştır yemişinden,
Sımsıcak sesi sarar; “Kardeşim” deyişinden.

“Leblebici Ali”dir, Üstadımdan tescilli,
Nurculuk mahyasıyla, mesaj verir besbelli.
 
Hey gidi Aziz Ağbey! Biz senden pek razıyız,
Allah’ım sağlık versin, biz sana duacıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum